Burdur Gölü’nde sahile yakın bölgede yaklaşık 10 gündür devam eden gaz çıkışıyla ilgili yer bilimcileri açıklamalarda bulundu. Jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, "Burdur birinci derece deprem bölgesi olduğu için bu bir stres boşalması olabilir. Bu kabarcıklar olası depremin habercisi olabilir. Yer altından gelen her türlü gaz veya sıvı çıkışı bir sıkıntının başlangıcı olabilir" dedi.Yapılan açıklamaların ardından Isparta Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Özgür’den konuya cevap niteliğinde bir açıklama geldi.

“DEPREM İLE ALAKALI DEMEK SON DERECE TEHLİKELİ”

Yaklaşık 30 - 40 yıldır Isparta, Burdur ve çevresinde çalıştığını söyleyen Prof. Dr. Özgür, “Öncelikle çok az deprem ile alakalı olabilir. Yalnız bu sadece deprem ile alakalı demek son derece tehlikeli. İkincisi Burdur Gölü’nün olduğu yerlerde özellikle çamurların içinde gölün son 30 yıldır veya 40 yıldır çekilmesi söz konusu. Bu da yaklaşık 10 - 12 metre derinliğe denk geliyor. Bu çekilmenin nedeni; Gölü besleyen dereler var. O derelerin üzerine gölet kuruyorlar. Yıllar öncesine göre, tarım sulaması tamamen değişti. Çok su kullanıyorlar. Haliyle yer altı suları da azalıyor. Dolayısıyla gölün suyunun çekilmesi normal.Başka şeyin neden olduğu düşünülüyor. Kuraklık ile de bağlantısı var. Ama bunun için çalışma yapmaya gerek yok. Bölgede yaşayan çiftçiler de durumu biliyor.” dedi.

“HALKI GALEYANA GETİRMEMEK LAZIM”

Gölün etrafındaki bataklıklarda bitkiler bulunduğunu belirten Prof. Dr. Özgür, “Bataklığın içinde kalan bitkiler çürüyor. Bitkilerin çürümesi sonucunda da metan gazı oluşuyor. Bunu biz 20 yıldır biliyoruz. Bu konuyu direk deprem ile ilişkilendirmek oldukça abesle iştigaldir. Halkı galeyana getirmemek lazım.” ifadelerini kullandı.

Yaşanan kabarcık olayında korkulacak hiçbir şeyin olmadığına dikkat çeken Özgür, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Bazen sıcaklıkla ilişkiye girdiğinde patlayabiliyor. Bazen de bir kibrit ile dahi ateş çakıldığında yanıyor. Bu tamamen organik kökenli. Depremle bir ilişkisinin olduğunu sanmıyorum.O alanda organik kökenli bitkiler var. Onlar çamurun içinde çürüyor. Çürüdüğü zaman da gaz çamurun içinde su ile bitkiler kimyasal reaksiyona geçiyor. Bu kimyasal reaksiyon sonucunda da metan gazı oluşuyor. Biz bunu yıllardır göl çevresinde görüyoruz. Ben bizzat şahidim, yaşadım. O alanlarda incelemelerde bulundum.”