İlişkide kadın olmak

08.03.2022 11:08

Eşyalarını toplayıp gelmişti gelmesine ama ne yapacağını bilemiyordu. Kaç yıllık evliliği bir sınavdan geçiyordu. Ailesi iyiydi hoştu, niye geldin, dememişlerdi ama her şeye çözülebilir gözüyle bakıyorlardı. Orta halli bir Türk ailesinin tek kızıydı Seda. İki abisi kendi hayatlarını kurup gitmişlerdi başka şehirlere.

İki yıllık bir bölüm okumuş, bir laboratuvarda çalışırken eşiyle tanışmıştı. İkisi de aynı aile yapısına sahip gibi görünüyordu. Çok da uzatmadan evli buluvermişlerdi kendilerini. Ancak bu evlilikte roller çok önceden belirlenmişti. Kendi varlığını hissedemiyordu. Eşi bu noktada onu anlayamıyordu.

Toplumumuzda kadın olmak zorken, ilişkide kadın olmak bir tık daha zor. Kadına biçilen rol, hayatın her alanında olduğu gibi evliliklerde de bizi zorluyor. Kadından beklentinin fazla olması, kadını bu anlamda çok zorluyor.

Birçok unsur kadının doğal görevi haline gelivermiş. Yapmadığı zaman ciddi bir eleştiri süzgecinden geçiriliyor maalesef. Kadının beyin yapısı binlerce yıl önce bu noktada evrilirken temel kabulleri de oluşturuvermiş. Bu kabuller üzerinden yürüyor evliliklerin çoğu.

Bunu bozup yoluna giden yalnız kadın, toplumda acınacak bir varlık gibi algılanmaya başlanmış. Bu yüzden evlenmemiş kadın, bir sorunu olan kadın olarak kabul görülmüş. Bu yaftalama çoğu yerde kadının ilişkisi ne kadar kötü olursa olsun ilişkiyi sürdürme noktasında zorlayıcı bir unsur oluyor. Burada da karşımıza güçlü kadın imajı çıkar. Kadın. Ancak güçlü kadın haline gelirse varlığını sürdürebiliyor.

Seda gibi binlerce kadın, yaşadığı ilişkide var olmak istiyor. Zamanını onu hak etmeyen bir erkek için harcamak yerine tek başınalığı tercih ediyor. Aslında erkek için de böyle. Herkes ilişkide değerli olduğunu hissetmek ister. Önceliği olduğunu bilmek ister. Hayatın koşturmacası içinde düşünüldüğünü görmek ister. Ancak kadın için bu biraz daha önemlidir. Çünkü binlerce yıl öncesinden evrilirken kadının ve erkeğin rolleri biçilirken kadına ‘’ ait olmak’’ hissiyatı yüklenmiştir. Bu yüzden kadın, ancak ait olduğunu hissederse bir ilişkide kendini var edebiliyor.
Geleneksel kadın imajı, bugün hiçbir kadının algısında yer almamaya başladı. Kendisine ne giyeceğini, nasıl davranacağını söyleyen birini istemiyor başında. Onu olduğu gibi kabul eden insanlarla birlikte olmak istiyor.

Nasıl ki güçlü ve bağımsız erkek takdir ediliyorsa güçlü ve bağımsız kadın da takdir edilmek istiyor. İşte bu noktada ilişkilerde de eşitlik başlıyor. Yaşadığımız beraberlikler, birinin istekleri doğrultusunda şekillenemez. İki kişiyle kurulan beraberlikler iki kişiyle devam eder. Her ikisinin de söz hakkının olduğu, ortak kararlar alınabilen beraberlikler. Fikir ayrılıklarının olduğu ancak ortak bir zemine oturtulabilen…

Seda gibi binlerce kadın, ilişkide var olma mücadelesi veriyor. Aslında bu, kazanacağımız bir mücadele değil zaten olması gereken. Hata yapma lüksümüz var herkes gibi, cezalandırılma korkusu olmadan.

En çok da bir ilişkide biz olma bilincine sahip olmak istiyor.’’ Ben’’ olarak var olduğu ama ‘’biz’’ olarak ortak bir paydada buluşabildiği. Kısacası var olmak istiyor kendi adıyla sanıyla. Hayat o kadar değerli ki hepimiz bu değeri yaşamak istiyoruz kadın ve erkek olarak ama en çok da biz kadınlar.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları