Alternatif Turizm

20.10.2014 06:45

Günümüzde her yıl milyonlarca insan, yaşadıkları ülkelerinden başka ülkelere gezip-görme, dinlenme, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunmak amacıyla seyahat etmektedir. Bu olay, ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarında değişikliklere ve hareketliliğe neden olmuştur.

Turizmin önemi, özellikle II. Dünya Savaşından sonra anlaşılmıştır. Bacasız sanayi olarak görülen, ülkeler açısından önemli bir gelir kaynağı olan, aynı zamanda istihdam yaratarak işsizliği azaltan bu sektörü canlandırmak için büyük uğraşlar verilmiş, yüksek miktarda tanıtım harcamaları yapılmıştır.

Turizm, iyi planlanması halinde hızla gelişebilecek bir potansiyele sahiptir. Bir ülkede turizmin gelişmesi ya da sürekliliğinin sağlanması; doğal, kültürel, tarihi ve coğrafi değerlerin korunmasına bağlıdır. Aksi halde, çevrenin zarar görmesi, tarihi sit alanlarının yok olması, havanın,suyun ve denizin kirlenmesi sonucunu doğuracaktır. Bu durum turizmi olumsuz etkiliyecektir.

Ülkemizde, grup halinde seyahatleri ifade eden “Kitle Turizmi” ön plana çıkmakta, deniz-kum-güneş ağırlıklı hizmet veren dinlenme merkezlerimizin sayısı ve faaliyetleri giderek artmaktadır.

Son yıllarda turizm dünyasında “Alternatif Turizm” ve “Sürdürülebilir Turizm” kavramları sıkca dile getirilmektedir. Hatta bu konuya ülkemizde kalkınma planlarında bile yer verilmiş, geliştirilmesi üzerinde durulmuştur.

Türkiye’de üzerinde durulan alternatif turizm türleri şunlardır: Termal turizm, yat turizmi, inanç turizmi, yayla turizmi, golf turizmi, kültür turizmi, av turizmi, kongre turizmi, sağlık turizmi, dağ ve kayak turizmi, spor turizmi, macera turizmi, vb. Bunları daha da çeşitlendirmek mümkündür.

Görüldüğü gibi alternatif turizm, kitle turizminden farklı ürünler sunmaktadır. Geliştirildiği taktirde, yavaş yavaş gelişen bir turizm hareketliliğini, yerel insanlara elverişli kar elde etme imkanını, küçük yabancı grupların o bölgede yaşayan insanların kaynaşmasını, çevre değerlerine saygıyı ve doğa ile bütünleşmeyi sağlayacaktır.

Alternatif turizmde, grup yerine bireysel turlar ön planda tutulmakta, yerel ve kültürel özelliklere göre döşenmiş küçük ve orta boy işletmeler tercih edilmektedir. Ulaşımda charter seferler yerine, tarifeli seferler veya kara ve deniz ulaşımı söz konusu olmaktadır. Kitle turizminde olduğu gibi “her şey dahil sistem”i ile seyahatin tek bir alanla sınırlı kalması ve ucuza mal edilmesi yaklaşımı yoktur. Başka bir deyişle, alternatif turizme katılanlar daha fazla ödemeyi göze almış insanlardır.

Ülkemizde kitle turizminin gelişmesi ile birlikte turistik hareketlilik sahillerde yoğunlaşmıştır. Son yıllarda sahillerde devasa konaklama tesislerinin ortaya çıkması ve sayılarının giderek artması üzerine, pazarda daha fazla pay almak isteyen işletmeler “her şey dahil sistem”ini tercih etmişlerdir. Bu durum turistin otelin dışına çıkarak alış veriş yapmasını bile önlemiştir. Böylece yerel ekonomiye katkısı en düşük seviyeye çekilmiş, yerel halka sosyal ve ekonomik anlamda fazla bir şey kazandırmayan bir durum ortaya çıkmıştır. Bu da şikayetlere neden olmaktadır.

Alternatif turizmin geliştirilmesi ile birlikte, yerel üreticinin turistle teması sağlanacak, yerel tesisler kar elde ederek bölge ekonomisinin gelişmesini sağlayacaklardır. Böylece , turist- hizmet üreticisi- yerli halk arasında turistik kazanca ortak olma durumu yaratılacaktır. Bu durum o bölgede işsizliği azaltacağı gibi, şehre göç olgusunu da yavaşlatacaktır.

Bunun yanında, gelen yabancı turistlerin bölgeyi tanımalarından dolayı sosyo- kültürel deneyimleri artacaktır. Burada önemli olan güven unsurudur. Gelen turiste sadece para makinesi olarak bakan, onu ilk fırsatta kandırarak fahiş fiatlarla mal satan bir anlayış tamamen ortadan kalkmalıdır. Turist, geldiği yerin insanına inanmalı ve sevmelidir.

Bazı seyahat acentalarının ve tur operatörlerinin katalog ve proşürlerinde “temiz bozulmamış çevre” diye “yeşil ürün” pazarladıkları yerlerin gerçek olmadığı, doğal çevre açısından hiçbir değeri olmayan yerlerin satıldığı dikkate alınırsa turistin nasıl aldatıldığı ortaya çıkacaktır.

Alternatif turizmin en önemli özelliği, yılın değişik aylarında yapılabilmesidir. Yaz aylarında yoğun talebin dışında, bahar ya da kışın da turisti ağırlayacak, onları çeşitli aktivitelerle özendirecek yol ve yöntemler bulunmalıdır. Bu amaçla sağlık turizmi, spor turizmi , kültür ve kongre turizmi mutlaka değerlendirilmelidir. Böylece altı ay atıl duruma düşen ya da kapatılan tesisler ekonomiye kazandırılmış olur.

Alternatif turizm, aynı zamanda kırsal alanların kalkındırılması için bir fırsattır. Çünkü altertatif turizm faaliyetlerin çoğu kırsal alanlarda gerçekleşmektedir. Turistin ilgisini çekecek tanıtımını yapamadığımız o kadar çok tarihi ve coğrafi değerlerimiz var ki…

Antalya sınırları içerisinde alternatif turizm yapılacak birçok yer bulunmaktadır. Bunlar arasında ; Torosların üzerinde bulunan, turistlerin rafting yapmak için tercih ettikleri Beşkonak Mevki, Beydağları ve saklıkent, Toroslardaki köylerin taş evleri, kaleiçi, Feslikan ve Korkuteli yaylaları, Beycik, Oymapınar, mağaralar ilk aklıma gelenler. Siz bunu çeşitlendirebilir ya da artırabilirsiniz. Ancak, buralarda var olan eksikler ve turistin şikayet ve dilekleri de dikkate alınarak giderilmelidir.

Kayadan oyma kiliseler, yeraltı şehirleri ve eski eserlerin bulunduğu Kapadokya bölgesine de turlar düzenlenebilir.

Turizm, kendisini besleyen doğal çevreye zarar vermeden ve o bölgede yaşayan insanları olumsuz yönde etkilemeden yoluna devam etmelidir. Yeni keşfedilmiş destinasyonlarla rekabet edebilmek, yeni müşterileri ülkemize gelmeleri noktasında özendirmek ve daha önce gelenlerin de tekrar gelmelerini sağlamak çok önemlidir. Bunun için turizm kapasitesinin ve sunulan ürünlerin kalitesini artırılmasının yanında, kültürel mirasın korunması ve çevre ile uyumun sağlanması önem arzetmektedir.

Kısacası alternatif turizmi geliştirirken, çevresel ve sosyo-kültürel problemlere yol açmıyacak şekilde planlanması gerekir. Turizmde fayda elde edeciğim diye doğal,tarihi ve kültürel değerlerimize zarar vermemeliyiz. Unutulmaması gereken en önemli şey, sayılan bu değerlerimiz yok olursa turistin ülkemize gelmeyi tercih etmiyeceğidir. Turist sadece sahilde güneşlenmeye,yemeğe içmeye gelmemekte, aynı zamanda tarihi ve doğal güzelliklerimizi de gezip görmek istemektedir.

Bizim alternatif turizm ya da sürdürülebilir turizm kavramından anladığımız, doğayı temel aldığı, bundan ayrı olarak ekonomik ve sosyal yönlerinin de bulunduğudur. Hangi turizm çeşiti olursa olsun, çevresel değerleri turizmin temel ögesi olarak korumalıdır.

Turizm faaliyetleri çevreye sorumlu bir şekilde yürütülmeli, ekonomik gelişme ile çevresel değerlerin korunması çabaları birlikte ele alınmalıdır.

Turizmdeki tüm bu gelişmeler, ilgili kamu kuruluşları, özel sektör temsilcileri ve birlikleri ve de sivil toplum kuruluşlarınca sürekli olarak takip edilmelidir.

Aksi halde bu sektörde var olan iyimser hava dağılacak, gelecek yaratma hayallerimiz suya düşecektir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları