Likya Yolu - Kültür Rotaları

03.10.2016 10:12

Yoldur: İnsanları, toplumları, kültürlerini birbirine bağlar; buluşturur. Binlerce yıldır yaşamın aracısıdır. Yerleşimlere ulaşır, geçime ulaşır ama en çok da istilaya yol verir; tehlikelidir. Kavuşmanın da ayrılmanın da aracısı olur. Binlerce yıldır ülkelerin sınırları değişir yollar değişmez. Çünkü yollar, üzerinden geçenin milletini, rengini, cinsini sorgulamaz: Herkes içindir. Bu nedenledir ki Avrupa Konseyi, kültürlerarası diyalogun aracısı olarak yolları kullanmaktadır.

Başında Kate Clow’un olduğu Kültür Rotaları Derneği, kültürel, doğal ya da tarihi değerler boyunca uzanan yollarla ilgili uzun zamandır çalışmakta, uygarlığın simge güzergâhlarını kültür rotası olarak belirlemektedir. Bu çalışmanın Anadolu gibi zaten kendisi iki dünya / doğu-batı arasında bir yol olan topraklarda gerçekleşmesi heyecan vericidir. Her dönemde ve her bölgede muhteşem temalar ya da temalar birliği içinden yollar geçmektedir. Hitit, Frig, Likya gibi uygarlık yolları; Ararat, Kaçkar, Küre ve Sarıkamış gibi doğa yolları; St. Paul, Hz. İbrahim ve Evliya Çelebi gibi inançlarla, insanlarla anlamlanmış yollar kendi içlerinde özel güzergâhlarsa da aslında birkaçı bir arada sarmalanıp zenginleşerek zaman ve mekânı ortadan kaldıran buluşmaları da sağlayan geniş bir ağa dönüşmektedir. Bundan öte gastronomi, geleneksel ve folklorik değerler, flora, fauna gibi dokuların iç içe geçmesiyle de ayrıca anlamlanmaktadır. Nihayetinde yol sadece üzerinden gidilen bir düzlem değildir. Üzerinden gitmiş olmak için yapılmaz: Bir şeylere bir yerlere götürür. Her adımda ayrı bir renkle, bir tatla, kokuyla, farklı bir resimle buluşturur. Aynı yolda ilerledikçe adım başı zaman ve mekân değişir, insan değişir.

İtalya, Arnavutluk, Yunanistan üzerinden Roma ve Antalya (Demre) arasında kurulacak olan bu kültür rotası çok anlamlıdır. Sınır tanımayan yollar, ülkelerarası sınırsız kültürel ve insani buluşmayı sağlayacaktır. Asında siyasi olarak bir türlü birleşemeyen Türkiye ve Avrupa arasında, kökleri derin tarihlere dayanan organik bir bağın da sınırlar ötesi sembolü olacaktır. Helenistik ve Roma Dönemlerinde ve Osmanlı Dönemi’nde zaten aynı ülke sayılan topraklar şimdiki zamanın ayrıştıran sınırlarını yok ederek anlamlı bir şekilde tekrar buluşturacaktır.

Dolayısıyla bu sadece bir kültür yolu güzergahı çalışması ya da sürdürülebilir turizme dönük bir yeni destinasyon uğraşısı değildir. Aslında Avrupa’nın zaten bir parçası olan Türkiye’nin kadim kültürel paydaşlarıyla tekrar buluşmasına sembolik ve anlamlı bir katkıdır. Ve de tarih, kültür ve doğadan kaynaklanan yeryüzü zenginliklerinin yine yeryüzü halklarının ortak bir varlığı olduğunun ve beraberce korunup kullanılması gerektiğinin de mesajlarını vermektedir: Öğreticidir, barışçıdır, eğlencelidir.

Kültür Rotaları Derneği’nin Likya Yolu’yla başlayan kültür rotaları çalışması Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğinde geliştirilmiş ve geliştirilmektedir. Ancak bu projedeki asıl önemli nokta, derneğin, belediyeler, Antalya Tanıtım Vakfı gibi sivil toplum, yerel örgüt ve kurumları bir araya getirerek güç birliğini çoğaltması ve bu takım değerlere sahip çıkması ve iyileştirmek için çırpınmasındadır.

Bu sadece bir yol çalışması değildir. Yeryüzü insanlarının buluşma anlaşma ağı kurma eylemidir. Kültürlerarası diyalog için şenlikli bir kurgudur. Tarihi, doğayı ve kültürü öğrenme ve korumaya bir yol açmadır. Kültürel peyzaj alanlarının benimsenmesi için de avantajlı bir bahanedir. Ve de yanlış yerde kurulan HES ve maden ocaklarına karşı da güçlü bir kalkandır.

Dileğimiz Türkiye kültür rotalarının UNESCO tarafından onaylanması, yasal ve hukuki zemine tam oturtulmaları, Avrupa’daki benzeri rotaların işletme ve koruma-kullanma düzeyine yükseltilmeleri, onlarla kurumsal bağlarının hızla geliştirilmesi ve dernekle bakanlığın daha yoğun düzeyde birlikte çalışmalarıdır.

Şimdiye dek yapılanalar ve bu çalışma tüm bunların habercisidir. Başta Kate olmak üzere tüm emek verenlere ülkemiz adına şükran duyuyor, yeni emek vereceklerin de hizmet kervanına katılmasını bekliyoruz.

Yukarıdaki metin: Kate Clow ve Hüseyin Eryurt’un AB Projesi kapsamında hazırladıkları Culture Routes Guide Kitabına Önsöz/ Introduction olarak yazılmış ve basılmıştır. Burada sizlerle paylaşmak istedim.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları