Bilenle bilmeyen bir olur mu?
21.01.2021 13:53Değerli Okurlarım,
Bir milyondan fazla öğretmen ve milyonlarca öğrenci için kocaman bir eğitim/öğretim dönemi azıcık yüz yüze, azıcık uzaktan da olsa sona erdi. Ekim ayı başında kademeli de olsa başladığımız yüz yüze eğitim heyecanımız bir buçuk ay sürebildi. Sekizinci sınıf öğrencilerimizle destekleme ve yetiştirme kursları yapmaya çalıştık. Fena gitmedi. Ama onlar da bitince gençler de sanırım soğudu biraz bu işten. Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin tadını vermiyor tabii. Aynı havayı teneffüs etmek, göz göze iletişim, etkileşim gibisi yok.
Öyle böyle derken, öğretmenlere yapılan haksızlık ve hakaretleri de bir yandan takip ederken bitti gitti koca dönem. Elektronik karnelerimiz de hazır. Gerçi bu elektronik karne işine pek yabancı sayılmayız. Öğrenciler bizim dönemimizdeki öğrenciler gibi değil. Karnelerini, ortalamalarını, alacakları belgeleri önceden biliyorlar hepsi.
Eskiden öyle miydi? Öğretmenlerimizin yanlarından ayırmadıkları hepimizin resimlerini taşıyan not defterleri vardı. Sadece yazılı notlarımızı bilirdik. Kanaat notları sürpriz olurdu ve iple çekerdik karne gününü. Karnelerin verileceği saat hemen gelsin diye “Akdeniz, Karadeniz, biz karnemizi isteriz!” diye topluca bağrıştığımızı hiç unutmam.
Şimdiki çocuklar harika! Karne almaya geliyorlar ama gelmedikleri de çok oluyor. Zaten biliyorlar karnelerini. Neden gelsinler?
Pandemi dönemi tabii ki bizim karne sektörünü de etkiledi. Devletimiz öğrencilerin online derslere katılması için her türlü tedbiri almaya çalıştı. Okullarda online destek sınıfları oluşturdu. Hiç iletişimi olmayanları sokağa çıkma yasağından muaf tutup okullara davet etti. Gsm operatörleriyle anlaşmalar yaptı. İmkânların elverdiği ölçüde her türlü ihtiyaca cevap verilmeye çalışıldı. Tablet kampanyaları başlattı. Ücretsiz eğitimi anayasal haklar çerçevesinde sunmak çabasını gösterdi.
Fakat ne var ki şehir merkezinde öğretmenlik yapan bizler bile sınıflarımızın büyük bir çoğuyla iletişim kuramazken köylerdeki öğrenciler, öğretmenler neler yaptı? Kaç öğrencilerine ulaşabildi? Ev ev dolaşan, çaba gösteren eğitimcilerin haberlerini okuduk basında çoğu kez…
Günler aylar geçti. Çaba gösteren öğrenciler okula gider gibi erkenden kalktı, derslerine girdi, defterlerini yazdı, ödevlerini yaptı, çalışmalarına devam etti. İmkânı olamayan çocuklar ve gençle hâlâ sabırla salgın sürecinin bitmesini bekliyor. İmkânı olup da yaramazlık yapıp derse girmeyen de oldu mu? Neden olmasın?
Dönemin son haftası bakanlığımız yayımladığı bir genelgeyle dönem sonu notlarında yüz yüze yaptığımız yazılı sınavlarını geçersiz sayıp derse katılıma göre not düzenlememizi, öğrencilerin yararını gözetmemizi istedi bizden.
Yani bilenle bilmeyeni, derse girenle girmeyeni bir tutun dedi. Biz de elbette öyle yaptık. Vicdanımız rahat çok şükür. “Emir demiri keser” diye güzel bir söz vardır. Biz itaat ettik. Peki bilenle bilmeyen bir olur mu? Bunu sizlerin değerli yorumlarına bırakmak istiyorum. Yüz yüze eğitimle birlikte notlar arasında oluşacak uçurumu kapatacak bir çözüm geliştirebileceğimiz, enerjik ve sağlıklı bir şekilde öğrencilerimizle bir arada olabiliriz temennisiyle sağlıkla geçecek bir tatil diliyorum öğrenci ve öğretmen arkadaşlarıma…
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
- Eyvah, yarın sınav var05.06.2021
- Çanakkale cephesi ve yemek listesi efsanesi18.03.2021
- Virüs salgınıyla bir nesil kayboldu mu?05.03.2021 Tümünü Gör
Mehmet Karavural dedi ki;
2021-01-21 15:02:33
Mehmet bey Kalemine sağlık hem aydinlanmamizi sagladigin için hemde emek verip yazılarına devam ettiğin için ....