Kanuna uygun olmayan uygulama, duyguları öfkeye dönüştürür

13.07.2020 16:02

Meclisten geçen birçok kanun, mükemmele yakın hükümler içerirken bir kısmının, bürokrasi ve uygulayıcıları tarafından bay pas edilerek yanlış uygulandığını görebiliyoruz.
Bu uygulamalar vatandaşlık duygusunu köreltiyor ve kimsenin buna hakkı yok.

Örneğin; Kıyı Kanununa göre, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olan kıyılarımıza, çivi çakmak dahi mümkün değilken, yönetmelikle eklenen, [Kıyıya geçişi engelleyecek şekilde] ibaresi fiilen çarpık yapılaşmaya sebep olmuş, neredeyse halka yasak koyan düzenleme halini almış.

Vergi Usul Kanununda, defter ve belgelerin bir bütün halinde ibraz edilmemesi hali, ceza mahkemelerinde yargılanmayı gerektirirken, birkaç faturanın ibraz edilmediği fiiller dahi aynı kefede değerlendirilmiş, uygulayıcılar çeşitli saiklerleyüzlerce mükellefi, haksız hapis cezası ile karşı karşıya bırakmış.

Emekliler için özel hüküm olmasına rağmen, ek gösterge uygulamasında önemli hukuksuzluklara imza atılmış, aynı görev ve unvanda, birlikte görev yapmış iki kişiden lise mezunu olana 3600 ek gösterge uygulanırken, üniversite mezununa 2200 ek gösterge uygulanmış, kanuna tamamen aykırı uygulamayla yüzlerce insan devlete küstürülmüştür.

Bunlar kanunların yanlışlığından değil uygulayıcıların hatalarından kaynaklanmakta olup dile getirdiğimde, kimse hayır bizim yaptığımız doğru demedi diyemedi.

Şimdi, son günlerde hareketli olan gayrimenkul satışları sırasında, müteahhit ve arsa sahipleri arasında gerçekleşen arsa/daire takasında, kanunda yer alan şekline aykırı olarak,Uygulama Tebliği gerekçe gösterilerek emsal maliyet hesaplamasında, ülke genelinde yaptırılan yanlış uygulamadan bahsedeceğim.

Katma Değer Vergisi Kanununun 27/6’ncı maddesi [Arsa karşılığı inşaat işlerine ilişkin bedelin tespitinde, müteahhit tarafından arsa sahibine bırakılan konut veya işyerinin, Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ikinci sıradaki maliyet bedeli esasına göre belirlenen tutarı esas alınır.] Diyor.
Vergi Usul Kanunu ise emsal bedeli, […değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.]  Şeklinde tanımlarken, 2’nci sıradaki maliyet bedeli esası; [Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder. Diyor.

Burada,emsal alınması gereken maliyet, arsa karşılığı arsa sahibine verilenbağımsız bölümler ayrıldıktan sonra müteahhide kalan daire/dükkân sayısının arsa payı dahil kayıtlarda yer alan maliyetidir. 
Aynı zamanda bu,arsa sahibine arsalar karşılığı verilecek olan bağımsız bölümlerin de kâr ilave edilmeden önceki emsal maliyet hesaplaması için kullanılacak bedeldir.

Fiili durumda, arsa sahiplerinin müteahhit ile anlaştıkları bir bedel vardır ve bu bedelin karşılığı kadar [Bağımsız bölüm] daire/dükkân verileceği/alınacağı belirtilmektedir.
Zaten söz konusu imalat, arsanın işlenmiş ve farklı bir mamule [Daire ve dükkân] dönüşmüş halidir.
Teslim edilmeyen bir arsada bu imalat yapılabilir mi? 
Arsanın tamamı üzerinde, müteahhidin inşaat yapma tasarrufu gerçekleştiğinden ve inşaat imalatı yapıldığından, tebliğ hükmünün aksine takas yöntemiyle arsanın teslim edildiği ortaya çıkmakta, tamamı teslim edilmeyen bir arsa üzerinde imalat yapmanın da mümkün olmayacağı göz ardı edilmektedir. [Tebliğde]

İnşaat bitiminde arsa bütün olarak imalatın bir unsuru haline gelmektedir.
Daha sonra müteahhit tarafından, arsa sahibine yeni bir teslim işlemi gerçekleşmekte, ayrı bir vergiyi doğuran olay da ortaya çıkmaktadır.
Gerçek bu iken, kanuna aykırı olan Uygulama Genel Tebliğindeki, arsanın bir kısmının teslim edilmediği yorumuyla, aynı emsal bağımsız bölümlerden birine hesaplanan maliyeti, diğeri için daha düşük emsal değer olarak almak mümkün müdür? Değildir.

Müteahhit için kanuni defterde yer alan toplam maliyet, kendi hissesine isabet eden bağımsız bölümlerin arsa payı dahilmaliyetidir. 
Bu maliyetin bir bağımsız bölüme isabet eden kısmı ise arsa sahibine verilen bağımsız bölümlerin her birinin %10 ilave öncesi emsal maliyetidir. 
Aynı zamanda, arsanın emsal bedel hesabında kullanılacak verisidir, arsa sahibine verilen bağımsız bölümlerinemsal maliyeti, arsanın satış veya takas değeridir.

Bir örnek ile uygulamadaki yanlışı daha kolay görebiliriz. [Uygulama Genel Tebliğindeki açıklamaya göre]
%50 kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan müteahhidin yaptığı 10 dairenin tamamı için kanuni defterdeki mamul hesabında 1.500.000 TL yer almışsa, hissesi olan 5 dairenin kendisine maliyeti, bir daire için 300.000 TLHesaplanacaktır.

Arsa sahibi için bu maliyet uygulamada 1.500.000 :10= 150.000 x 1.10=165.000 TL olarak hesaplanmaktadır.
Mevcut yanlış uygulamaya göre; Bir daire, değerleme yapılmasını gerektirmeyen bir tarihte müteahhit tarafından 500.000 TL bedelle satıldığında vergilendirilecek kazancı [500.000-300.000=] 200.000 TL iken, aynı özellikteki emsal daireyi aynı tarihte arsa sahibi sattığında vergilendirilecek kazancı [500.000-165.000=] 335.000 TL olacaktır ve uygulamadaki hatayı açık olarak izah etmektedir.
Vergi Usul Kanununun 3’ncü maddesinde; [Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.] Denilmekte iken, ilgili ve açıkladığımız kanunlarda yer alan net hükümleri, Uygulama Genel Tebliği ile değiştirmek mümkün olmadığı gibi yanlış uygulama,temel ilke olan vergide adalet ve Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır.

Teslim edilmemiş arsa üzerinde imalat yapılamaz.
Benden söylemesi.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları