Son bir haftada 13 kadın öldürüldü haberiniz var mı?

18.11.2020 09:36

Türkiye’de son bir haftada yine 13 kadın tanıdıkları, erkek arkadaşları, eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürüldü.

Bir yaratığın, küçücük bir çocuğu öldüresiye dövdükten sonra saman çuvalı gibi taş zemine çarpışını da bilmem izleyebildiniz mi?

Her geçen gün artan kadın cinayetleri, çocuğa eziyet, işkence ve taciz olayları için hiçbir yetkili kurum nedense, kendilerinden beklenilen ölçüde bir mücadele yapamıyor.

Kadın sivil toplum örgütleri dahi, etkili çalışma içinde değiller, siyaset yapma peşindeler.

Sadece, bir kadın öldürüldüğü veya bir çocuk işkence altında inlediği zaman o da basına yansıdığında feveran ediliyor, bela okunuyor, o kadar.

'Üç parti anayasa çalışması yaptı mı, yapmadı mı? Devlete, ömründe bir katkısı olmamış bazı siyasetçiler parti kuracak mı kurmayacak mı?' gibi...

Hiçbir anlamı olmayan konular, profesörlüğe yükselmiş akademisyenler, ünlü hukukçular, bilim adamları, üniversite yöneticileri, duayen siyasetçiler, sivil toplumörgütü yöneticileri tarafından haftalarca, saatlerce her gece haber programı yapan televizyonların tamamında vardiyalı bir şekilde tartışılırken hiçbirinde, kadın cinayetlerinin çocuklara işkencenin sebeplerinin ne olduğu tartışılmıyor ve çözümü konusunda fikir üreten de yok.

Kimse gerçek gerekçeleri söyleyemiyor, toplumun azımsanmayacak bir kesiminin sorumsuzca 10-15 çocuk yapıp ortada bırakmasıyla artan kontrolsüz nüfusun, devleti büyütmeyeceğini, sorunları büyüteceğini söyleyemiyor.

Gerçekler ve gerekçeler o kadar net ve belli ki.   

Kadını aşağılayan, [kızı almak veya vermek] söylemi resmi söylem haline getirilmiş ve üzerinde yorum yapılamasın diye en kutsal varlığımız Yüce Allah ve Peygamberimizin adıyla birlikte kullanılıyor.

Doğrusu iki gencin yuva kurması olan evlilik öncesinde, 2 yaşında çocukların yanında, koca koca adamlar [kızını oğluma istiyorum] söylemli seans düzenliyorlar ve ne yazık ki tüm ülke için geçerli.

Bu söylem ülkenin en tepesindeki insanlar tarafından bile devamlı dile getiriliyor.

Anadolu’nun birçok bölgesinde kız alma verme uygulaması mübadele şeklinde de gerçekleşiyor.

Alınan kız karşılığı aileden bir kız karşı tarafa veriliyor.

Küçücük çocukların gözlerinin önünde, daha çocuk yaşta kızlar, başlık parası adı altında fikri dahi sorulmadan bir erkeğe veriliyor.

Davetiyelerde dahi kadının adı geçmiyor.

Erkek çocuklar el üstünde tutulurken, kız çocuklar yok sayılıyor.

Kendilerini doğuranın bir kadın olduğunu bile unutuyorlar.

Kız çocuklarının eğitimi birçok bölgemizde ilk okuldan sonra kesilip eve kapatılıyor, daha on beşinde çocuk gelin olmak zorunda bırakılıyor.

Yüce kitabımızın mealini hazırlayan aynı zihniyetle büyümüş Profesör unvanını almış kişiler kadınları erkeklere ikramiye olarak gösteriyor ve kadınları erkeklerin tarlası olarak yorumluyorlar.

Çocuklar bu yanlış mealler ve sapkın düşünceler beyinlerine işleniyor, sapkın fikirlerle büyüyorlar.

Sonuç itibarıyla kız çocuğu cahil bırakılıp, eve kapatılıyor, çalışmasına izin verilmeyerek başka bir erkeğe muhtaç ve mecbur hale getiriliyor.

2 yaşında, 3 yaşında, 5 yaşında erkek çocuklarına hatta kız çocuklarına, tüm bu olumsuz ve hiçbir gerçekliği olmayan gelenek ve hurafeler sanki dinimizin kuralları gibi öğretilerek büyütülüyor, zihinlerine kazınıyor ve ondan sonra da kadınların öldürülüşü, çocuklara işkence haberleri sadece seyrediliyor.

Birçok kişi kadınları öldürenlere hak bile veriyor.

Tamamen yanlış ve sapkın bilgilerle büyümüş bu çocuklardan, büyüdüklerinde sağlıklı bir davranış beklenebilir mi?

Bakan olsalar, Profesör olsalar, Müftü olsalar ne fark eder?

İnandıkları gerçeği savunmak dışında bir fayda beklenir mi?

Sapkın fikirlerle büyüyen, kendisini kadının sahibi ve onu para ile aldığı eşya sanan, o şekilde öğrenmiş olan toplumdaki azımsanmayacak sapıklar her geçen gün daha çok can alır.

Alıyorlar zaten, olan da kadın ve çocuklara oluyor, düzgün insanlar da zan altında kalıyor.

Üstelik azımsanmayacak sayıda erkek, yaptığı bu sapkınlık ve acımasızlığı, doğal hakkı olarak ve yüce dinimizin gereği olarak görüyorlar ve inanıyorlar.

Bu kafa ile bu cinayetleri, işkenceleri, tacizleri önleyemezsiniz!

Önleyemeyiz!

Bunun vebalinin altından da hiçbir sorumlu kalkamaz!

Ben, kadın ve çocuğa işkencenin, cinayetlerin gerçek sebeplerinin sadece bir kısmını yazabildim.

Çaresi nedir derseniz...

Yüce kitabımızda olmamasına rağmen varmış gibi gösterilen ve kadınlarla ilgili bilinçli olarak yanlış yazılmış meallerin akla uygun doğrusunun öğretilmesi gerekiyor.

Geleceğimiz için, hurafe olduğu belli sapkın geleneklerden ve gerçekçi olmayan maddi eğitim anlayışından sıyrılmak gerekiyor.

 

Genel olarak, çocukların ahlaklı ve erdemli bireyler olarak yetiştirilmesi için, ahlak ve etik kavramlar, saygı/sevgi içerikli karakter ve davranış biçimleri, doğaya ve hayvana saygı, iyi insan olmanın tüm özellikleri, el becerileri, spor, kültürel faaliyetler içerikli.

Japon temel eğitimi anlayışında temel eğitim sistemine hemen geçilmesi gerekiyor.

Sloganlaşmış, kadını aşağılayan [kız alma verme] anlayışlı geleneğe son vererek, evliliğe [iki gencin yuva kurması] söylemiyle yaklaşmak ve küçücük çocuklarımıza anlamını öğretmek gerekiyor ki iki aynı insanın bir yuva kurduklarını bilsinler.

Evlenirken, istediklerinde kırabilecekleri, bıktıklarında atabilecekleri bir eşya aldıklarını zannetmesinler.

Çekirdek kabuğunu doldurmayacak, o kadar önemsiz konuları günlerce saatlerce programlarında tartıştıran, cübbeli a’yı saatlerce konuşturup reklamını yapan Ahmet, Fatih vs. duayen(!) moderatörler, gerçeklerin konuşulduğu ve çarelerin üretildiği programları neden yapmıyorsunuz?

Sorumsuz insanların sebep olduğu kontrolsüz nüfus artışının, devleti değil sorunları büyüttüğünü tartışabilirsiniz.

Hadi bunları konuşun, gerçeklerin tartışın belki bir canın kurtulmasına vesile olursunuz.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları