İçimizdeki şeytanlar
31.01.2023 12:51Anayasamızda, temel hak ve hürriyetler ile din vicdan hürriyeti başlıkları altında birçok hüküm vardır ve sadece birkaç hükmü bile bir insanın din ve vicdan hürriyetini garanti altına almaya yeter ve artar.
Ama, bu hak ve hürriyetlerin;
Devletin bütünlüğüne karşı olmaması.
Devlet düzenini dini temellere dayandırma amaçlı olmaması gerekiyor.
Peki, kendilerini İslâm’ın temsilcisi olarak gören birçok kurumsal yapı bu yasakları dikkate alıyormu?
Bu hükümlere hiçbir zaman uyulmamış maalesef.
Devlet düzeninin dini temele dayalı olması gerektiğini söyleyen birçok sivil toplum örgütleri ülkemizde cirit atıyor.
Bunların Vakıf, Cemaat veya Tarikat adı altında örgütlenmiş olduklarını ve üstelik anayasa ve kanunlarımız karşısında yasaklanmış yapılar olduğu gibi, dış güçlerin taşeronluğunu yaptıkları da ortaya çıkmadımı?
Din vicdan hürriyeti denildiğinde, bu hürriyete, giyim kuşam elbette dahil ve hiç kimsenin giyim kuşamına kimsenin karışmaması gerekir.
Bunu Anayasamız insan hakları, hak ve hürriyetler başlıklarıyla hükme bağlamış garanti altına almış durumda.
Peki kadınların saçlarını, dolayısıyla başlarını örtmesi veya örtmemesini sınırlayan bir düzenleme varmı?
Yok.
Peki biz bunu ayrı bir madde halinde anayasamızda, hem de dini inanç gerekçesiyle yer vermemiz doğru mu?
Detayları düşünmeden, fikir yürütecek insanların bir kısmı verilmeli, bir kısmı ise verilmemeli diyeceklerini göreceksiniz.
Biraz etraflıca düşündüğümüzde ise karşımıza çok vahim bir durum çıkacak.
Şöyle ki:
Kadınlarımızın bir kısmı saç/baş örtüsünü kullanıyor bir kısmı ise kullanmıyorlar.
Bu onların seçimi ve erkekleri hiç ilgilendirmez.
Yüce dinimiz İslâm, zorla, sopayla yaşatılan bir din de değil.
Aksine, insanın özgürce ve ruhuyla yaşadığı kişisel güzelliktir.
Bu gerçeğe rağmen:
Böyle bir mecburiyet taşıyan hüküm, anayasaya dini gerekçeyle girdiğinde.
Örtüyü kullanmayanlar üzerinde, manevi bir baskı oluşacağı gibi, sanki onların Müslüman olmadığı gibi bir düşünce de ortaya çıkacaktır.
Bu ilk etapta olmasa da zamanla bariz bir şekilde görülecektir.
Üstelik yüce dinimizi kadının saçı veya erkeğin sakalına indirgeyerek maneviyatımızı değersizleştirmiş oluruz, İslâm dini, görünüşten ibaret değil ki.
Bunu asla yapmamalıyız.
Sosyal medyada ve televizyon ekranlarında kadın programlarında ve bazı diğer programlarda Yüce dinimizin asla müsaade etmediği birçok hukuk dışı ve İslâm dışı fiilleri işleyen, davranışları sergileyen cehalet temelli fikirlere sahip önemli sayıda kişileri seyrediyoruz.
Görüntülerine baktığımızda ise büyük ekseriyetinin başlarının kapalı, bir kısmının açık, erkeklerin ise sakallı olduğunu göreceksiniz, içimizdeki bu şeytanları İslâm ile bağdaştırabilirmiyiz.
Asla.
Bu kişiler sakallı veya örtülü diye İslâm’a örnek gösterebilirmiyiz.
Kesinlikle hayır.
Eğer biz başı/saçı örten örtüyü dini gerekçeyle izah edersek, televizyonlardaki bu görüntüler bağlamında, başını samimi bir şekilde ve hatta tamamen inancı gereği örttüğünü söyleyen tertemiz örtülü kadınlarımızı, diğer başları açık tertemiz kadınlarımızı rencide etmiş oluruz ve onları koruyamayız.
Dinimizi savunamayız.
Daha da önemlisi:
Bu görüntülerin, İsveç’de meydana gelen olaylar kadar, yüce dinimize hakaret olduğunu, yüce dinimizi erozyona uğrattığını neden görmüyoruz.
Eğer, bu düzenlemede ısrar edersek. Yüce Rabbimize, Yüce Peygamberimize, Yüce Kitabımıza karşı saygısızlık olmaz mı?
Din düşmanlarına karşı savunmasız kalmazmıyız.?
Bırakın kadınlarımız istedikleri gibi giyinsinler, kararlarını kendileri alsınlar.
Size ne?
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
- Keşke hiçbir şeyden anlamasaydım!18.03.2023
- Yeniden başlamak08.03.2023
- Bu kadar canın vebalini nasıl ödeyeceksiniz!18.02.2023 Tümünü Gör