Darbeye ilk direnen 'SOSYAL MEDYA'

06.08.2016 09:11

17 yaşında yapmak istediğim mesleği biliyordum. O günlerde de bugünlerde olduğu gibi gazetecilik zor dönemlerden geçiyordu. Demokrasinin sınava tabi tutulduğu her dönem en büyük sınavı aslında medya verir. Bu süreçlerde elini taşın altına koymak elbette ki gazetecilik mesleğini icra eden herkes için zor olsa gerek. Halkın iradesini tanımayan, ülkeyi sıkıyönetime götüren dönemlerin ardından çıkan tabloya nasıl bakıldığında da medyaya kritik görevler düşüyor.

1980 darbesinin acılarını ve kalıntılarını hala üzerinden tam olarak atamayan Türkiye’nin darbe günlükleri arasına maalesef 15 Temmuz’da yaşananlar da dâhil oldu. Türkiye’nin toplumsal, siyasal ve ekonomik yapısının darbelerin ardından nasıl değişiklik gösterdiğini hatırlarsak 15 Temmuz’da yaşanan kalkışma sonrası da elbette hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.Siyasi olaylar, geriye dönerek tarihçiler ve sosyologlar tarafından araştırılır. Bu araştırmalarda o günlerin resmi ve gayri resmî kaynaklarının olanı nasıl okuduğu önemlidir.Ülkemizde yaşanan darbelere tanıklık edenlerin reflekslerini dikkate alırsak asıl olanı sıcağı sıcağına analiz etmek elbette zor.
Darbe gecesi gelişmeleri takip etmek isteyenler telefonları ve bilgisayarları başında sabahladı. Herkesin her şeyi en iyi şekilde bildiğini sanarak paylaşımlarda bulunduğu bir dönemde paylaşılanların arasında gerçeği – olana- ulaşmak pirinç tepsisine gizlenen beyaz küçük taşı bulabilmek gibi bazen. Medya organları da bu gelişmeleri an be an paylaşarak aslında kendi yayın politikası ve kesintisiz habercilik anlamında büyük bir sınavdan geçti.

Bu paylaşımların tek olumlu yanı bize birlik beraberlik meyvesi ile geri dönmüş olmasıdır. Bence darbeye ilk direnen “SOSYAL MEDYA” oldu. Erişimi sınırlandırılan sosyal medyaya giremeyen genç/ yaşlı herkes paylaşımda bulunabilmek için canhıraş bir mücadele verdi. Demokrasiye yapılan saldırıya karşı tüm siyasi partiler de aynı kaygı ekseninde paylaşımlarıyla el ele verdi. Her şerde bir hayır var deyiminin belki de somut en iyi örneği idi. Bize bir arada olarak güçlü kalabileceğimizi bir kez daha hatırlattı.

Darbe girişiminin ardından çizilen resme baktığımda çok sayıda vatandaşımızın yaşamını kaybettiğini, birçoğunun yine henüz sağlığına kavuşmadığını, kurunun yanında yaşın da yanarak maalesef mağdur edildiğini görüyorum. Demokrasinin sonsuz mücadelesinde vereceğimiz ve hiç bitmeyecek bu sınavda, başta gazetecilik mesleğini hakkıyla yapmak isteyen tüm meslektaşlarımın tarafsız kalmaları umuduyla sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu ifadeleriyle bitiriyorum:

“Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelen didinmeler boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendini ve memleketin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlayamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir”.

Sevgiyle kalın.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları