DUMANI YAKALAMAK....

Teknolojik gelişmelerin sınırsız bir şekilde  kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, insanlarla olan iletişimimiz yüz yüze olmaktan çok, sanal alemde kurulan iletişime dönüşmüştür. İnternet teknolojisinde sesimiz, görüntümüz jest ve mimiklerimizi dahil her nekadar kullansakta, elimizi uzattığımızda , verilen güven  ile sanal alemde verilebilecek güven duygusunun birbirine benzemediklerine inanmaktayım. Bana göre sanal anlamda kurulan bağlar dumanı yakalamaya çalışmak gibi bişey...

Sosyal medyada kurulan bağlar birbirini tanıyan yüzlerden çok birbirini tanımayan yabancılarla kurulan iletişim son dönemelerde çok yaygınlaşmasıyla birlikte, aynı mekanda olmanı gerektirmeyecek olan iletişim döngüleri her geçen gün büyük bir artış göstermektedir.

Aynı zamanda çocuklarda bundan en büyük  payını almıştır, artık oyun oynamak,  bir ekranın kadrajına sığdırılarak uslu ama mutsuz olan bir çocukluk yaşanmaktadır. Yaramazlık yapan , koşan, top oynayan, kavga eden, sokakta oyun oynayan o çocuk profili yerine elinde bir teknolojik aletle birlikte enerjisini boşaltmaya çalışmaya çalışan bu robotik çocuklar maalesef paylaşmayı, gerçek anlamda sevmeyi, görmeyi, başaramamaktadır . Tüm çocukları tek bir kareye sığdıran eğitim sistemininde katkısıyla tektipleşen çocuklarla geleceğin aydınlanması sağlanmaktadır.

Halbuki gelecekleri için en önemli şeyin, onlara verebileceğimiz mutlulukla  aydınlanacağı gözden kaçırıyorlar. Teknolojide yaşanılan tüm değişimler kontrol edilemediği taktirde geri dönüşümü olmayan  zararlarla mutsuz nesiller yetişiyor. Tabiki doğru kullanıldığı taktirde bize sunulan olanaklarıyla çok önemli kolaylıklar ve ayrıcalıklar sunmaktadır. Ama bunu bilinçli kullanan az bir kesim olup, genel anlamda kontrolsüz kullanılan bir toplum olarak, yarar ve zararlarını karıştıracak bir yoğunlukla çoğu zaman ayırt edemiyoruz. Özellikle içe kapanık kişiler internetteki iletişimi daha çok tercih edip, kendini bu iletişim sahasında daha çok ifade etmektedir. Küresel bir köye dönüşen dünyamızda gelecekte nasıl bir değişimle karşılacağımızı tam olarak bilemesekte, gidilen bu ilerlemenin bizi yanlızlaştıran bir boyutta ilerlediği yadsınamaz bir gerçektir.