Kötü müttefikler…

28.09.2016 06:06

Türkiye’de siyasi irade ve güvenlik kurumları; FETÖ, DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütleriyle mücadelesini kararlı bir şekilde yürütüyor.
Hem içeride hem de dışarıda…

ABD ve Batı ise beklenen desteği bir türlü vermiyor.
Niye versinler ki, besleyen, büyüten, eğiten, yöneten kendileri…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O gün İstanbul´u işgal etme özlemiyle gelenler bugün de terör örgütünü maşa olarak kullanıyorlar. Haçlı seferlerinde yarım kalan hayallerini bugün terörle tamamlamak istiyorlar” ifadesini kullandı.

Haksız mı?

Son dönemde terör olayları giderek artıyor. Bunun nedeni Türkiye’nin Suriye politikasıdır. Suriye´de federatif bir yapı oluşturmaya çalışan küresel güçler, Türkiye´yi Suriye´den uzak tutmak istiyorlar.

Bu süreçte, PKK ve DEAŞ bir araç olarak kullanılıyor. Son günlerde artan terör saldırıları da bunun bir göstergesi gibi.
Sevindirici olan halkın PKK´dan uzaklaşmaya başlaması…
PKK, “Devrimci Halk Hareketi” adı altında bölgede yaşayan halkı ayaklandırmaya yönelik bir politika izledi ama başarılı olamadı.
PKK’nın halka verdiği zararı bizzat bölge halkı da gördü.
Bu durum, küresel güçlerin piyonu olarak kullanılan terör örgütü için beklenen ya da istenilen bir şey değildir.
Şimdi de 28 belediyeye kayyum atanması üzerine HDP aynı yöntemi deniyor.
Bu oyunun tutması için özellikle İngiliz ajanlarının bölge halkı üzerinde yoğun bir şekilde faaliyet yürüttüklerine dair duyumlar geliyor.
Verilen mesaj açık. “Sen bizim verdiğimiz rolün dışına çıkma, Suriye´de ve Orta Doğu´da belirleyici politikalardan uzak dur.”
Amaç, güney sınırlarımızda Türkiye’ye tehdit bir terör kuşağı oluşturmaktır.
Bunları yapan kim?

Türkiye’nin sözde müttefikleri…
Her türlü teröre karşı çıktığını ifade eden ABD, “Birinci önceliğim DAEŞ´le mücadele ”diyor. Ancak terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYD ve YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmiyor. Hatta işbirliği yapıyor

“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”

Bu bir ihanet değil mi?
Böyle müttefik mi olur?
Suriye´de halkı temsil eden ılımlı muhalif gruplar var. Bunlara destek verilmiş olunsaydı ne PYD ne de DAEŞ bu kadar güçlenebilirdi.

“Tavşan kaç, tazı tut” oyunu bu.

ABD ile rakip olduğu düşünülen, yeni gözdemiz, Rusya ne yapıyor? Lazkiye ve Şam ekseni onun kontrolünde olduğu halde ABD’nin sesi soluğu çıkmıyor. PYD ve YPG’nin hâkimiyetinde olan bölgelerde de Rusya dut yemiş bülbül gibi. İkisi de Suriye üzerinden operasyon yürütüyor ama çatışmıyorlar.
“Bunlar belli ki anlaşmanın bir parçası”
ABD ve Rusya anlaştı.
ABD’nin havadan Suriye ordusunu vurması bakalım dengeleri ne ölçüde değiştirecek.
Rusya’ya rağmen mi bunu yaptı?
Bilmiyoruz.
Bir şey biliyoruz ki, Esad’ın gitmesi Rusya’nın işine gelmez.
Türkiye’nin güvenliği ya da Suriye halkının geleceği kimsenin umurunda değil. Varsa yoksa kendi çıkarları.
Uzun süredir “Güvenli bölge” hususundaki önerilerimiz havada kaldı. Ne reddettiler ne de onay verdiler. Bizi uyuttular. Bu konuda da müttefiklerimizce kandırıldık.
Almanya’nın ardından İngiltere de Ankara’daki temsilciliğini güvenlik gerekçesi ile kapattı.
Bu durum, teröre karşı ön tedbir olarak açıklandı.
Aba altında sopa gösterme taktiğine benziyor…
“Bizim dediklerimizi yapmazsanız terör sizi tekrar vurabilir.”
Almanya pazarlık peşinde mi?
Mülteciler konusunda sözlerini yerine getirmediler.
Vize ve terörle mücadele konusunda sözde Ermeni yasa tasarısını meclisten geçirdiler.
PKK/PYD Almanya’da rahatça faaliyetlerini sürdürüyor.
PKK’yı eleştirmeyip, Türkiye’yi demokrasi ve terörle mücadele konularında eleştirmeleri anlaşılır gibi değil.
Almanya’nın pazarlık yapma düşüncesi ve ileriye dönük planları olabilir.
Müttefike baksana…
Suriye´deki durum aynı olduğu müddetçe terörle mücadele de devam edecek gibi görünüyor.
Başlangıçta, Suriye’de masum halkı koruma gibi bir düşüncemiz vardı.
Buna bir de kendi toplumsal bütünlüğümüzü ve güveliğimizi korumak eklendi.
Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Küresel güçler Suriye’ye el koydu.
Türkiye ve S. Arabistan gibi ılımlı muhalefeti destekleyen ülkeler her an devre dışı bırakılabilir.
Bu durumda, Müslüman ülkeler ortak tehditlere karşı stratejik işbirliğine gidebilir mi?

Nerede o günler…
Öyle olsa;

Bölgede barış ve istikrara katkı sağlar…

Küresel güçler ve yerli işbirlikçileri planlarını, hesaplarını gözden geçirir…
Terör örgütleri ve payandalarının bölgede etkinliği kalmaz…
Böyle bir işbirliği hayal olduğu için; İsrail, ABD, Rusya, İngiltere, Mısır, Esad bölgede blok bir güç oluşturacaklar ve bu bloklaşma yeni bir düzenin kurulmasını sağlayacaktır.
Rusya ve İngiltere ile yumuşama, Mısır ve Suriye rejimine sıcak mesajlar, bu yeni düzende rol kapma ya da yeni düzende söz sahibi olma çabaları ile açıklanabilir.

“Fırat Kalkan Operasyonlarını” ve “Yeni Terörle Mücadele Kavramını” bu açıdan da değerlendirmek gerekir.
Küresel güçlerin şartlara göre değişen, “Şark kurnazlığı” içeren politikalarına karşı biz ne yapacağız?
Esnek bir politika yerine, “bildiğimiz bildik, dediğimiz dedik” mi olacak?

Bunu zaman gösterecek.

Diplomaside her zaman iki kere iki dört etmez.

511

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları