LANET EDEREK İZLEMEK (!)

08.06.2017 16:01

2000’li yıllarda hayatımıza giren “biri bizi gözetliyor” ile başlayan ve mahremin en ulaşılmaz meramlarına ulaşan evlilik programlarında sona yaklaşılıyor. Her güzel şeyin sonu olduğu gibi her zararın da dönüşünden kar güdeceğiz elbette. E umut fakirin ekmeği ne de olsa…

Öldüren eğlencenin en “can alıcı” yanı özellikle ev mesaisi yapan vatandaşları kronik bir şekilde eve bağlayan, tabiri yerindeyse ‘EV’lendiren güdüsü oldu.  E yaş kemale ermeden evlenmeye meraklı toplumumuzu bundan daha iyi ne bir araya getirebilirdi ki? Toplumun her kesiminden insanı genç yaşlı buluşturma nedenlerini de yazının devamında belki hep beraber yeniden masaya yatırırız.

Altın günlerinde bile dedikodu malzemesinin izdivaç programlarındaki “oyuncular” olduğunu kim inkar edebilir ki? Peki iş yerinde patrondan gizli gizli hem de ofis bilgisayarından açarak programda kimin kiminle çay içeceğini merak eden personele ne dersiniz? Bir sigara-alkol alışkanlığındaki evlilik programları, mutluluğun yeni adresi olmadı mı birçoğunuzun oyalanmak istediği zihninde!  Bu çığ gibi büyüyen programların kar amacı da her kesimden insanı besledi elbette. O nedenle şişt ses çıkarmayalım küçük harfle eleştirelim dedik çoğu zaman…

Gel zaman git zaman hepimizin gönül hayatını ucundan da olsa etkiledi. Kimimizde espri konusu olurken kimimizin esin kaynağı oldu.  Diğer yarımızı aradığımız bu yolculukta kıyaslamalar yapmadık mı izlerken? Uyumlu ve bilimsel eşleştirme kategorileri altında hayalinize göre olanı bulma olanağınız umuduyla…

20 yaşında bir genç kadının erkek arkadaşı dahi olmadan sosyalleşmenin S’sine bile gelmeden TV ekranlarına çıkmasını; biraz düşününce en az 5 ayrı nedenini burada yazabilirim size. Kimi meşhur olmak için, kimi arkadaşları arasında popülerliğini artırmak için, kimi sadece evlenmek için… İkinci baharını yaşamak için ekranlara çıkanlara ne dersiniz? Kimbilir hangi hayalinin peşinden gitti o stüdyolara? Kalbimize, bedenimize uygun diğer yarımızı aramak için umumi bir yer de olsa hepimizin ilgisini çekmeyi başaran bir ekran var. Orada bir kamera çekiciliği var Adriana Lima’yı getirseniz bir gün sıkılırsınız ama kameradan kim sıkılır ki?  Tabi nitelikli işsizler ülkesi Türkiye’de yeni nesil için bir nevi ekmek parası haline de gelen izdivaç programları aylık maaşlar bedava konaklama ve tanınır kişi olma bileşenleri içerisinde bulunmaz Hint kumaşı oldu. Kim vazgeçebilirdi ki… Hollywood yıldızlarının almadığı afaki maaşları alan program sunucuları mı? Evde pineklemek yerine ekranlarda mutlu olmanın kanaat önderi olan emekli ablalar abiler mi? Gençliğinin baharında yüzünü ve ruhunu eskiten gelecek umudumuz mu?

Şimdi gelelim cenaze namazına, çok sayıda psikoloğun hem toplum yapısını hem de aile kavramına olan katli nedeniyle sonunda izdivaç programlarının infazına karar verildi.  Radyo ve Televizyon üst Kurulu Başkanı İlhan Yerlikaya "İnsanlar mutluluk içerisinde, severek sizleri izliyorsa önemlidir. Yoksa lanet ederek ve kızarak izliyorsa bu reytingin hiçbir anlamı da yoktur. İzleniyor ama kızarak izleniyor. Lanet ederek izleniyorsa o zaman o reyting faydalı bir reyting değildir" diyerek butona bastı. Sayın Yerlikaya, ‘lanet  ederek izlemenin zevki’ne varanlara ufak da bir dip not düştü. Ülke genelinde bu programlarla ilgili 36 binden fazla şikayet aldıklarını da dile getirdi.  Ünlülükten vazgeçmek kolay olmasa da veda vakti geldi galiba. Andy Warhol’un “herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak” sözünü bu kadar içselleştirmiş bir millet olarak ne kadar gurur duysak azdır ekranlardaki ünlülüğümüzle… Buyurun ünlüler mezarlığına hoş geldiniz.  Bir El Fatiha okusak mı ne dersiniz?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları