Seni unutmak mümkün değil...

11.10.2020 21:54

Sene 1998 Sayın HÜSNÜ OKUMUŞ Abinin ısrarlarına dayanamayıp, ATILIM GAZETESİ’nde haftada bir gün KALEİÇİ ve ANTALYA ile ilgili yazılar yazmaya başladım…

Bu yazılarımdan birinde, yeni yapılan DÖNERCİLER ÇARŞISI’ndan biraz övgü dolu sözler ile bahsetmiştim…

Aynı gazetenin duayen köşe yazarı TARIK AKILTOPU, iki gün sonra kendi köşesinde, yazımı çok beğendiğini ama iki yerde hatalı olduğumu yazıyor ve de yazısında beni çok duygulandıran “SEN KAYBOLMA” şiirini bana ithaf ederek bitiriyordu...

1960’larda,GAZİ MUSTAFA KEMAL İLKOKULU’nda okuduğum yıllardan hatırlarım TARIK AMCAMI

LİSE YILLARINDA KÜÇÜK OĞLU SEVGİLİ SELÇUK İLE AYNI SIRAYI PAYLAŞMIŞTIK…

TARIK AMCAMI, o beni duygulandıran yazısından sonra İSTANBUL’daki iş yoğunluğum nedeni ile çok istememe rağmen, uzun süre ziyaret edememiştim…

TARIK AMCAM adeta benim içimi okuyordu, 25 Eylül 1998 günü ANTALYA’da ki ofisimi ziyaret ederek, “SEKSEN SENENİN ANTALYASI VE BEN “isimli kitabı ile “70’İNDEN SONRA ANTALYAM” adlı şiir kitabını, adıma imzalayarak bana verilmesi için bırakmıştı…

ANTALYA'YA DÖNDÜĞÜM İLK GÜN MUTLAKA TARIK AMCAMI ZİYARET ETMELİYDİM…

10 Ekim 1998 C.tesi günü saat 11.00 de ANTALYA GAZETESİ’nden içeri girince, her zamanki şıklığı ile tam karşımda duruyordu TARIK AMCAM

Önce beni bir inceledi, gözlerini kıstı, Sen, “EMİN” olmalısın dedi…

ANTALYA üzerine yazılan yazılarda kurulan dostluk, beni koskoca bir tarihin karşısına getirmişti… Heyecanla sarılıp elini öptüm…

ANTALYA’NIN İLK MİMARI İDİ…

KALEİÇİ’nde çocukluğunu, YENİKAPI’da gençliğini yaşamış, BAHÇELİEVLER’de kendi tabiri ile ihtiyarlamıştı… Ömrünün tamamını ANTALYA’da yaşamış bir ANTALYA Aşığı idi…

Yetmişin den sonra Antalya'ya olan aşkını şiirlere dökmüştü…

 “ 1 Mart 1918'de kalelerinde kertenkelelerin soluduğu,

                      Ağaçlarında cır cır böceklerinin öttüğü,

                      Semalarında Hacı Leyleklerin uçtuğu,

                      Yeşili çok, insanı az, sıcak bir memleket olan,

                      Antalya nın, Kışla Mahallesinde, Kemiklik Semtinde,

                      Fırıncı Mehmet Temizalp’in evinde,

                      Frenk yemişlerinin içinde, dünya ya gelmişim…” diyordu, TARIK AMCAM

Bizlerin, sayfalar dolusu kelimelerle ifade edemediğimiz ANTALYA sevgimizi, TARIK AMCAM bir dörtlük de o kadar iyi başarıyordu ki… ANTALYA AŞKI, TARIK AMCAMIN şiirleri ile bir başka şekil buluyordu…

“Takmışım kafama bir kere, atamam…

                       Yatarım ANTALYA ile kalkarım ANTALYA ile…

                       KİPRONOS’ a inerim, DELİKTAŞ’ da çimerim,

         KIRKMERDİVENLER’ den düşerim,

         Gece rüyalarımda, ALİSİ Kaptan, OSMAN Kaptan,

                       İSKELE’ den bağırır, uyanırım…

                       Böyle idi benim rüyalarım,

                    Ya DELİKTAŞ’ da çimerim, ya KIRKMERDİVENLER’ den düşerim…” diyen, TARIK AMCAMIN mümkün olsa da rüyalarına girip, o günleri yaşayabilseydik…

TARİH HOCAMIZ HAMİT BAYKAL “GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN, GELECEĞİNİ GÖREMEZ“ DERDİ…

TARIK AMCAM, her şiir i ile yazdığı her paragraf ile ağzından çıkan her kelime ile geçmişi, bu kutsal topraklar üzerinde yaşananları, yaşatanları, örf adetlerimiz en güzel biçimde anlatırken,

“Benim bir Antalya’m vardı, portakal çiçeği kokan,

                       Benim bir Antalya’m vardı, ene, abu, gari diye konuşan,

                       Birbirini tanıyan, kucaklaşan…

                       Ne portakal çiçeğinin kokusu, ne ağam ı, abu su kaldı,

                       Ne birbirini tanıyan…

                       Nerede benim Antalya lım, nerede benim Antalya’m…” diyerek, yok olan değerler karşısında duyduğu üzüntüsünü dile getiriyordu…

“Anlatmaya çalıştım, yetmiş yılımı, bu küçücük kitapçıkta…

                       Dertlerim burada, zevklerim burada, hayatım burada,

                       Ve de Antalya’m burada, ben buradayım işte,

                       Bu küçücük kitapçıkta…” diyebilecek kadar mütevazi,

                      “Şu ahir ömrümüzde, biraz dertleşelim dedik…

      Yazdık, çizdik, söyleştik.

                         Hatamı ettik…”diyebilecek kadar da şakacı idi TARIK AMCAM…

BİR SAATTEN FAZLA KALDIM TARIK AMCAMIN YANINDA…

O gün kırkdört yaşında idim aradan tam 22 koca yıl geçmiş…

Yaşamım boyunca, Edebiyat Hocası, Tarih Hocası,  nüktedan ve de ANTALYA’yı anlatan birçok önemli kişiler tanıdım… Ama hepsini bir arada, bir bedende, bir ağız da TARIK AMCAM’ da ilk defa gördüm…

Koskoca bir tarih dile gelmiş ANTALYA’yı anlatıyor, espri yapıyor, şiir okuyordu…

Ayrılma vakti gelince, yine o keskin bakışları ile ;

 “ Emin, yaş seksen, uzatmalar oynandı, penaltılar atıldı, hakem maçı bitirmek üzere… Ben sizlere ışık olabildiysem ne mutlu… Ama ANTALYAM sizlere emanet... Maçı devam ettirecek olan sizlersiniz, HÜSEYİN ÇİMRİN Abin ile sık sık birlikte ol, onunda anlatacakları, ondanda öğreneceğin  önemli konular var…” dedi…

Benim için çok duygu dolu bir andı…

TARIK AMCAMI 16 Şubat 2004 de kaybettik… O bizim REİS’imizdi… Ondan öğreneceğimiz daha çok şey vardı… Emanetlerini hep baş tacı yaptık… Onun verdiği ışık ile yolumuza devam ediyoruz…

Seni hiç unutmadık… Seni çok sevdik, çok da seviyoruz TARIK AMCAM

Ruhun Şad, mekanın Cennet olsun…

Bundan tam 22 yıl önce ki karşılaşmamıza, TEMMUZ 2010 tarihinde yazmış olduğum NOSTALJİ şiirim, bir ARMAĞAN olsun…

1980'li yıllar…

Henüz Aşkın ve Sevdanın yozlaşmadığı,

Adamın Adam, Müziğin Müzik gibi olduğu yıllar…

 

KALEKAPI’sında gezerim…

Sabah Kahvaltısında, TEVFİK ABİ’de SERPME BÖREK yerim…

Öğlen yemeklerinde, YEDİ MEHMET, PARLAK, HASAN ANTALYA, HAKKI BABA, TOPÇU tercihlerim…

Akşamları BAMBUS, ŞEHİR KULÜBÜ, ya da TALYA OTEL’e  beklerim…

Gece, ipi CİLACI veya PAÇACI ŞABAN’ da göğüslerim…

Dondurma denince, ZAMORA, İBRUŞ, ŞAFAK ya da GEYİKOĞLU’na giderim…

Beş çayında, PALMİYE CAFE, SOLMAZ CAFE, BÜYÜK PASTAHANE ya da TOPHANE,

Tandır da AKPINAR’ı tek geçerim…

Magazini “SARMAŞIK”dan okur takip ederim…

Turşu yu MUAMMER’ den, Reçeli YENİGÜN’den,

Ekmeği KÜPELİ’den alır seçerim…

 

HÜSEYİN ÇİMRİN ABİMolur çoğu zaman durağım,

Dünün yaşanmışlıklarını ve yaşatanlarını,

ONDAN sorarım…

 

YALIM’ da müzikli nağmeler,

Balık da BABA ORHAN bekler…

 

KRAL SOFRASI’dır bazen durağım,

Kebabı NİHAT DEVELİ’de sorarım…

 

Nasıl bir NOSTALJİDİR Kİ ?

Ben hep senelerdir bu NOSTALJİ ile de yaşarım…

 

İskelede ARAP ŞABAN REİS…

Düğünlerde kafasının üzerinde oynar İDRİS…

 

Klarnet’de FEHMİ…

Ut’da DOĞAN…

Keman’da SAKIP…

Kimseye etmem Şikayet, ağlarım ben artık…

 

HÜSAM, TOLGA, BORA, MEHMET…

ALTIN ÇOCUKLARDI ile,

Gönüllere dokurdun, o güzel sesinle SERVET…

 

Hayal meyal düşler değildi yaşanan,

GÜLTEKİN ÇEKİ idi ESKİ DOSTLARI bir araya toplayan…

 

AS GAZİNOSUNDAN yükselen ALTIN SES’in…

Şahidiydi YILDIZLAR ve AY

O billur sesi ile gönüllere taht kurmuştu NECİP NUGAY…

 

Bahçelerde FUL, SARDUNYA, FULYA…

İşte 1980'ler de ANTALYA…

İçinden ÇAYLAR akan bu kentte…

Aşık oldum her nefeste…

 

Klakson sesleri yükselirken FAYTON’lardan…

KALEİÇİ’nden, YENİKAPI’dan, ŞARAMPOL’ dan…

Rahmet okurum gidenlerin ardından…

 

Anlatmaya çalıştım o yılları aklımca…

Geçmişi en güzel sen anlatırdın, TARIK AMCA…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları