Dünyada iki günlük misafir

13.12.2018 16:58

Kastım kimseye değil hepimize, sınav için geldik ve gideceğiz. Yüce yaradan gönderdiği gibi sınavın sonunda elde karne ile geri alacak. Sonra bir bir notları değerlendirecek, evladının yıl sonu karnesini değerlendiren ana-baba misali.

Karne uzun, sınav soruları çetin verilen cevaplar aması, fakatı, aslındası olmayan... Değerlendirme kriteri ise sadece 'doğru-yanlış', çıkacak fatura ise… 

Bakıtığınızda müslüman olan da, gayrimüslim olan da herkes bunun farkında ve gayet iyi biliyor. O vakit bunca çılgınlık, eziyet, zulüm, hırs neden?                                                                            

Ortadoğu'da yıllardır dökülen kanın, yaşanan katliamın baş sorumlularından olan zat ne diyor: “önümüzdeki 30 gün içinde hiçbir DEAŞ mensubu kalmayacak.”

Gün veriyor. Hayırdır paşam sıkıldın mı Ortadoğu'dan? Yoksa gasp edilecek kuyu, boşaltılacak kasa, taşınacak altın kalmadı mı ortada? Değdi mi?  

 İncil’in üzerine el basarak yemin ettiklerine göre bu insanlar da Allah’a inanıyorlar ve hemen her hareketlerine de kiliselerinden icazet alıyorlar. Döktükleri müslüman kanını zafer sayan bu caniler katliamları sırasında, neden orada olduğunu bilemeden ölen kendi askerlerinin hesabını nasıl verecekler acaba?!  

İnsanoğlunun şu iki günlük dünyada edindikleri, ne Karun'a kaldı ne Süleyman'a... Bakın insanlık tarihine; saltanat, mal-mülk, zenginlik vesaire ne şuna kalmış, ne buna kalmış.                          

Dünya,içindeki nimetlerle beraber her doğan insana şunu söyler: "Ey İnsan! Unutma ki sen de misafirsin..."

Sözüm ona demokrasi beşiği Avrupa'ya baktığında dünyaca ünlü 'Paris Şanzelize Kafeleri'nin bulunduğu caddelerde gaz bombaları patlıyor, bir gün önce büyük bir keyifle kahvelerini yudumlayan insanlar artık yerlerde dövülerek süründürülenleri korku dolu gözlerle izliyorlar.

Neden? Benzin zamlarını protesto etmek ve daha 40’a yakın hakkın hükümetten alınması için.                                  

Bize çok tanıdık sahneler. Kırmızı elbiseli kadın, sen hala anlamadın mı söylemleri vesaire...

Hatırlarsanız daha dün Taksim'deki ağaç protestosu Mersin’de, Adana’da, Ankara’da ve Türkiye’nin birçok şehrinde ortalığın yakılıp yıkılmasına insanların, polislerimizin, güvenlik güçlerimizin yaralanmasına hatta ölmelerine neden olmuştu. Maddi manevi çok büyük hasarlara yol açarak kundaktaki bebeğin bile bundan etkilenmesi cabası. Avrupa basını kırmızılı kadın gibi figürleri ön plana taşıyıp vandalizmi sempatik ve duygusal bir resim olarak servis etti tüm Dünya’ya.

Şimdi bakıyorsunuz aynı oyun Sarı Yelekliler tarafından sahnelenip hak arama oyunu olarak gösteriliyor.

Ne yazık ki, ”hak verilmez alınır” söylemiyle ülkemizde de aynı olayların çıkması için ciddi hareketlenmeler başladı. Sayın siyasiler, sayın basın mensupları, sayın akil kişiler hükümeti sıkıştıracak doğru düzgün ülke yaranına muhalefet edecek hiçbir enstrüman kalmadı mı elinizde halkı sokağa davet ediyorsunuz? Neymiş hak verilmez alınırmış...                                                                                                                                      

Şimdi buradan soruyorum; eğer hak verilmez alınırsa kendilerince söylemlerinde hak aradıklarını ve bunu elde etmek için onlarca yıldır, anasının kuzusu elleri kınalı vatan evlatlarını asker, polis, sivil demeden katleden terör örgütü de sizce doğru bir hareket sergilemiyor mu? Siz bunu da mı destekliyorsunuz ey insanlar?!
   

Ben de, eşim, çocuklarım, ailem, akrabalarım, arkadaşlarım, kısacası kalbi vatan aşkıyla yanan tüm tanıdıklarım için ülkemde huzurlu ve mutlu yaşama hakkımı istiyorum. Ne yapmalıym sokağa çıkıp ortalığı ateşe mi vereyim?
   

Siz neyin peşindesiniz? Nerede görülmüş yakıp yıkarak hak arandığı, nerde görülmüş devlete vatandaşı tarafından savaş açıldığı? Hangi Türk’ün soyunda devletine savaş açmak var?
 

Yemezler beyler yemezler, o sizin heveslendiğiniz köprülerin altından çok sular aktı. Yakarak yıkarak başarı elde edemezsiniz. Halka poje anlatacaksınız, yapabileceğiniz doğru vaatlerde bulunacaksınız, hükümetin yanlışlarını sağa sola kıvırmadan mecrasında doğru düzgün eleştirecek bunu da halkın önüne adam gibi sergileyeceksiniz. Bakın o vakit insanlar size nasıl değer vermeye başlayacaklar.

Bu ülkede, Avrupa ya da Amerikalılar gelip oy kullanmıyor ya da uzaydan başka dünyalıların gelme olasılığı da yok. Ortada oy kullanan şu kadar sayıda insan var. Siz bunların çoğunu yapacaklarınıza ikna ederek size oy vermelerini sağlayacaksınız  hepsi bu.

Aklınızı başınıza devşirin, halkın canının daha fazla yanmasına müsaade etmeyin. Dışardan her şekilde çanımıza ot tıkanmaya çalışılırken siz de bu saldırılara alet olup hainlik içine girmeyin. Bir şeyin nasıl göründüğüne değil, aslında ne olduğuna dikkat etmek, hayatta kazandığım en önemli tecrübelerimden biridir.
   

Ne dedik yazının başında; Dünyada iki günlük misafiriz. Dün ve bugün…Sonrası fani hayatın bir adım ötesi.

Ne güzel söylemiş yaradanına kurban olduğum şair: 

"Bu dünyanın dört bucağı,köhne bir meyhanedir

Ecel bade,felek saki,ömrümüz peymanedir

Doğarken  ağlayıp doğduk, günler hep divanedir

Giden gelmez,gelen bilmez bu dünya bir misafirhanedir"

Kalın sağlıcakla...

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları