Bir Ankara masalı

13.02.2021 16:08

Sevgili okurlar, bugün size pandemi döneminde 20 yaşındaki kızımla yaptığım Ankara seyahatini anlatacağım. 2001 doğumlu kızım, Atılım Üniversitesi'nde öğrenim gören kız arkadaşının kendisini Ankara’ya davet etmesi üzerine benden izin istedi. Ben de kendisine 20 yaşını doldurmadığını, gün eksiği olduğu için kendisinin pandemi kısıtlaması yüzünden arkadaşını ziyarete gidemeyeceğini söyledim. İnanmadı. Aradı Alo 199’u. Benim dediğim çıktı.

Telefonla görüştüğü görevli, kızıma 20 yaşını doldurmadan tek başına seyahat edemeyeceğini söyledi. Anne ve babasının yanında olması halinde izin gerekli olmadığını söyledi telefondaki kişi. Kızım yine ikna olmadı. Kalktık Konyaaltı Kaymakamlığı'na gittik. Kaymakamlıkta da benzer şeyler söylendi. Kızım büyük bir hayal kırıklığı ile eve döndü. 18 yaşını doldurduğu halde, seyahat özgürlüğünün olmamasına anlam veremedi. “Anneyle ya da babayla gidebiliyorum. Ama onlardan biri yanımda olmadan seyahat edemiyorum. Bu nasıl iş? Hayatımın en güzel yıllarını pandemi yasakları yüzünden yaşayamıyorum” diyerek, insan haklarından, demokrasiden, özgürlükten, adaletten söz etmeye başladı.

Eve döndük. Bu kez de “Madem anneyle ya da babayla gidebiliyorum. O zaman beni sen götüreceksin” diye tutturdu. “Kızım kış günü ne işim var benim Ankara’da” dedim. ” Olurdu”, “olmazdı” derken, sonunda pes ettim. “Peki” dedim. Aldık uçak biletimizi. Bindik THY’ye ait Anadolu Jet uçağına. Güya pandemi kısıtlaması. Uçakta tüm koltuklar dolu. İndik Esenboğa’ya. Atladık bir taksiye. Hava Limanı Esenboğa’da. Kızımın arkadaşı İncik’te. 70 kilometre kadar uzakta. Yol uzun. Başlıyoruz Ankara’nın yerlisi Taksici ile sohbet etmeye. Yıllardır gitmediğim Ankara’da ben görmeyeli epey bir değişiklik olmuş. Geniş bulvarlar, AVM’ler, gökdelenler inşa edilmiş. Sokaklar tenha. Eski kalabalıkları göremedim. Trafikte de sıkışıklık yok. Sonra Mansur Yavaş’tan konu açıldı. Taksici dedi ki: “Çok iş yapıyormuş gibi bir algı yaratılmak isteniyor. Ama elle tutulan bir hizmetini göremedik.” Taksicinin Yavaş’la ilgili yorumu böyleydi. Neyse kızımı arkadaşına bıraktıktan sonra aynı taksiyle şehir merkezine geri döndüm. AVM’lerin olduğu yerleri gezdim. Antalya’daki AVM’lerde hangi markalar varsa Ankara’daki AVM’lerde de aynıları var. Alışveriş cılız. Sonra kara yolu ile dönmek için kalktım AŞTİ adı verilen otogara gittim. Otogara giderken karşımdan gelen araçlarının önüne asılan afişler dikkatimi çekti.

Afişlerde Mansur Yavaş’a AŞTİ esnafına verdiği destekten dolayı teşekkür yazısı vardı. Bu afişlerden otogarın muhtelif noktalarına da asılmıştı. Baktım otogar esnafına dükkanlar açık. Sadece 2019 yılı sonunda kapatılan PTT dışında boş yer yok. Cep telefonumun şarjı bitmişti. Nereden şarj edebileceğimi kapıdaki özel güvenlikçilere sordum. Elektrikli sobanın arkasına oturup rahatını bozmadan yanıt veren görevliden 2 liraya muhtelif yerlerde telefon şarj eden makineler olduğunu öğrendim. Gittim 2 liralık şarj eden makinelere. Uzun bir uğraştan sonra telefonuma uygun soketi taktıktan sonra attım 2 lirayı. Işığı yanan düğmeye bastıktan sonra 20 dakikalık şarj süremin geri sayımı başladı. Ayakta bekledik telefonun başında. O süre doldu. Baktım telefonum yüzde 8 şarj olmuş. O Yüzde sekizlik şarj kısa bir sürede tekrar bitti. Tekrar şarj. At 2 lira. Tekrar şarj, at 2 lira. Sonunda pes ettim. Şarjım da sabrım da bitti. Gittim tuvalete 2 lira. Aklıma yine Antalya’nın umumi tuvaletleri geldi. Ankara’daki bu kısa sürede yaşadıklarım bile yetti. Menderes Türel döneminde umumi tuvaletleri ücretsiz hale getirilen, sahillerinde ve kentin muhtelif noktalarında ücretsiz telefon şarj istasyonları ve ücretsiz internet hizmeti sunulan Antalya’mı özledim.

Bir telefon şarj etmenin bile mümkün olmadığı Ankara otogarını görünce Mansur Yavaş’a methiyeler düzülen o terminalde yolcuların dilek ve temennilerinin olduğu afişleri de görmek isterdim.

Bu seyahatin en güzel tarafı ise dönerken yaptığım otobüs yolculuğu idi. Antalya’mızın otobüs firması Güney Akdeniz ile yaptığım yolculuk, her açıdan hayatımda yaptığım en kaliteli otobüs yolculuğu idi. Üniversite öğrencisi olduğum 1990’lı yıllarda Akdeniz Seyahat ile yolculuk ederdim. Aradan neredeyse 30 yıl geçmiş. Güney Akdeniz, o üniversite öğrencilik yıllarımdaki Akdeniz Seyahat’i hatırlattı bana. Uçakta göremediğimiz hizmetle Güney Akdeniz ile yaptığım otobüs yolculuğunda karşılaşmak benim için büyük sürpriz oldu. Hafta sonu arkadaşında kalan kızımı, salı günü tekrar Ankara’ya almaya gideceğim. Elbette tercihim Güney Akdeniz olacak.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları