Hayvan dostlarımız için bir fikrim var...

09.12.2022 13:59

Çocukluğum Ağrı’da kerpiç bir evde geçti. Evimizin yanında kocaman bir çay akardı. İçinde yüzen kaz ve ördeklerin yarısı bize aitti desem abartı yapmam.

Evimizin damına çıkılan tahta merdivenin altında birkaç kümes vardı. Tavuk ve hindiler bir yerde, kaz ve ördekler de ayrı kümeslerindeydi. Birde onlara civcivlerin sesi eklenince her sabahımızı cıvıltılı bir konser havasında başlardı. Ya karabaşlar, kangallar ve fino cinsi köpeklerimiz. Onların sevimli yavruları neredeyse hepsi ailenin vefalı bireyleri gibiydiler.

Evdeki kuzine sobanın etrafında sere serpe yatan kedilerimizin mırıltıları hala kulaklarımda. İşte böyle bir çocukluk, gençlik ve yetişkinliğimiz hep hayvan alemiyle iç içe geçti. Dolaysıyla onların ruh yapılarını ve psikolojilerini iyi bilirim. Yani sokak köpeği önünden hızla kaçmamayı, bir köpek saldırısında çözümün çömelerek atlatıldığını öğrendik. Böyle bir durumda saldıran köpeğin saldırıyı terk edeceğini bir çoğumuz bilmeyiz.

Veya kedilerin size güvenmesi gerektiğini. Özgüvenin karşılıklı gelişerek ortak arkadaşlığın uzun yıllar devam edebileceğini de hesap edersek temelde sevgi ve şefkatin her canlıyı size bağlayacağını bir deyimle vurgulamak mümkün, ‘Tatlı dilin yılanı bile deliğinden çıkardığı’ gibi.

Şimdi gelelim asıl meseleye....

Yedi yıl önceydi. Kapımızın eşiğine sığınmış yavru bir kediyle karşılaştık. Eşimin pek kabul etmediği bir aylık kediye ‘Eylül’ ismini taktık. Bir süre sonra sempatik hareketleriyle önce eşimin gönlünü kazandı. Sonra bizi kendine aşık etti. Bir süre sonra dişilik kızgınlığı gelince bir veterinere danıştık. Veteriner ‘çiftleştirmeyi düşünmüyorsanız kısırlaştıralım demişti’. Bizde öyle yaptık kedimizi 2017’ de 300 TL ödeyerek kısırlaştırdık. Kimlik ve sağlık kartını aldık. Yılda bir kez kuduz, kist aşısı ve diğer masraflarına katlanmaya başladık. Şu anda 7 yaşında evimizin neşesi bizim moral kaynağımız oldu. Ama masrafları bitmez oldu.

Yedi yıl önce kilosu 20 lira olan kısırlaştırılmış kuru mama şimdi 130 lira. 50 lira olan kuduz aşısı 300 lira. Beş kilo kum 50 lire. Kist aşısı pişt aşısı derken orta direk bir kedinin yıllık bakım maliyeti 3 bin lirayı geçiyor. Üstelik tırnak kesimi ve genel bakım tarafımdan yapılmak kaydıyla.

Sokak hayvanları için bir fikrim var!

Ülkemizde veteriner fakültelerinden mezun işsiz birçok genç var. Ya da sayıları her gün çoğalan veteriner klinikleri. Tarım Bakanlığı bir teşvik yasası çıkarmalı ve bir seferberlik başlatarak demeli ki, “Ülkedeki tüm resmi ve özel veteriner birimleri hayvanların kısırlaştırılması, çeşitli ameliyatları, çip takılması ve mama desteği gibi konularda destek verecektir” işte o zaman sokaklarda başı boş ne köpek kalır ne de kedi. Böyle olunca vatandaş, mahalle muhtarları ve yetkili birimleri ellerini taşın altına sokunca binlerce kişinin evinde bir hayvan beslemesi kolay olacaktır. Emeğinin karşılığını devletten alan tüm işsiz veterinerlerin işi olunca benim gibi bir emeklide evinde bir sokak hayvanın bakımını üstlenmiş olacak. Kontrol mekanizmasının sistemli çalıştığı bu yöntemle sokaklarda başı boş saldırgan hayvan da kalmayacağı gibi içinde hayvan sevgisi olan herkes kolaylıkla bir hayvanı sahiplenebilecek. Birde hayvanları seviyorum diye mama şirketlerine kaptırılan paralara ne demeli. Cadde, sokak, mahalle ve parklarda her adıma serpilen mama hayırseverlerine. Veya evinde bahçesinde apartman katında onlarca kediyi sahiplenmiş kişilere ne demeli. Bu sebeple önerdiğim yasa biçimi Avrupa ülkelerinde var ‘mı yok mu bilmiyorum ama, geçen ay gittiğimiz Nürnberg Sokakları'nda başı boş dolaşan ne bir köpek gördük, ne de bir kedi.

Belediyelerin hayvan barınakları utanç tablosu

Antalya’da birkaç hayvan barınağını geçtiğimiz yılarda ziyaret etmiştim. Konyaaltı Belediyesi'nin Çakırlar'daki barınma merkezi ile Muratpaşa Belediyesi'nin Ermenek Mahallesi'ndeki modern cihazlar ile donatılmış şaşalı ameliyathanelerin olduğu barınaklar. Aslında buralar bana göre modern bir hayvan hapishanesi. Demir kafeslerde çelik tellerin arasında iç içe itilmiş bu can dostlarımız ciddi bir travma içindeler. Konya Belediyesi'ne ait güya modern barınak merkezinde kürekle öldürülen köpeklerin dramatik görüntüleri hala hafızamızda. Keza, naylon poşetler içinde havasızlıktan ölen onlarca kedinin katilleri kimlerdir. Gelin havanda su dövmeyi bırakalım ve gerçekçi olalım. Ülkemizde ne kadın cinayetleri olsun, nede hayvan katliamları. Bu iki önemli mevzuda da ilgili komiteler oluşsun. Fikirler alınsın ve acilen yasalar çıkarılsın.
Kedisi, köpeği kuşu ve aşkıyla bu dünyada hep birlikte yaşıyoruz. Sessiz can dostlarımıza kıymayalım.

Yorumlar

Recep dedi ki;

2022-12-10 07:55:52

Tebrik ediyorum..ancak kuduz aşısı belediyelerde bedava bilginize..veterinerler insanların duygularını köreltiyorlar..fahiş fiyatlarla hizmet yapıyorlar..hayvanın kimliği olan herkes ilgili ilacını alabilmeli ve belediye veterinerleride uygulamalı..eğerki belediyeler bütçe yok diyorsa..karma aşı 300 tl satışı 100 tl vurma parası 200..ayıptır yahu

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Yorum Yap

    Yazarın Diğer Yazıları