Buzul çağına merhaba…

19.12.2022 15:15

Geçtiğimiz hafta Antalya’nın batı ilçelerinde yaşanan sel felaketi öncelerden sinyallerini vermişti.
Bu vesileyle öncelikle Kumluca, Finike ve Demreli vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Belki birçoğunuz bilmezsiniz. Manavgat’ta bulunun Oymapınar Barajı 1983’de şiddetli bir yağış almış ve suyun fazlası kapakların açılmasıyla boşaltılmış ilçe sular altında kalmıştı.
O dönem görev aldığım Bulvar Gazetesi’ni temsilen haber yapmak için ilçeye gittiğimizde suların 4 metreye yükseldiğini ve insanların tekne ve botlarla trafik yaptıklarına tanık olmuştuk. Hatta bir teknede evlere ekmek ve su dağıtımına bende katılmış olayları fotoğraflarla belgelemiştim. Aradan geçen yıllar sonrasında keza aynı bölgede buna yakın sel taşkın ve afetlerin olduğunu da Google amcaya sorunca öğreniyoruz.

Bu nedenle Manavgat ilçesinde imar verilen alanlarda evlerin alt katlarının direkler üstünde (Kolon) tutulduğunu görmek mümkün. Amaç olası gelecek bir selde suyun akışını denize doğru rahatlatmaktır.

Şimdi gelelim ülkenin yaş meyve ve sebze diyarı Kumluca, Demre ve Finike ilçemize. Aslında bu batı ilçelerimizin sırtını dayadığı Toros Dağları’nı göz önüne getirelim. Ben bir gazeteci olarak bu dağlar üzerindeki patika yolları bazen karıştırmış bazen inadına merakımla bir yerden girip bir yerden çıkmışlığım var.
İşte, o dağların tepelerine son yıllarda yapılan taş, mermer, maden ocakları tam bir handikap. İşte oralardaki olumsuz gelişmeler suyun doğal akış yolunu kapatınca ve bir anda metre kareye 350 metre küp yağış düşünce Kumluca havzası afeti yaşadı.

Peki Kumlucalısı, Finikelisi, Demrelisi ne yaptı?
Ellerinden gelen kötülüğü yaptılar.
Fazladan bir sera daha yapabilir miyim, diye çabaladı. Seralardan atılan naylonları çer çöpü, ağaç dal parçalarını rast gele dere yataklarına attılar. Hele o Toros Dağları’nın tepelerinde asil asil akan Alkır çayına ne demeli. Onun adına ilçenin 10 kilometre kuzeyinde baraj yapıldı. Havzadaki akarsu ve derelerden 40 metre yükseltide olan baraj suları bu felaketten nasibini alıp sel oldu ilçeye aktı.

Kumluca Bölgesi’ndeki Gavur, üleşik, salur, baysı derelerini dolduran a’dan z’ye her türlü atık ve zerzavat bu afatın nedenidir. Ben kendi kafamdan atmıyorum. Okudum araştırdım bilgi belge topladım ve bir gazeteci olarak gözlem, görüşlerimi aktararak üzüntümü ifade ediyor yanlışlardan dönülmesini arzu ediyorum.
Geçen hafta TMMOB’dan oluşan İl Koordinasyon Kurulu’nda çeşitli oda başkanlıkları görüş ve raporlar sundu. Bu bildirgelere kulak verilmeli. Devlet işi ciddiye almalı.
Afet vaktinde ortaya çıkıp arkalarında bir ordu koruma ve gösteriş meraklılarıyla afetzedelerin moralini bozmaktan bir adım ileri gidemediklerini herkes öyle ya da böyle biliyor ve kendince yorumluyor.

Dolaysıyla işin özetine gelince, bu ne ilktir ne de son olacak.
Akdeniz çanağında her bin yıl arasında yıkıcı depremler olduğunu biliyoruz. Bunun bir örneği Demre ve Kale ilçelerinin Kekova’dan ayrılması. Deniz içinde gördüğümüz batık kent bize hala bir mesaj vermiyorsa durup düşünmek gerekir.
Şimdi bilim adamları güneşte patlamaların azaldığını ve bunun bizi, “mini buzul çağına” adım adım yaklaştırdığını açıklıyorlar. O yılları bizim görmemiz zor ama gelecek nesiller illa ki görecekler.
Son yıllardaki küresel ısınma deyip şahit olduğumuz doğa olayları içinde kaya büyüklüğünde yağan dolu parçaları, devasa hortumlar, kasırgalar, seller gibi felaketler daha da artacağı iddialar arasında.

1600 ve 1700’lü yıllarda yaşanan “Mini Buzul Çağında” dünyanın güney ve kuzey kutuplarındaki buzul genişliği ile kavimlerin yok olduğu, kıtlıkların yaşandığı biliniyor.
Yani değişen iklim dengeleri küresel çapta atmosferik ciddi sorunlar yaratacağı biliniyor. Bilim adamları 2030-2050 yılları arasında ülkemizin de içinde yer aldığı “Mini Buzul Çağına” adım adım yaklaştığını duyururken Antalya halkı bilinçlenmelidir.

Kumluca ilçesi Belediye Başkanı bu verilerden habersiz ki, selden önce Adrasan sahilini beyaza büründüren dolu yağışını, “Dolusavar” ses dalgalarıyla bertaraf etmeye çalışa dursun.. Lütfen TOOMB’nin çağrısına kulak verin bilimsellikten kaçmayın!

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları