Ne ekersen onu biçersin

08.10.2020 18:16

Mevlana, Yu’nus gibi ecdadımız ve başka toplumların filozof veya ilim insanlarının, Japon ata sözlerini aratmayacak hatta onlardan çok daha anlamlı, insan olmaya çağıran güzel sözleri var.

“Ahlak örtüsü olmayanı, baş örtüsü dindar yapmaz. [Mevlana]

Seni iki şey anlatır, hiçbir şeyin yokken gösterdiğin sabır, her şeyin varken sergilediğin tavır.[Mevlana]

Kusuru bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin kendine işte o zaman kusursuz olursun.[Mevlana]

Düşünmemeyitelkin eden her türlü his şeytan işidir.”[Albert Camus]

Bu sözlerin tenkit edilecek bir harfi bile yok ve Japon ata sözlerini aratmayacak kadar anlamlı.

Ancak, atalarımızın İslam dininin güzelliklerini anlatmak için aktardıkları sözleri,oğulları tarafından istismar edilerek maddiyata ve hurafelere dönüştürülmüş, nesil bozulmuş ve bozulan nesil ata sözlerini terketmiş, ucube sözleri üreterek, ürettikleri sözlerin anlamına göre hayat sürmeye başlamışlar.

Bakın rehber olan bu ucube sözler neler.

“Bal tutan parmağını yalar.”

“Devletin malı deniz, yemeyen domuz.”

“Yemeyenin malını yerler”

“At binenin kılıç kuşananındır.”

“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.”

“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.”

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.”

“Üzümünü ye bağını sorma.”

“Köprüden geçinceye kadar ayıya dayı de”

Daha neler neler.!

Şimdi, asırlarca aynı kalmış ve değişmemiş, hala ilkinde olduğu gibi uygulanan Japon ata ve güzel sözleri ile temel felsefi yaklaşımlarına bakalım.

“Elinden gelenin en iyisini yap, gerisini kadere bırak.”

“Kibar bir söz, kışın üç ayını ısıtabilir.”

“Güneş iyiyi ya da kötüyü bilmez, herkesi eşit şekilde aydınlatır veya ısıtır, kendini bulan insan güneş gibidir.”

“Sorarsan bir dakika, sormazsan ömür boyu utanacaksın”

“Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma beyaz olanlardan kork”

“Okuduğun her şeye inanacaksan hiç okuma daha iyi”

“Para eğer hizmetkarın değilse efendin olur”

“Davranışlarınızı yönetin yoksa onlar sizi yönetir”

“Kızgın adam hayatta girdiği her savaştan yenik ayrılır”

“Bir Türk bir Japon’dan akıllıdır ancak iki Türk iki Japon’dan akıllı değildir”

Adam mevki sahibi olsun, köpeği bile mağrur eda takınır

Birde Japonya’daöğretilen temel kurallara bakalım.

[Senin değilse alma]

[Doğru değilse yapma]

[Gerçek değilse söyleme]

[Bilmiyorsan sus]

İşte Japonlar ilk öğretimi çocuklarına,bu kural ve ahlaki değerlerle veriyor ve insan olarak yetiştiriyorlar, yetişiyorlar.

Okul hayatlarının büyük kısmı ahlaki davranışların ve karakter gelişiminin öğrenilmesi sürecidir.

Okul müfredatları toplumun ve kültürünün temel değerlerinin öğretilmesine adanmıştır.

Ulusal bütçeden en büyük pay eğitime ayrılır. Zorunlu eğitim 9 yıldır parasızdır.

6 yıl ilköğretimde işbirliği ruhu, bölgesel ve ulusal gelenek bilgisi, uluslararası anlayış ruhu, matematik, dil ve bilim yeteneği, müzik, sanat ve edebiyata olan ilgiyi geliştirmek ve kazandırmak amaçlanmaktadır.

Sanki biz değil onlar Müslüman. Bu açıkça önce insan olmadan hiçbir şey olunmayacağını gösteriyor.

Bizde ise tam tersi bir uygulama mevcut, eğitimin ilk aşaması, geçmişin başarısızlıklarının başarı olarak gösterilmesi ile geçer ve söylenene inanma gereği öğretilir.

Hayatın hiçbir anında gerek duymayacağımız boş bilgileri ezberletmek amaç edinilmiştir.

Devamında ise sınav dönemleri yaklaştığında, hasta olunmadığı halde rapor alınması bizzat öğretmenler tarafından öğütlenerek sahtekarlık yapmamın normal bir davranış olduğu öğretilir.

Genç dimağlar devletin boş bıraktığı alanı dolduranlar tarafından her türlü dini hurafe ile bezenir, hiçbir gerçek dini bilgi edinilemez.  Onun da sonuçları zaten belli.

Biz de insanlarımız, neslimiz neden bozuluyor diyoruz.

İyi insanlarımız, insan olamamış kötülerin kötülüklerinden kaçabilmek için mücadele etmekten başka bir şey yapamaz hale gelmiş.

Taciz, işkence, tecavüz, cinayet, hırsızlık, dolandırıcılık, gasp, yalan dolan vs. ile mücadele içinde ömrünü tamamlamak durumunda kalmış.

Kadını, kız çocuklarını yok saymak bile dinin gereği olarak gösterilmiş.  Toplumun yarısı Lut kavmine dönmüş.

Başlıca nedeni ahlak ve iyilik önermeyen yanlış eğitim sistemi, hurafelerle dolu dini eğitim, kontrolsüz nüfus artışı, doğal sonuç fakirlik.

Ne ekiyorsak onu biçiyoruz.

Hepsi, yönetilmesi kolay toplum oluşturmak için ve bu gerçekten başarılmış durumda.

 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları