Borçları yapılandırmak iyi de matrah artırımı neden?

27.05.2021 12:46

İş dünyası ve tüm vergi mükelleflerinin beklediği, borçların yeniden yapılandırılması ve matrah artırımını da içeren 15 maddelik kanun teklifi TBMM Başkanlığı'na sunuldu.

Neredeyse her iki yılda bir gündeme gelen benzer yasal düzenlemeler meclise geldiğinde istisnasız herkes, ne kadar güzel milyonlarca kişi sıkıntılarından kurtulacak, borçları yapılandırılacak rahatlayacak diye düşünürler ve vekillere teşekkür ederler.

Mevcut şartlar dikkate alındığında bu düşünce yanlış değil.

Peki ekonomik ve sosyal içerikli bu kanunlar nasıl ortaya çıkar.

İktidarların Ekonomi ve Mali İşler Başkanlıkları genel olarak etkili bazı sivil toplum üyelerinin hala üyesi olan veya eski üyesi olan kişilerden oluşmaktadır.

Toplumun talepleri ortaya çıktığında, siyasiler aracılığıyla gündeme getirilir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde oluşturulur ve siyasilerin teklifi ile meclise gelir.

Elbette bu demokratik bir yöntem ve buna söyleyeceğimiz hiçbir şey yok.

İtirazım, toplumun tamamının gündemi olan borçların yapılandırılması gibi düzenlemelere amacına uygun olmayan bazı tekliflerin yerleştirilmiş olması.

Birkaç cümleden ibaret eklemeler devlete önemli zararlar verirken bazı menfaat guruplarına önemli avantajlar sağlıyor.

Kimlere nasıl avantaj sağlayabilir?

Birincisi, çok büyük oranda kayıt dışı işlemin olduğu gayrimenkul satışında olduğu gibi benzer işlem yapan mükellefler.

İkincisi ise bu mükelleflerin, kanun ile mecbur bırakıldığı, kamu personeli olmadığı halde sözleşmeler gereği düzenledikleri rapor veya belgeler kamu personelince düzenlenmiş sayılan, sözleşme gereği mükellef ile ortak sorumluluğu olan, vergileme ve vergiden kaçınma yöntemlerini bilen gerçek ve tüzel kişiler.

Örnek verelim;

Ülkemizde, kayıp ve kaçağın en yüksek olduğu sektör gayrimenkul satışlarıdır.

Gerçek satış bedelleri genelde ½ veya üçte bir oranında gösterilir.

Düşünün 1.000.000 Lira bedel ile satılmış bir daire, maliyetini oluşturan giderlerinin tamamı kayıtlara girilmiş iken 400.000 Lira bedelle fatura edildiğinde, maliyet bedeli düşüldüğünde % 20 Kâr hesabı ile beyan edilen tutar yaklaşık 80.000 Liradır.

600.000 Lira ise tamamen vergi dışı kalmaktadır.

Yani gelirin [80.000 / 680.000=] % 11’i beyan edilmiş, % 89’unun vergileri kaçırılmıştır.

Hem de bu büyük çoğunlukla, sözleşme yapmış sivil toplum kuruluşu üyesinin onayı ile yapılmaktadır.

Peki; devletin önemli bir oranda zarara uğradığı bu işlemlerden, özellikli mükellefler ve akıl verenleri nasıl kurtuluyor?

Meclise sunulan düzenlemede olduğu gibi, toplumun neredeyse tamamını ilgilendiren sosyal içerikli yasal düzenlemelere, hiç ilgisi olmayan [matrah, nakit ve stok artırımı] affı eklenmek suretiyle gerçekleştiriliyor.

Bu artırımdan, kaçırılan tutar dikkate alındığında devletin kazancı devede kulak bile değil, beyan edilen miktarın % 15-20’si yani, 80.000 x % 20= 16.000 Lira ilave matrah olarak beyan edildiğinde, beyan edilmeyen 600.000 Lira, ilk etapta mükellef için legal hale gelmektedir ve bu mükellefin fahiş haksız kazancıdır.

Burada hiçbir ilave ödeme yapmadığı halde en kazançlı çıkan bir kesim daha var. Sözleşme gereği mükellef ile ortak sorumluluğu olan gerçek ve tüzel kişi de otomatik olarak mükellefinin ödediği cüzi artırım bedeli karşılığında, örneğimizdeki beyan edilmeyen 600.000 Liranın ortak cezai sorumluluğundan kurtulmaktadır.

Borçların yeniden yapılandırılması mevcut ortamlarda lüzum görüldüğünde ve ihtiyaç halinde elbette yapılabilir, yapılmalıdır.

Ancak, özellikle matrah artırımının, yapılandırmaya ilişkin yasal düzenlemelere monte edilmesi kötü niyetli ve adil olmayan bir uygulamadır.

Zararları dikkate alındığında, Devlete hiçbir faydası yoktur.

Bu düzenleme bu yönü ile hem hukuka hem vicdana aykırıdır.

Benden söylemesi.

Meclis düşünsün.

Yorumlar

Erdaçl Yeşil dedi ki;

2021-05-29 21:16:01

Teşekkür ederim. Düzenli mükelleflere haksızlık ta var.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Yorum Yap

    Yazarın Diğer Yazıları