Bir aşkın tramvay mesaisi

25.07.2018 18:12

Şehir içi tramvay hattında yaşanan bir aşk hikâyesi bu… Şehirlerarası hava yolculuğu niyetiyle çıkılan hiç durulmayacak, hiç inilmeyecek ama hayatı boyunca ilk kez o duraktan binecek bir yolcunun başlattığı bir hikâye…  
Aşk beklenmedik anların ev sahibi değil miydi zaten? Şaşılacak çok şey ile başlayan, şaşırtmayan çok şey ile devam eden ve şaşırmaya devam ederek sonlanan bir mesainin başlangıcı bu tramvay…
25 durak sürecek yolculuğun Antalya durağında tek duraklık ama içinde koca anlar içeren bir başlangıç… Yolculuğa tek başına çıkanla Antalya durağında tramvaya bir öpücük mesafesi hızıyla biniveren bir başkasıyla iki kişilik olan bir yol mesaisi bu. O buselik makamındaki an ile yolculuk başlıyordu işte…Yol boyunca kimsenin kimseye kötülüğünün olmayacağı, sadece eşit haklar cumhuriyetinde yaşayan halkların katılabildiği, yüreklerin sohbet; bedenlerin eşlik ettiği, aklın ise katkı sunduğu;kendi alfabesini oluşturan, kendi anayasası olan yolculuk başlayıverdi hemen… 
Tutanaklarla, imzalarla değil kalp ve gözlerin mührüyle oluşmuştu bu anayasa. Katılımcılar cümleleri hep bir ağızdan tamamlıyordu ilk bakışta… Buluşan bedenler,bir amaç gütmeksizin sevişiyordu ve zamansız. Bir anı değil bir ömrü sonsuzlaştıran öpücük yağmurları havalarda uçuşuyordu. Her şeyin doğum sancısıyla o ilk an ki masumiyetiyle paylaşıldığı anlar peşi sıra geliyordu. Kiminin yıllarını aldığı kararlar, onlar için bir bakış kadar hızlı ve teker teker netleşiyordu. Eşit haklar cumhuriyetine mensup bu iki kişilik tek beden ordusu, her şeyi ve her anı adeta birlikte kurguluyordu. Yaşam alanlarını teke indirmeye bu yolculuk gibi hızlıca başlamışlardı bile. Yaşam alanlarının özgürlüğü kimsenin umurunda değildi. Kimse değillerdi ki… Birlerdi… 


Tramvaya ilk binen ile başlayan bu tramvay mesaisi aşk mesaisine beklenmeden dönüşüvermişti. Tramvayın ilk konuğu bu yolculukta huzura ermenin verdiği refleks iletüm ruhunu teslim etmiş ve rüyaya dalmıştı bile…50 kilometre hızla giden şehir içi hafif raylı tramvay hattının yön değiştirmesiyle uyanıverdi birden. Tramvay ani bir fren yapmış, rüyası yarım kalmıştı. Üstelik kafasını öndeki koltuğa çarpmıştı. Uyanır uyanmaz haberi olmadan gidilecek yerin değiştiğini fark etmişti. Varacağı yer kartpostallarına baktığı, geceleri hayalini kurduğu yere hiç benzemiyordu artık. Şimdi çırılçıplak kalmış ruhunu nereye götürecekti? Eşit haklar cumhuriyetinin kalplerle mühürlenmiş anayasasına aykırıydı bu. Ama, ama işte…  Birden fark etti, baktığı gözlerde olmadığını, rüyası yoksa bir kâbusun başlangıcı mıydı?  Ya da sonsuz bir güven ile başladığı bu yolculuğa tüm haklarıyla yalnız mı çıkmıştı? Eksik olan tamamlanamayacak kadar büyüktü. Uzak komşu ülkelerde bıraktığı bir acıya kiracı mıydı artık? Bu tramvayda aşkın mesaisi bir şehirlerarası hava yolculuğunun sonunda sadece 2 duraktı. Yolculuğa ilk başlayanındı tüm eksiler, yolculuğu ilk tamamlayanındı eksiklikler… Aşkın mesaisi bittiğinde yolcuların eşit haklar cumhuriyetindeki tüm hakları da saklı kalmıştı… 
Aşka dair haklar saklı kalacak ise; 
“Yolumuz kırık, önümüz karanlık 
ve ağır tuğrası alnımızda 
padişah yalnızlığın, 
ama yine de umudumuz kalabalık…”  Metin Altıok…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları