10 Kasım ölüm değil, doğumdur

09.11.2020 20:23

Hepimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' müzün öldüğü günü biliyoruz.

PEKİ YA DOĞDUĞU GÜNÜ BİLİYOR MUYUZ ?

32 yaşında Evkaf İdaresi’nde memur ALİ RIZA EFENDİ’ nin, rüyasında gördüğü ve beğendiği kıza benzer bir eş araması ile başlar aşk hikayesi…

Ve nihayet ablası Mevlevi Kapu Şeyhi’nin gelini olan Hatice Hanım’ın ZÜBEYDE HANIM’ı görünce kendisine sevinçle müjdelemesi üzerine gerçekleşir.

ZÜBEYDE, 17-18 yaş küçüktür ALİ RIZA BEY’den…

Kız tarafından özellikle anne Ayşe Hanım, memuriyet dolayısı ile kızından ayrı kalacağı düşüncesiyle evliliğe başlangıçta itiraz etmektedir.

Sonunda MUSTAFA KEMAL’ in dayısı Hüseyin Ağa aileyi ikna eder, nikah kıyılır ve iki geç evlenirler.

BÖYLECE TÜRK MİLLETİNE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ARMAĞAN EDECEK TARİHİ EVLİLİK GERÇEKLEŞMİŞ OLUR…

Küçük MUSTAFA, Rumi 1296 senesinde Selanik’te Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi’nde bugün müze olan, üç katlı evde ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelir.

ATATÜRK’ ün doğum tarihi yıl olarak bazı araştırmalarda 1880, bazılarında da 1881 olarak yer alırken; doğumunun hangi ay ve hangi gün olduğu konusunda da farklılıklar hala sürdürülmektedir.

Varsayılan tarihler şunlardır:  4 Ocak 1881, 19 Mayıs 1881,10 Kasım 1881

BU TARİHLERİ ŞÖYLECE BİR İRDELEYELİM…

ATATÜRK’ ün annesi ZÜBEYDE HANIM söylemlerinde, “O zamanki Hamidiye kağıtlarına gün ve ay yazılmaz, yalnız yıl yazılırdı. Ben oğlum MUSTAFA’ yı ‘Erbain Soğukları’ devam ederken doğurdum. Bu, doğum benim aklımda kaldığına göre 23 Kanunevvel 1296 tarihine düşmektedir.” diye ifade etmektedir…

ANADOLU halk takviminde bunun karşılığı, arapça kırk kelimesinden türemiş erbain ya da zemheridir. Erbain bugünkü takvimle 22 Aralıkta başlar ve adı üstünde kırk gün sürer.

Buradan çıkarılabilecek sonuç, ATATÜRK' ün büyük bir ihtimalle 1881 yılının ocak ayında doğduğudur.

ZÜBEYDE HANIM’ ın verdiği tarih olan Rumi 23 Kanunu evvel 1296 tarihi, anlatımındaki esaslara ve de resmi kayıtlardaki tarihlere uymaktadır.

Bu nedenle MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ ün doğum tarihini, 4 Ocak 1881 Salı günü olarak kabul etmek mümkündür…

19 MAYIS TARİHİNİ ATATÜRK KENDİSİ BEYAN ETMİŞTİR…

Cumhurbaşkanlığı umumi katibi Hasan Rıza Soyak, ATATÜRK' e imza için bir evrak getirir.

“ Efendim, dostunuz VIII. Edward doğum gününüzü sormaktadır. Özel bir tebrik göndermek ister. Ne arz edelim efendim, ne buyurursunuz?”  diye sorup 10 Kasım 1936 tarihli evrağı ATATÜRK' e verir…

ATATÜRK ne diyeceğini bilemez. Çünkü kendisi de doğum gününü tam olarak bilmemektedir.

Düşününce aklına annesi ZÜBEYDE Hanım gelir. “ Anacığım hep derdi ki, oğlum seni bir bahar günü doğurdum…” sonrada ilave eder " Bu bir 19 mayıs günü niçin olmasın?"

ATATÜRK, doğum tarihinin 19 MAYIS 1881 olduğunu söyleyerek, bağımsızlığa ve CUMHURİYET’ e giden yolda SAMSUN’ un bir ilk adım olduğunu, doğumunun KURTULUŞ ŞAVAŞI’ nın başlangıç tarihi ile aynı tarih olduğunu işaret etmiştir…

BELİRLENEN TARİHLER ARASINDA EN DOĞRUYU SEÇMEK OLDUKÇA ZORDUR…

Zira o karizmatik ve gözleri delip geçen bakışları, sahip olduğu liderlik vasıfları, giyim kuşama verdiği özen, baş koyduğu yoldan asla geri dönmemesi, müzik zevki gibi daha sayılabilecek birçok özelliğinin yanında, hep duygusal, çocuksu bir yanının da olması, AKREP BURCU’ nun özelliklerini içerdiği için, Astrologlar tarafından KASIM AYI doğumlu olabileceği de varsayımlar arasındadır…

BU NEDENLE 10 KASIM BİR ÖLÜMÜN DEĞİL, DOĞUMUN ADIDIR…

Cumhuriyetimizin kurucusu GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, sadece savaşlarda ve siyasi alanlarda yaptıkları ile değil, aynı zamanda dünya görüşü ile de bizlere örnek bir lider olmuştur.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' ün, sağlığına çok dikkat etmemesi yanında öyle bariz olarak sayabileceğimiz zayıf yönü yoktur.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ ün, tüm dünya tarafından en iyi liderler arasında gösterilmesi sağlayan güçlü yönleri ise çoktur.

57 yıllık yaşama;  11 savaş,24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 1 ülke, milyonlarca özgür insan ve Türkün kurtulan gururu ile bir liderin yapması gerekenlerden çok daha fazlasını sığdırabilmiştir...

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, ÖRNEĞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR LİDERLİK SERGİLEMİŞTİR…

İleri görüşlülüğü, sabırlı ve disiplinli oluşu, açık sözlülüğü, vatan ve millet sevgisi, idealistliği, çok yönlülüğü, gerçeği arama gücü, iyi kalpliliği, eğitimciliği, sanatseverliği, yöneticiliği, rehberliği, ümitsizliğe yer vermemesi, sorunlara karşı çözümcü olması ise onun kişisel özellikleridir.

Atatürk’ü anlamadan ve kavramadan, her fırsatta Atatürk’ü itibarsızlaştırmak isteyenler, bilmelidir ki, Kurtuluş Savaşı bittiğinde Mustafa Kemal, tek egemen güçtü.

Her istediğini yapacak ve yaptıracak güce sahipti. İsteseydi kendi adıyla bir TÜRK DEVLETİ kurabilirdi. Kendisini padişah, kral, şah ilan edebilirdi. 622 yıl padişahlıkla yönetilmiş olan halk, bunu hem yadırgamazdı ve buna da hazırdı.

O TARİHLERDE BATI AVRUPA VE ASYA’ DA, HALK EĞEMENLİĞİNE DAYALI YÖNETİLEN ÜLKE YOKTU…

1923 yılında Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden İngiltere krallıkla, Almanya, İspanya, İtalya, Portekiz diktatörlükte yönetiliyordu. Fransa ve Yunanistan, askerler tarafından yönetiliyordu.

Asya’da, Sovyetler Birliği proletarya diktatörlüğü ile Afganistan krallıkla, İran Şahlıkla yönetiliyordu.

Kendi adıyla bir devlet kurma, diktatör olma, padişah, kral ya da şah olma peşinde koşmadı.

Kendisini yüceltmenin değil halkını yüceltmenin peşinde koştu.

İnsanlar arasında ırk, renk, din, dil, mezhep ve cinsiyet ayırımı yapmadan yurttaş kabul eden, halk egemenliğine dayanan laik demokratik sosyal hukuk devleti TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ ni kurdu.

ATATÜRK’ ÜN YÖNETİMİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇAĞDAŞ KURUMLARLA İNŞA EDİLDİ…

1923-1938 arasında ki, Atatürk’ün yönetimin tarzında;

“Toplumun, çağdaş bir toplum olması, aklın ve bilimin öngörüsünde değişime ve dönüşüme açık bir toplum olması, ekonomik bağımsızlığa sahip olması ile mümkündür” felsefesi hakimdi…

Ekonominin işleyişini de, denk bütçe ile sabit kur ve kendi sanayisini kendisi yaratma ve yabancılarla ekonomik ilişkilerde bağımlılık içine girilmemesi anlayışı üzerine inşa etti.

DIŞA BAĞIMLI OLMAYAN ULUSAL BİR EKONOMİ MODEL YARATILDI…

Devlet eliyle sanayileşme yolu benimsendi. Ülkenin potansiyellerini ortaya çıkarmak ve ulusal sanayi yaratmak için: Makine Kimya Kurumu (1921), Şeker Şirketi  (1923), İş Bankası (1924), Tarım Kredi Kooperatifleri (1925), Sümerbank ve Yüksek Ziraat Enstitüsü (1933), Elektrik Etüt İdaresi ( 1935 ), Maden Tetkik Arama Enstitüsü (1935), Etibank, Et ve Balık Kurumu (1935), Ticaret ve Sanayi Odaları (1935) kuruldu. 1925’de Öşür vergisi kaldırıldı, 1927’ de Sanayi Teşvik Kanunu çıkarıldı…

1923-1938 arasında dışarıdan borç alınmadan; bir taraftan Osmanlı’nın borçları ödendi, diğer taraftan da hem ülke imar edildi hem de yüzde 6,5’lik bir kalkınma gerçekleştirildi.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ ni kurduktan sonra, “Savaş zaruri olmalıdır, zaruri olmayan savaş cinayettir” dedi. “Yurtta barış dünyada barış” çağrısı yaptı. Yurtta ve dünyada barışı savundu. Yurtta ve dünyada barış ve huzur olmasını, insanların barış ve huzur içinde yaşamasını istedi.

YURTTA VE DÜNYADA BARIŞ SÖZLERİ LAFTA KALMADI…

ATATÜRK’ ün girişimleriyle, 9 Şubat 1934 tarihinde Atina’da TÜRKİYE ile Batıdaki komşular ülkeler Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Sırbistan arasında BALKAN PAKTI Barış ve Dostluk anlaşmasını imzalandı. Savaştığı ülkelerle DOST olmuştu…

7 Temmuz 1937 tarihinde Tahran’da TÜRKİYE ile Doğudaki komşular ülkeler İran, Irak ve Afganistan arasında SADABAT PAKTI Barış ve Dostluk Anlaşması imzalandı.

Komşu devletlerle yapılan bu anlaşmalarla, Türkiye’nin çevresi bir barış ve huzur bölgesi oldu.

ANADOLU’ YU YOK ETMEYE ÇALIŞAN DEVLET ADAMLARI BİLE HATALARINI ANLADILAR…

KURTULUŞ SAVAŞI’ nda ANADOLU’ yu yakıp yıkan, sonunda ATATÜRK’ ün karşısında tarihi bir yenilgiye uğrayan Yunan ordularını başkomutanı ve Yunanistan’ın önde gelen devlet adamlarından Elefterios Venizelos, o güne kadar tarihte örneği yaşanmamış bir davranış ortaya koydu.

12 Ocak 1934 tarihinde Nobel Barış Ödülü Komitesi başkanlığına bir mektup yazdı. ATATÜRK’ ü, Nobel Barış Ödülüne aday gösterdi.

ATATÜRK HİÇ YURT DIŞINA ÇIKMADI…

ATATÜRK yurt dışına çıkmadı ama MUSTAFA KEMAL çıktı!

Libya'ya gitti çarpışmaya ama orası yurt dışı sayılmıyordu...

Bunun dışında Sofya'ya, Berlin'e ve BATI CEPHESİNE görevli olarak gitti.

Sağlık nedenleriyle Viyana üzerinden Karlsbad'a da (Karlovy Vary) gitti .

Ama o zamanlar bir "imparatorluk subayıydı" ...

O GİTMEDİ AMA ONA GELDİLER…

ATATÜRK, TÜRKİYECUMHURİYETİ lideri olarak, hiç yurt dışı gezisine çıkmadı.

Ama Doğu’dan ve Batı’dan dünyanın önde gelen ülkelerinin devlet başkanları, başbakanları, dış işleri bakanları, üst düzey devlet ve askeri yöneticileri,
1 ŞAH, 6 KRAL, 2 DEVLET BAŞKANI, 8 BAŞBAKAN, 2 BAKAN,4 GENEL  KURMAY BAŞKANI ve ASKERİ HEYET,  1 PRENS, 1 VELİAHT,1 EMİR, ATATÜRK’ le görüşmek ve ATATÜRK’ ün yaptıklarını yakından görmek için TÜRKİYE’ ye geldiler.

TÜRKİYE’ yi ziyaret eden ATATÜRK’ le görüşen, ATATÜRK’ ün yaptıklarını yerinde gören bu devlet adamlarının ve yöneticilerin büyük kısmı, ATATÜRK’ ün yaptıklarını ve başardıklarını kendilerine örnek aldılar.

Onlarda ülkelerinde benzer işler yaptılar. Ülkelerinde önemli yenilik ve değişiklikler gerçekleştirdiler.

DÜNYANIN BİRÇOK ŞEHRİNDE AZİZ HATIRASI VAR…

CUMHURİYETİMİZİN kurucusu olan ATATÜRK’ ün adına ülkemizin her şehrinde, caddesinde, meydanında ya da parkında rastlıyoruz elbette; ancak ulu önderin isminin verildiği meydanlar hatta anıtlar, parklar ve okullar, dünyanın 26 ÜLKESİNDE, 27 ŞEHRİNDE bulunuyor.

Yalnızca ülkemiz için değil tüm dünya ülkeleri için çok özel bir yere sahip olan Ulu Önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ ü bu yıl da 10 Kasım’da, ölümünün 82. yılında özlemle anıyorum.

Her yıl olduğu gibi bu yılda 10 Kasım saat 09.05'de, kalbimde ağır bir sızı, gözlerimde yaş,

Ve diyorum ki,

Ey büyük ATATÜRK!

Açtığın yolda,

Kurduğun ülküde,

Gösterdiğin yolda,

Hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.

Varlığım;

TÜRK varlığına armağan olsun.

Ne mutlu TÜRK'ÜM diyene!e

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları