Milletin Sesi Mehmet Akif (11)

29.10.2020 10:06

Değerleri Dostlar!
İdrak edeceğimiz
Ülkemizin.Gurur günü , 29 Ekim 2020 Cumhuriyet Bayramımızın 97.Yıldönümünü kutluyorum.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un eserleri

 SAFAHAT

“Safahat’ı baştan sona okuyan, bir mısra taklit, bir kelime dalkavukluk, bir satır fahriye bulamazsınız.Bütün şiirlerinin özü millettir, milletin yükselmesi ve refahıdır.”

Hasan Basri Çantay

Mehmet Akif’ in bize miras bıraktığı en önemli yazılı metindir.

Bu gün elimizde bulunan; ve yedi bölümden oluşan “ Safahat”’ı
Şu tarihlerde yayımlandı.
Üstat’ın vefatından yıllar sonra 1943’ ye ise tek kitap halinde ve yeni harflerle basıldı.
Safahat bu gün ülkemizde en çok satılan ve okunan şiir kitabıdır.
Bu şiirlerin büyük çoğunluğu “Sırat-ı Müstakim” ve “Sebilürreşat” dergilerinde  yayımlanmıştır.

1911”:Safahat”( Birinci Kitap)
1912 : “ Süleymaniye Kürsüsünde” ( İkinci Kitap)
1913 :” Hakk’ın Sesleri ( üçüncü Kitap)
1914 : “ Fatih Kürsüsünde” ( Dördüncü Kitap)
1917 : “ Hatıralar” ( Beşinci Kitap)
1924 :” Asım” ( Altıncı Kitap)
1933 : “Safahat”ın yedinci ve son kitabı olan” Gölgeler” Kahire’de yayımlandı.
1932 ‘de “ İstiklal Marşı”,  “ Bülbül”,” Küfe”,
“Süleymaniye Kürsüsü’nden gibi bazı  şiirleri  kendisi hayatta iken Arapçaya  çevrilmiştir.
Kendisinin Doğu ve Batı üstatlarından yaptığı çevirilerde bulunmaktadır.

Nesirleri

Kuran Meali

Üstat Mehmet Akif’in  hazırlamış olduğu meal maalesef elimize ulaşmadı.
....

Tefsir ve Hadis Yazıları

Toplam Elli yedi adet olup, kendi sağlığında iken ayrı kitap olarak yayınlanmamıştır.

Makaleler

Elli yazıdan oluşur. Akıcı, güzel bir üslupla, hikaye ve hatıralarla süslenmiştir.

Tercümeleri

Bilindiği gibi Mehmet Akif, Arapça,Farsça ve Fransızca yı çok mükemmel bir şekilde bilmekteydi. Kendisi de bu dillerde tercümeler  yapmıştır.Her iki dergilerde yayımlanmıştır.

Yazışmaları/Mektupları

Akif zaman zaman dostlarına, ailesine mektuplar yazmıştır.
Özellikle Mısır’ da bulunduğu zaman yazdığı mektuplardan  elli kadarı elimizdedir.

Yarım Kalan İşleri

Bu dünyadan ayrılan hemen herkesin yarım kalan işleri olmuştur.
İşte Rahmetli Akif’ in dostlarıyla zaman zaman paylaştığı gerçekleşmemiş bazı projeleri.
Milli Mücadele Destanı:
İkinci Asım:
Veda Haccı:Bir nevi  manzum siyer olacaktı.
Endülüs;Müslümanların kurduğu medeniyet, gerileme ve çöküş.
Salahaddini  Eyyübi:Bir piyes olarak düşünmekteydi.
Malazgirt’ in Fethi:Alparslan’ın Kişiliği, dehası, Anadolu’nun İslamlaşması.

 GÜZEL HAYALLER

“Veda Haccı için bütün malzeme hazırdır.En küçük teferruatına kadar planını kurulmuştur.Yalnız bu hadiselerin meydana geldiği sahaları gidip dolaşmak isterim.
Mekke’ye, Medineye...
Mekke’nin dağlarına çıkmak...
Safa ile Merve arasında dolaşmak...
Hira Dağı’ na gitmek...

Peygamberin (sav) ,sığındığı mağaraya girmek ve orada bir kaç gün kalmak...
Onun gecesini görmek... O topraklara temas edeyim, onları öpeyim, koklayayım..
Şiirimin ilhamlarını oradan alayım sonra oturup bu eseri yazayım.”

Mehmet Akif Ersoy

 ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

“Akif’in Çanakkale’si bir şiir abidesidir ki şimdiye kadar öyle bir şey Türkçede yazılmadı, korkarım ki bundan sonra da yazılmayacaktır..”
Abdülhak Hamit Tarhan

Çanakkale bir destan, Akif’ de o destanı kelimelere dönüştüren ozandır.
Evet Çanakkale bir destandır.
Batılı emperyalistlere karşı verilen bir mücadelenin destanı.

İkiyüz elli bin şehidin kanlarıyla her karış toprağı kendi rengine bürüdüğü destan.

İman gücünün, inancın, ‘ iman varsa imkan da vardır’ anlayışının tezahür ettiği destan.

Düğüne gider gibi ölüme, şahadete koşan mümin gençlerin eseri olan destan.
Bağımsızlık mücadelesinin sembolü olan destan.
Tarihin en büyük savunma, direnme ve kazanma destanlarından.
Allah’ın yardımlarının görüldüğü kutlu bir cihadın adı.
Ve bu toprakların İslama aidiyetinin tescili olan destan...
“Çanakkale için ağlamadığı gün yoktu “

Milleti adına Almanya ‘ da görevdedir.
Bedeni Berlin’ de ama ruhu, zihni, aklı hep Çanakkale’de dir.

Şiirin yazılması

“Çanakkale  Şehitlerine” Şiiri, “ Safahat”’ın Asım kitabında yer alır.
Mehmet Akif, Şiiri, sanılanın aksine savaş yıllarında değil, daha sonraki yıllarda yazmıştır.

Bu şiir ilk olarak 10 Temmuz 1924’ ye “Sebilürreşat” dergisinde “ Asım’ dan bir parça “ adıyla yayımlanmıştır.

Akif; Çanakkale savaşının kazanıldığına dair müjdeyi gittiği Arabistan dönüşü Necid’ de haber alır. Bu seferki ağlama sevinç içindir.

Gerçekten de ağlamaya değerdi. Çünkü Emperyalist Batı; İngiliz ve Fransız kuvvetleri öncülüğünde dünyanın değişik bölgelerinden getirdikleri askerlerle, İstanbul’u kuşatmak, başkenti düşürmek, Osmanlı Devletini Yıkmak istiyordu.
Yeryüzünün tüm bozulmuşluğuna rağmen, müminlerin hamisi olan Osmanlı da giderse, Müslümanların hali nice olurdu?

Bunu Akif anlıyor, hissediyordu. Gözyaşları bunun içindi.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

“Şu Boğaz Harbi Nedir? Varmı ki dünyada eşi?
....Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.”
...
Osmanlı’ya karşı savaşmak için zorla
alınmış ve savaşta Almanlara esir düşmüş bir Tunuslu Müslüman’ın feryadından...
“ Evvela bizi iğfal ettiler.Sizin Halife’nizle birlikteyiz, onun düşmanı olan Almanlarla savaşıyoruz.O halde
sizin de Halife’nize yardım etmeniz, dinen borcunuzdur,dediler.Sonra gerçek ortaya çıkınca zor kullandılar, şiddete başvurdular.
Bizi daima en ön saflara veriyorlardı. Önümüzde Almanların Cehennem  yağdıran topları, arkada İngilizlerin, Fransızların ateşleri bulunuyordu.Ne ilerlemeye imkan var ne de geri dönmeye takat!”

Değerli Dostlar!

Adı Milli Ama Kendisi Evrensel Marşı

İSTİKLAL MARŞI

“üstatım, İstiklal Marşı acaba yeniden yazılsa iyi olmaz mı?”

“Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın!”
...
Ve her milletin milli bir Marşı vardır.

Milli marşımız;İstiklal Marşı bir
Manifestodur

İstiklal Marşı ilhamını Kuran dan, İslam’ dan, maneviyatımızdan alan bir manifestodur.

Bir milletin tüm renklerinin yer aldığı, insanlığı hayran bırakan gökyüzünü süsleyen bir gökkuşağıdır.

Bu milletin, bu toprakların;İslama aidiyetinin, bağlılığının bir sembolüdür.

Bu Marşı bize Üstat Mehmet Akif Ersoy Hediye etti.
Zaten bir başkası da bunu bize yapamazdı

Millete bir marş lazım

7 Kasım 1920 de Milli Marş yazımı ile ilgili bir yarışma açıldığı ve kazanan esere de 500 lira ödül verileceği” Hakimiyet-i Milliye”gazetesinde duyuruldu.
Katılım beklenenin üstün de oldu.
Şiirlerde bir eksiklik vardı.
Milletin değerlerini, benliğini, ruhunu yansıtma da bir eksiklik...

Akif’e rica

Güvenceyi alan Akif, zihninde aylardır, belkide yıllardır dolaştırdığı kelimeleri nizama bindirdi.

Ve iki günde İstiklal mücadelesini madden örgütleyen Meclis’in ve Taceddin Dergahı’ nın manevi iklimin de Şiiri tamamla dı. Şiirini önce “ Sebilürreşat”’ta  sonrada “Hakimiyet-i Milliye” ve “ Yarın” gazetelerinde yayımladı.

Meclis’te coşku 

Ve 12 Mart 1921 tarihli oturumda, Millet Meclisi, ezici bir çoğunlukla, İstiklal Marşını, Milli Marş olarak kabul etti.

İstiklal Marşımızın bestesi Zeki Üngör ‘e aittir.

Ödül ne oldu?

O günün Ankara’ sında 140 liraya bir çiftlik alındığı düşünülürse, paranın değeri büyüktü.
500 liranın tamamı Kızılay’a bağlı olarak, fakir ve çocuk kadınların maişetine yardımcı olmak üzere kurulan “ Darul Mesai” ye verildi.

Böylece Akif kendi karakterine  yakışanı yapmıştı.
Parayla milli marş yazılamayacağını bizlere göstermişti.
Kendisi olağanüstü ihtiyaç içinde olsa bile
borçları birikmiş olsa da Ankara kışında giyecek bir paltosu olmasa da o parayı almamıştı.

Zaten  Akif ‘i Akif yapan, Onu, milletin kalbinde engin bir sevgiyle var kılan da bu özelliği değilmiydi?

Yeniden yazılır mı? 

1936 yılında, hasta yatağında, Mehmet Akif’e soruldu bu soru.
....
“O şiir bir daha yazılamaz.
Onu kimse yazamaz.
Onu ben de yazamam.
Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım.O şiir artık benim değildir.O milletin malıdır.Benim millete karşı hediyem budur.

İstiklal Marşı Değişir mi?
...
Ancak güftenin-şiirin değiştirilmesi asla mümkün değildir.

Ki buna Müslüman halkımız ve Asım’ın gençliği asla izin vermeyecektir.

1982 Anayasası’ nda yer alan bir madde ile İstiklal marşı’ nın milli marş olduğu ve değiştirilmesinin teklif bile edilemeyeceği şeklinde hükme bağlanmıştır.

2007 yılında ise,12Mart İstiklal Marşı’ nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü olarak kabul edilmiştir.

Marşımızın yazılmasında büyük etkisi olan Hamdullah Bey’in sözüyle bu bahis kapatalım.” İstiklal Marşı, o günlerde hakim olan kutsal zihniyetin tam bir ifadesi ve tarihidir. Nasıl ki tarihi gerçekler ve hadiseler değiştirilemezse, İstiklal Marşımız da değiştirilemez.”

(Bu özet;Üstad, Yazar  sayın Mehmet Nezir Gül beyefendinin eşsiz “ Duruşunu Bozmayan Adam Mehmet Akif Ersoy  “adlı eserinden  derlenmiştir.)

Niyet Hayır Akibet Hayır Olur.

İnşaallah haftaya görüşmek üzere, kalın sağlıcakla...

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları