BU BAYRAM ASLINDA ONLARIN BAYRAMI

24.04.2017 09:00

Değerli Okurlar,

Dün tüm yurtta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramını coşkuyla kutladık. Çalıştığım okulda da halkoyunları, danslar, rondlar, şiirler, oratoryolar gibi birçok gösterinin hazırlanmasında,  çocukların kendi yeteneklerini sergilemelerinde katkıda bulunduk.

Özellikle ilkokul çağındaki çocuklar hem yaşlarının getirdiği heyecan hem de kendilerini izleyecek olan velilerine bir şeyler gösterecek olmanın mutluluğuyla hazırlandılar gösterilerine.

Peki ya engelli çocuklar? Kendi seçimi olmadan dünyanın güzelliklerini görmesi mümkün olmayan, yürümesi koşması hatta ayağa kalkması söz konusu olmayan minicik yürekler? Bu tür çocuklar bu bayramda sadece kendi aileleri ve yakın çevreleri  tarafından hatırlanıyor desek çok da haksızlık etmiş olmayız aslında.   

Bu nedenle istedim ki ülkemizdeki ilk milli bayram olan, egemenliğimizin simgesi 23 Nisan Tarihinin nasıl çocuk bayramı olduğunu hatırlatayım siz değerli okurlarıma.

TBMM’nin açılışının birinci yılı ilk resmi bayram olarak kutlanır. 1 Kasım 1922 yılında saltanatın kaldırılmasıyla büyük önem arz eder ve kutlamalar genişletilir.

Bu bayramın 1927 yılından itibaren çocuk bayramı oluşu da o dönemde adı Himaye-i Etfal, şimdiki adıyla Çocuk Esirgeme Kurumu,’nun girişimleriyle başlar. Çocuk sevgisini yüreğinin derinliklerinde hisseden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Himaye-i Etfal’in bu büyük bayramı  fırsat bilerek minik yavrular için bağış toplamalarını destekler ve 1927 yılında bayram törenlerini bu çocukların  himayesinde düzenletir. Bu vesile ile bugünü geleceğimizin yıldızları olan çocuklarımıza armağan eder.

Böylece ülkemizde başlayan çocuk bayramı kutlamaları 1979 yılında UNESCO’nun o yılı “çocuk yılı” ilan etmesiyle dünyaya yayılır.

O halde tarihte yaptığımız küçük gezintiye baktığımızda bu bayram aslında sevgisiz büyüyen, babaları ve akrabaları şehit olmuş, öksüz ve yetim olduklarından kimsesiz kalmış dezavantajlı çocukların bayramı… Onların sevgisiz, ilgisiz kalmamalarını isteyen cumhuriyetimizin kurucusu   Atatürk’ün onlara ve onların nezdinde tüm çocuklara verdiği tatlı bir armağan.

Ben dünkü bayramı çok farklı geçirdim. Türk Kadınlar Birliği Kemer şubesinin mensubu olduğum ve genel sekreterliğini yürüttüğüm Beyaz Baston Görme Engelliler  Derneği bünyesinde eğitim gören, ilköğretimde okuyan görme engelli çocuklara  bir otelde tam gün etkinlik yapmayı istemeleriyle heyecanlandım. 

Yaklaşık 30 görme engelli çocuğumuz, idarecilerimiz ve öğretmenlerimizle birlikte onların coşkularına tanık olduk. Hele ki hiç aynaya bakma fırsatı olmayacak olan çocukların yüzlerini boyatmaları, kendilerine neler yapıldığını oradaki görevli ağabey ve ablalarına sormaları, onların ne kadar heyecanlı olduklarını görmek dünyanın en tarifsiz mutluluğunu yaşattı bana. Bu fotoğraflardaki tatlı hatıra, size duygularımı anlatmaya yeter diye ümit ediyorum.

Hele ki çocukların duydukları sesin yönüne top atarak bovling oynaması tam anlamıyla harikaydı.

Gelecek hayatları tamamen mücadeleyle geçecek olan engelli ve dezavantajlı çocukların kaygısız yaşamları içinde geçirecekleri en güzel yıllar değil midir çocukluk yılları? O halde bu hayat mücadelesinin ortasına düşmeden onlara bayramları gerçek bir bayram gibi yaşatalım. Devlet makamlarına oturan engelli bir çocuk gördünüz mü? Ben hiç görmedim. Bir kere de engelli bir çocuğumuz otursun beş dakika o makamlara. Bu makamlar onlar için bir hayal değil… Çok yakında  Ülkemizde engelli bir bakan göreceğimize yürekten inanıyorum ben..

Egemenliğimizin 97. yılı kutlu, yeni başlayan haftanız umut ve huzurlu olsun. 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları