Kafdağı Kadar Yüksekte Olsan da…

06.06.2016 06:15

Eskiden ilim irfan sahibi insanlar “ben” ifadesini kullanmaktan özenle sakınır, nezaketsizlik sayar, zorunlu olmadıkça kullanmazlardı.
Örneğin, “Ben bunu yaparım” yerine, “Biz bunu yapabiliriz” derlerdi.

Büyük dava adamları, itikat ve amel sahibi olanlar, işe koyulurken “Ben yok, biz varız” diye yola çıkmışlardır.

Bilirlerdi ki her canlı bir fanidir. İsimler gelir, geçer.

Büyük davalar; şahsiyetler üzerine değil, ulvi fikirlerin üzerine kurulur.

“Ben” ifadesinden kaçınmak, öylesine bir tercih değil, bir erdemdir.

Bağırmak, çağırmak haklılığı göstermez. Bilakis benlik kavgasını körükler.

“Ben yoksam dava da yoktur” diyenler hep yok oluş sürecine girmişler, edindiği makamı, rütbeyi, payeyi hiç kimse hatırlamaz olmuştur.

Yola çıktıklarını yolda buldukları ile değiştirenler ya tökezlemişler ya da yakınına aldıkları kişilerin ihanetine uğramışlardır.

Ya gönül erleri…

Seccadesinin üzerinde iki büklüm, gözyaşları içinde bu ülke için dua edenler…

Hakk´ı ve hakikati anlatmak için kapı kapı dolaşanlar…

Gittikleri yerlerde kovulduğu, hakarete uğradığı, hırpalandığı halde davasından taviz vermeyenler…

Hiçbir çıkar ve ikbal görmeden bu vatan için gece gündüz çalışanlar…

Sofrasındaki zeytin ekmeği komşusu ile paylaşanlar…

Bu bayrak inmesin, ezan dinmesin, vatan bölünmesin diye canını seve seve veren isimsiz kahramanlar…

Hiçbir zaman “ ben” demediler. Bunların davasında “ben”lere yer olmadı ve olmayacak

Ya yaşananlar…

Bir makama geldiğinde “ben kendim başardım” diyenler…

Zulüm karşısında susup, altından koltuğu gidince inandığı davayı sorgulayanlar…

İhaleden ihaleye koşanlar…

Çıkarı için inanmadığı şeyleri yazan ucuz klavye kahramanları …

Yazdığı yazıya ya da sosyal paylaşımlarına isimlerini koymaktan bile korkan fitneciler, dalkavuklar, troller…

Kendisine çıkar olduğunda görünen, zoru gördüğünde kaybolan zafer avcıları…

Düne kadar el pençe durduğu makam sahiplerini makam elden gidince bir çırpıda silenler, hatta tecrit edenler…

Bunların hepsi bencil, çıkarcı ve egosu yüksek.

Siyasette “ben”, bürokraside “ben”, ticarette “ben”, sosyal hayatta “ben” hatta ailede bile “ben”.

“Ben”i bırakıp ne zaman “biz” olacağız?

Büyük davalar, basiretli, ferasetli, tecrübeli ve cesaretli insanların ellerinde ve yüreklerinde yükselir.

“Her şeyi ben yaptım.”, “Her şeyi ben başardım.” Diyenlerin değil.

“Ben”in olmadığı yerde kavga yoktur, huzur vardır.

“Ben”in olmadığı yerde sürekli yenilenme ve ilerleme olur. Çünkü güç zehirlenmesi yaşanmaz.

“Ben” korku yaratır, “Biz” umut.

“Ben” arsızdır, “Biz” ise mahcup ve sessiz…

“Biz” duygusuyla hareket edenler, sükûneti, ahlaklı yaşamayı, adaletli davranmayı, kardeşçe kucaklaşmayı, fitne ve fesadı durdurmayı ön planda tutar.

“Ben”lerin “Biz”leri yok etmediği bir dünya istemek hepimizin hakkı değil mi?

Bu konuda en güzel sözü galiba Hz. Mevlana söylemiş.

Ey insan!

Kafdağı kadar yüksekte olsan da

Kefene sığacak kadar küçüksün

Unutma, her şeyin bir hesabı var

Üzdüğün kadar üzülürsün

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları