Dünya kadınla güzeldir...

13.01.2021 14:04

Tophane’den Kaleiçi’ne doğru merdivenlerden inerken çocukluğum karşılar beni…

Masalsı bir kentte yolculuğa çıkarım…

Merdivenlerin tam karşısında Hasan Ağaların evinde Aysel ( Gülkokan ) Teyzem, pencerenin önünde çiçekleri suluyor diye düşünürüm…

Yan tarafta Işık Mustafaların evinden Nazlı ( Arun ) Teyzemin nefis yemek kokuları gelir burnuma…

İskeleye inerken kemerin üzerindeki evde Zehra ( Arın ) teyzemi pencereleri silerken görürüm adeta…

Minire ( Pehlivanoğlu ) teyzem ile Nevin ablam, evin temizliğini bitirmiş merdivenleri yıkıyor,

Ala(n)yalı Seher Teyzem bahçede salça kaynatıyor,

Müzeyyen ( Atılgan ) teyzem tüm ev işlerini bitirmiş gezmelere gidiyor,

Çancıların Süheyla Ablam bahçede makarna kesiyor,

Ahi Kızı Camii’nin karşısında Babaannem havuzun etrafında ki evi saran mum çiçeğini buduyor,

Daha ilerde Sucuların Mazluma ( Dikli ) teyzemle, Melahat ( Ellibeş ) teyzem pencereden sohbet ediyorlar gibi gelir bana…

Dizdar Hasan Bey sokakta bizim evin bahçesinden komşuların kahkaha sesleri gelir kulağıma, üç su kaynatılıp tokuçla dövülen çamaşır günlerinden biri olduğunu düşünürüm…

Geriye doğru dönüp kale kapısı yokuşunu çıkmadan önce, Aysel, Ayten ve Önay ( Uzun ) Ablamların koruyan, gözeten o sevgi dolu bakışları ile karşılaşırım…

Yokuşun ortasında güzel gözlü Sevim ( Atılgan ) teyzem hatırımı sorar sevinirim…

Böyledir KALEİÇİM BENİM…

Ben hep DÜNÜN ANALARININ, TEYZELERİNİN, ABLALARININ CENNETİNE,

Şefkat, saygı, sevgi ve özlem dolu günlere SANAL seyahatler ederim…

ÇOCUKLUĞUMUN KALEİÇİ SOKAKLARINDA TÜM YAŞAM ANAERKİL İDİ…

Sadece Kaleiçi’nde değil, Balbey’de, Haşim İşcan’da, Şarampol’de, Kemiklik’ te ve diğer mahallerimizde de böyleydi,

Mahallelerimiz bir ANNE Cenneti idi…

Kadının baş tacı olduğu yerlerdi mahallerimiz…

Evlerimizi güzelleştirenlerdi kadınlarımız…

Evlerimizin temel direği, evlerimizi inşa edenlerdi…

Mahaller evlerden, Kentte mahallerden oluştuğuna göre kadın bir bakıma kentin de mimarı idi…

ATATÜRK TÜRK KADIN HAKLARI ÜZERİNDE YENİLİKLERE YER VERMEK İSTERKEN, KARŞISINDA EN SERT TEPKİLERİ GÖSTERECEK BİR KİTLENİN OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORDU…

Elde Osmanlı’dan kalma bir seçim kanunu vardı. Bu yasa, yirmi bin nüfusa bir milletvekili seçilmesini emrediyordu…

İstiklal harbi devam etmekteydi ve erkeklerin çoğu cephede askerdi…

Bolu Milletvekili Hilmi Bey Büyük Millet Meclisine bir öneri sundu “ kadınlar da vatandaş sayılsın, bu rakamın içine girsinler…” diye.

Kıyametler koptu, halbuki önerilen “ kadına seçme hakkı verilmesi” değildi, Kadının sadece Türk vatandaşı sayılması önerisi idi…

İşte böyle bir ortamda “kadın inkılabı” nın doğuşu korkusuzca ve müthiş bir girişimdir…

Atatürk, bu amaçla başladığı tüm operasyonlarda önceliği Türk Kadınına vermiştir…

Cumhuriyet ile birlikte Türk kadını özgürleşti, tüm yeteneklerini ülkesi için kullanmaya başladı.

Cumhuriyet döneminde, erkeklerimizde Atatürk’ün yücelttiği kadınlarımızı hep baş tacı yapmıştır…

“ Yuvayı dişi kuş yapar “ sözü ile de, toplumumuz kadına farklı bir misyon yüklemiştir…

KADININ HER ALANDA ELİNİN DEĞDİĞİ YER DEĞER KAZANDI…

Ülkemizin imajı değişti. Erkek gücünün hakim olduğu bir ülkede bunu gerçekleştirmek hakikaten çok zordu. Fakat Cumhuriyet bunu gerçekleştirdi ve kadını erkekle eşit seviyelere getirdi…

YÜZYILLAR ÖNCESİNE GİDERSEK…

Asırlar boyunca yeryüzü uygarlığının temelinde hep kadınlar vardı...

Şiirler onlara yazıldı…

Şarkılar onlara yapıldı…

Esin kaynakları hep kadınlardı…

Yarınların vekillerini, avukatlarını, doktorlarını, öğretmelerini, işçilerini, memurlarını doğuranlar, kadınlar değil miydi?…

Sevgili olan, kardeş olan, eş olan, ana olan, evin direği kadınlarımız…

SON ELLİ YILDA FARKLILAŞMALAR OLDU…

Mahalle yok oldu… Mahalle’nin yok olması ile mahalle kültürünün ana direği olan Kadını, sanayi toplumu erkeğin yanından aldı, arkasına attı…

Şiddet, hakaret, baskı, küfür denetilemeyen televizyon dizileri ile evlerimize girdi…

Kadına yönelik şiddet yaygın bir toplumsal sorun haline geldi…

Son yirmi yıldır ülkemizde tartışılan "kadına yönelik şiddet", "aile içi şiddet", "kötü muamele", "kadın cinayetleri", "kadın intiharları", "taciz ve tecavüz" ve "töre ve namus cinayetleri" gibi konu başlıkları gündemin hep en

başında yerini aldı…

KADINA VE ÇOCUĞA KARŞI UYGULANAN AİLE İÇİ ŞİDDET HER GÜN DAHA DA YAYGINLAŞTI…

İçimize hüzün veren bu duruma gerek görsel, gerekse yazılı basın yolu ile sık sık tanık olmaktayız.

Kadına yönelik şiddetin yaygınlığını, kadının şiddet karşısındaki çaresiz kalışını ve şiddete uğrayan kadının nasıl yardım alması gerektiği konularındaki çaresizliği, konuyu daha da çıkmaza sokuyor.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çoğu zaman aile içinde kadına yönelik şiddet sadece koca tarafından gerçekleştirilmemektedir. Şiddetin, baba, oğul, ağabey, kardeş, kayın valide, elti, kayınbaba, kayın birader ve öteki akrabalar tarafından da gerçekleştirildiği görülmektedir.

Konu tamamen "ailenin iç meselesi" olarak algılandığından, aile mahremiyeti göz önüne alınarak, bu konu örtbas edilmekte ve şiddete uğrayan kurban acı ve zulüm görmeye devam etmektedir.

Bu yanlış olan gelenekçi anlayış, kadının aile içi şiddete özellikle son yıllarda boyun eğmesine yol açmıştır.

ŞİDDET, KADININ FİZİKSEL VE PİSİKOLOJİK SAĞLIĞINI DERİNDEN YARALAYAN CİNAYET ÖTESİ BİR DURUMDUR…

Alınması gereken tedbirlerin başında, Kadına şiddet uygulayan, kadını itibarsızlaştıran televizyon programlarının ve dizilerinin kesinlikle yasaklanması gerekir…

Televizyonlarda kadına ve aile bütünlüğüne yönelik koruma ve destek programlarına yer vermeli, bu konularda yasal düzenlemeler, koruyucu, önleyici ve müdahale edici çalışmalar ile de bu programlarlar desteklenmelidir…

BİZİM ZAMANIMIZDA OKULLARIMIZDA YURTTAŞLIK VE AHLAK BİLGİSİ DERSLERİ VARDI…

Özellikle ilköğretimden başlayarak okullara aile, aile bütünlüğü, aile içi saygı ve toplumsal duyarlılığın ve toplumsal bilincin arttırılmasına yönelik dersler konulmalıdır…

Böylelikle daha ahlaklı, daha vicdanlı bireyler yetiştirilmesine öncelik verilmiş olacaktır.

Bu alanda birçok kurum ve kuruluşun işbirliğine ihtiyaç vardır.

ANTALYAMIZDA KADINI ÇOK DAHA FARKLI BİR YERE KOYMAK LAZIM…

İki yıllık yoğun bir çalışma dönemi sonrası, ATAV çatısı altında kuruluş aşamasını tamamlayan Antalya Kadın Müzesi’nin I. Etabı olan sanal müzenin açılışının yapıldığı 23 Kasım 2015 tarihinde, bende konuklar arasında idim…

Çok yakından takip ettiğim bir konu idi…

Başlangıçta Antalya Kadın Müzesi projesini kabul eden ATSO Yönetim Kurulu, daha sonra “projenin yürüyemeyeceğini” bildirmişti…

Nizamettin Şen’in başkanlığı ve Yeliz Gül Ege ( Antalya Tanıtım Vakfı Başkanı ) yardımcılığında yeni bir Danışma Kurulu oluşturuldu.

Prof. Dr. Nevzat Çevik’in Küratörlüğünde, Ayşen Hamamcıoğlu ( Makine Mühendisi ), Prof. Dr. Burcu Demirel, Şehir Plancıları Odası Antalya Şube Başkanı Dr. Ebru Manavoğlu, Öğr. Gör. Dr. Ebru Nalan Sülün, Gazeteci Elif

Mirmahmutoğlu, Antalya Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Emine Erkal, Antalya Sanayici İş Adamları Derneği Başkan Vekili Işık Yargın, Dr. Ögr. Üyesi İlkay Kutlar, Doç. Dr. İsmail Ayşad Güdekli, Prof. Dr. Havva İşkan Işık,

Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Melike Gül, TOBB Antalya Girişimciler Kurulu Başkanı Serap Kocaoğlu, Akdeniz Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Sibel Atasoy’ dan oluşan Danışma Kurulu düzenli, çalışmaları ile Antalya Kadın Müzesi’nin temel yapısını oluşturdu.

O gün anlatıldığı kadarı ile sonraki süreçte Sanal Müze hızla gelişimini sürdürerek etkinleşip zenginleşecek ve bu altlığın somut müzeyle taçlanması için de II. Etap çalışmaları devam edecekti.

NEDEN BİR KADIN MÜZESİ?

Çünkü toplumun temeli kadınlardır.

Toplumsal yaşamda en çok sıkıntı çekenler kadınlardır. Birbirinden bağımsız ve farklı çalışmalar yapmakta olan kadınla ilgili kuruluşların ortak bir buluşma çatısına ve güç birliğine ihtiyacı vardır.

Eğer kadınlar istenilen toplumsal düzleme çıkarsa, toplum da tümüyle yükselir.

Antalya, asırlar boyunca mücadeleci, güçlü ve etkili kadınları içinde barındırmıştır...

Antalya’da Kurtuluş savaşımızda dahil, hiç küçümsenemeyecek ölçüde, dünden bugüne kadınlarımızın büyük bir mücadelesi vardır.

Antalya, turizmin başkenti, Türkiye’nin de aydınlık yüzüdür.

Antalya bu buluşma için en uygun kenttir.

ARTIK KADIN MÜZESİNİN ANTALYA’DA BİR MEKANI OLMALI…

Beş yıldır SANAL alemde yolculuk yapan ANTALYA KADIN MÜZESİ'NİN artık yerleşik bir mekanı olmalıdır…

Antalya ve kırsalında, kadın yurttaşlığını yükseltmek ve kadınlarla ilgili her türlü konuyu ele alarak kadınların var olma ve toplumda hak ettikleri yeri alma mücadelelerine katkı vermek amacı ile mutlaka sanal çatı, gerçek bir çatıya dönüşmelidir…

Kadınların bireysel, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi açılardan, tarihi süreç içinde ve günümüzde, içinde bulundukları durumları da anlatabilmek için,

Kadına ilişkin iyiden ve güzelden yana ne varsa paylaşıp kadın farkındalığını yükseltmek ve kadınlarımızı bir araya getirecek aktif ve sürdürülebilir bir çatı için,

En uygun yer dünümüzde anaerkil sistemi fevkalade uygulayan KALEİÇİ’ dir...

KALEİÇİ’ NDE BULUNAN ATSO EVİ KADIN MÜZESİ İÇİN İDEALDİR…

Yıllardır amacına ulaşamayan ATSO EVİ, KADIN MÜZESİ’ ne tahsis edilebilir…

8 Mart dünya kadınlar gününde, ANTALYA KADINLARI’na böyle bir müjde ANTALYA TİCARET VE SANAYİ ODASINI yücelteceği gibi, ANTALYA KADINLARI’na da dünya kadınları gözünde ayrı bir itibar sağlayacaktır… Bahçesinde kırsalda ürettiklerini sahilde sergileyen kadınlarımız…

İçeriye girerken kadının dik duruşunun ve önder oluşunun simgeleri olan;

Beş bin yıllık Perge antik kentinin, bin sekiz yüz yıl önce yaşamış, tarihteki ilk kadın belediye başkanlarından biri olan Plancia Magna…

Antalya Müdafai Hukuk Cemiyeti kuran Saime Hanım ( Ayanoğlu )…

Türk Kadınlar Cemiyetini kuran Emine Kadığil…

Antalya’nın ilk kadın milletvekili Türkan Örsbaşbuğ…

Ve düne imza atmış ROL MODEL olmuş diğer kadınlarımızın da mumyalarını koyarak, bugün "kadına yönelik şiddet", "aile içi şiddet", "kötü muamele", "kadın cinayetleri", "kadın intiharları", "taciz ve tecavüz" ve "töre ve namus cinayetleri" ne sebep olanlara karşı KADINLARIMIZIN gücünü göstererek,

ANALARIN, TEYZELERİN, ABLALARIN CENNETİNDE,

Şefkat, saygı, sevgi ve özlem dolu günlere GERÇEK seyahatler yapabiliriz…

O ZAMAN NE DURUYORUZ…

Sizlerden de hemen müzeye üye olun ki KADINLARIMIZI güçlü kılalım…

Yapmanız gereken www.antalyakadinmüzesi.org adresine girerek üye olmanız…

Pay vermeniz ile paydaşlığınızla ANTALYA KADIN MÜZESİ daha güçlü olacaktır…

Bu çok önemli bir sosyal sorumluluk projesidir.

HALA NE BEKLİYORSUNUZ

BEN Üye oldum…

Ya SİZ?

 

 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları