Adaletin Esasları

07.09.2015 05:59

Büyük islam alimi İmam Gazali, devrin Selçuklu Sultanı Melikşah’a hitaben “Yöneticilere Altın Öğütler” isimli bir eser yazmış, bu eserin tüm devlet yöneticilerinin okumasını ve gereken derslerin alınarak uygulanmasını tavsiye etmiştir.

Bu eseri okuduğumda, eski bir devlet yöneticisi olarak oldukça etkilendim. En önemli bölümlerinden biri de “Adaletin Esasları” bölümü idi. Burada aldığım mesajları kendi analiz ve yorumlarımla bütünleştirerek sizlerle paylaşmak isterim.

Devleti ve İnsanları idare etmenin hakkıyla yapılması halinde kıymeti ve mutluluğu vardır. Çünkü inancımıza göre, adil davranan yönetici, Allah katında mükafatla müjdelenmiştir.

Yöneticiler, idaresi altındaki insanlara, merhamet istedikleri zaman merhamet etmeli, adaletli hüküm vermeli, söylediklerini ve söz verdiklerini yapmalıdırlar.

Yöneticiler, halka hizmet etmez, onlara doğru yolu göstermez ve adil olmazlar ise, onlar için Allah katında azap vardır.

Bir hadise göre, “Kıyamet gününde en şiddetli azaba uğrayacak olanlar, halkın işlerini üstlenen ve onlara zulüm eden yöneticilerdir.”

Yöneticilerin adaletli ve insaflı olabilmesi; sürekli olarak doğru ve bilgili kişilerin görüşlerine başvurması, onların önerilerini dinlemeye açık olması ve dünya nimetlerine aldanmış kötü danışmanlardan uzak durmasına bağlıdır.

Yöneticilerin etrafını saran kötü danışmanlar, sürekli amirlerine övgüler yağdırarak, onları içi boş övgü ve vaatlerle, yalan yanlış bilgilerle aldatma yoluna giderler. Onların amacı, gücü elinde bulunduran yönetici sayesinde çıkar sağlamaktır. Bunu elde edebilmek için her türlü hile ve fitneyi meşru görürler.

Yöneticilerin dürüst, çalışkan ve adaletli olması yetmez, emri altındaki memurların ve yakın çevresinin de terbiye edilmesi ve yanlış davranışlardan uzak tutulması gerekir. Başka bir deyişle yönetici, emri altındaki memurlarının ve yakınlarının yaptığı etik dışı şeyleri bilip de susarsa, bu yanlış ondan bilinir ve kendisinden gün gelir hesap sorulur.

“Adalet güneşinin ortaya cıkacağı ilk yer yöneticinin kalbidir. Daha sonra bu güneşin ışığı onun ailesi ve özel çevresi içinde yayılır, sonra bu güneşin ışınları bütün halka ulaşır.”

Gereksiz yere öfke, yöneticiler için tehlikelidir. Gurur ve Kibir ise öfkeyi artırmaktadır. İsimlerinin kötü anılmasından ya da kendilerine dil uzatılmasından dolayı öfkelenen, intikam almaya yeltenen yöneticiler hata yapar. Halbuki dinimiz bağışlamayı ve doğru yolu tavsiye etmeyi öngörmektedir.

Hz. Ömer : “Kızgınlık anında davranışını tecrübe etmediğin kişinin ahlakına güvenme!”demiştir.

O halde yöneticiler, ne kadar kızarsa kızsın öfkesini yenmeli, her şartta adaletten ayrılmamalı, müktedir olduğu halde affetmeyi tercih etmelidir.

Edebali, Osman Gazi’ye nasihatında;

Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..” Demiştir.

Yöneticiler, içine düştükleri her işte ve karşılaştıkları her durumda kendilerini halktan biri gibi görmeli, kendileri için razı olmadıkları şeyleri, başkaları için hoş görmemelidir.

Yöneticiler, halkın ihtiyaçları ile yakınen ilgilenmeli, sıkıntılarını anlatmak için makamlarına gelen insanları küçük düşürecek tutum ve davranışlardan sakınmalıdır. Çünkü insanların ihtiyaçlarının giderilmesi, nafile ibadetten üstün tutulmuştur.

Yöneticiler, şiddet ve sertlikten sakınmalı, halka karşı davranışlarında şevkatli ve lütufkar omalıdır.

Yöneticiler, israftan uzak durmalı, halkın dikkatini çekecek ve onlarda hoşnutsuzluğa neden olacak bir yaşam tarzını benimsememelidir. Ayrıca her şeyde kanaatkar olunmalıdır. Çünkü “Kanaatsiz adalet olmaz.”

Yöneticiler, kendisine gelerek övgüler yağdıran dalkavuklara aldanmamalı, halkın dilinde dolaşan kusurlarını ve halkın kendisini nasıl gördüğünü öğrenmek için, halkın arasında güvendiği kimselerden doğru bilgiler edinmelidir.

Şüphesiz ki en iyi yöneticiler Allah rızası için halkına hizmet eden, halkını seven ve onlardan da sevgisine karşılık bulan yöneticilerdir.

Devlet hayatında herkesi menmun etmek tabi ki kolay bir şey değildir. Burada önemli olan doğruları yapmak, halka hizmet etmek, haram lokma yememek ve yedirmemek, çalışanın hakkını vermek, hem Hakkı hem de halkı kızdırmamaktır.

Büyük devlet olmanın, refah, mutlu ve huzur içerisinde yaşamanın, birlik ve beraberliğimizi korumanın yolu, bu tür yöneticilere sahip olmaktan geçer....

Basiretsiz, bilgi ve deneyimden yoksun, halka tepeden bakan, üstlerine karşı “evet efendim”ci yöneticilerle çetin yollar aşılmaz....

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları