İşi Ehline Verin…

15.08.2016 09:16

Ehil olma; ancak o işin eğitimini almakla, tecrübesini edinmekle olur. Bazen da ehil olmayı belirleyen şey zekâ ve yetenektir.

Bir yöneticinin işin ehli olup olmadığına yeterince dikkat ediliyor mu?

Bu soruya olumlu cevap vermek gerçekten güç…

Görev verilirken önceden belirlenmiş ölçütlere bile dikkat edilmiyor.

“Verdim oldu”, “yaptım, o iş bitti.”

Eğitimsiz, deneyimsiz ve işin ehli olmayan kişilere görev verildiğinden dolayı işler yanlış ya da yavaş yürümektedir.

Böyle bir durum, hiç şüphesiz toplum bünyesinde ciddi sonuçlar meydana getirir ya da toplumu kargaşaya götürür.

Kişisel arzu ve isteklerle, gelişigüzel verilen emir ve talimatlarla devlet ya da kurum yönetilemez.

Zira her kurumun bir yönetim sistemi, her işin kıymet verdiği önemli kural ve temelleri bulunmaktadır.

İşin ehil olanlara verilmemesi, siyasi taassubun yaygınlığından, “kariyer ve liyakat” yerine “biat” tercihinden kaynaklanmaktadır.

“O bizden değil.”, “İyi çocuk ama kontrol edemeyiz.”, ”Fazla dik başlı, dediğimiz her şeyi yapmayabilir.”, “Parti teşkilatı istemiyor.” Vs. gibi gerekçelerle nice kabiliyetli, çalışkan ve enerjileri yüksek insanlar atıl kalmaktadır.

Ehil olmayan eş, dost, akraba ya da siyasi yandaşların bazı kadrolara yerleşmeleri halinde toplumda güven kaybı doğar. Adalet zedelenir, devlete olan güven kaybolur.

Ticaretten anlamayan bir tüccar, sermayesini batırır ve iflas eder.

Mesleğini iyi icra edemeyen bir doktor, hastasına yarardan çok zarar verir.

Devlet yönetiminden anlamayanlar da devleti yönetemez.

Peygamberimiz, bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

“Emanet kaybedildiği zaman, yani işler ehli olmayanlara verildiği zaman kıyameti bekle.” (Buhari, İlim 2)

15 Temmuzda darbe girişimi ile kıyamete benzer olaylar yaşadık.

“Şapka düştü, kel göründü.” Devlet, hakkı olmadığı halde önemli görevlere getirilenlerin ihanetine uğradı.

Çok şükür, millet demokrasiye sahip çıktı. Darbe girişimi elbirliği ile önlendi.

Bugün devlet, FETÖ mensuplarının tasfiyesi ile uğraşıyor. Bu örgüte mensup kişiler, emniyeti, yargıyı, TSK ve diğer hassas kurumları ele geçirirken gereken hassasiyet gösterilemedi.

Kariyer ve liyakat aranmadı.

Bazen hakkı olan yükselmedi. Kumpaslarla, yalan yanlış ihbarlarla, iftiralarla yetenekli ve çalışkan kadroların önü kesildi.

Çoğu isyan ederek emekli oldu. Bir kısmı hayatının en verimli çağında işinden ayrılmak zorunda bırakıldı.

Olan devlete oldu.

Yıprandı… Örselendi… Temel taşları yerinden oynatıldı.

Bu vahim olaydan sonra, devlet yeniden yapılandırılıyor.

Geç bile kalındı.

Aman dikkat! Meydana gelen boşlukları doldurmak isteyen FETÖ benzeri yapılar yoğun bir çalışma içerisinde…

“Bizden olsun kim olursa olsun” mantığı yürütülüyor.

Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında

hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa, 4/58)

Mademki yönetim bilimi ve dinimiz işi ehline vermeyi öngörüyor, o halde işi ehline verme zamanıdır.

Devlet görevlerinin ehline verilmeyişi zulümdür, haksızlıktır. Çünkü bu görevler, isteyenlere değil, layık olana verilir.

***

Mekke´nin Fethinden önce Kâbe´nin anahtarı Osman Bin Talha´daydı. Kendisi Kâbe´nin bakımını yapardı.

Peygamberimiz (s.a.v) Kâbe’ye girmek istediğinde, Hz. Ali anahtarı ondan alarak Kâbe’nin içine girdiler.

Henüz Osman Bin Talha Müslüman olmamıştı. Peygamberimizin (s.a.v.) amcası Hz. Abbas, Kâbe’nin anahtarının kendisine verilmesini rica etti.

Peygamberimiz (s.a.v.) de anahtarı amcasına verince, “Allah-ü Teâlâ, size emanetleri ehline vermenizi emreder...” (Nisa,58) ayeti indi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) anahtarı, Osman Bin Talha´ya geri verdi.

Peygamberimiz (s.a.v.) “Ey Osman! İşte Kâbe´nin anahtarı! Bu gün iyilik ve vefa günüdür. Sen cahiliye zamanında bu vazifeyi layıkıyla yaptın. İnanıyorum ki, şimdi daha güzel bir şekilde yaparsın…” buyurdu ve anahtarı herkesin huzurunda ona teslim etti.

Bu büyüklüğü gören Osman Bin Talha Müslüman oldu.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları