Gaziantep ve Antalya gibi iki büyük ilde emniyet müdürlüğü yaptım.

Görev esnasında yaptığımız hizmetler kamuoyunun takdiridir.

Beğenildi ya da beğenilmedi.

Mahkemenin kadıya mülk olmadığı gibi…

Makamlarda gelip geçicidir.

Seveninizde olur sevmeyeniniz de…

Dürüst olursun hırsızlar sevmez.

Çalışkan olursun tembeller sevmez.

Vatansever olursun hainler sevmez.

Herkes seni sevecek değil ya…

Ancak özgür irademi kimseye ipotek vermedim.

Dün de bugün de...

Bizi bilen bilir, devlet daha iyi bilir.

Bilmek istemeyen kendi bilir.

Devletime saygılı, milletime sevdalı, hukuka bağlı kaldım.

Cezasız, kayıpsız teskere alarak…

Görev yaptığımız dönemde haberleşme özgürlüğüne müdahale edildiği iddiaları var.

Kimlik bilgilerinin gizlenerek IMEI numaraları üzerinden mahkemelerden karar alındığı için yargı süreci devam ediyor.

Doğru ya da yanlış…

Suçlar şahsidir.

Suç işleyenler cezasını çeker.

Burada ne bilgim var ne de talimatım.

İlgili şube müdürü teklif eder hâkim imzalar.

O kadar işin arasında kimlerin kimlerle iş tuttuğunun takibi ne mümkün…

Yasalar bu konuda açık.

Yetki ve sorumlular da…

Şu anda aktif görev yapan emniyet müdürlerine sorulmalı!

Dinleme kararları önlerine geliyor mu?

Kimler dinleniyor isim olarak biliyor mu?

Bu mümkün değil.

İki taraf iş tuttu, namı bize kaldı.

Amirlerini şikâyet etmeyi alışkanlık haline getirmiş…

Haklarında çeşitli suçlardan birçok soruşturma açılmış…

 Ve sonucunda ağır disiplin cezaları almış iki polis memurunun şikâyeti üzerine soruşturma izni verildi.

“Sinek küçük ama mide bulandırır.”

Aradan 7 yıl geçmiş.

Aynı konuda yapılan idari soruşturmada aklandığımız halde…

İfademizi verdik, hukuki süreci bekliyoruz.

Rahmetli vali Recep Yazıcıoğlu’nun deyimiyle,” Türkiye’de ihmali mesuliyet yoktur, icrai mesuliyet vardır.

Bunu dönemin hassasiyeti olarak değerlendirmek gerekir.

FETÖ darbe girişiminden sonra herkes yoğurdu üfleyerek yemek durumunda bırakıldı.

Yargı ne yapsın?

Soruşturma açsa bir dert, açmasa ayrı bir dert…

Önemli değil.

“Acı yiyenin midesi ağrır.”

Biz birçok arkadaşımız ile FETÖ denilen grubun her istediğini yaptırdığı yıllarda üstlerimizi sürekli uyardık.

Ne dinleyen oldu ne de anlayan…

Üzülen biz olduk.

2012 yılında FETÖ denilen bu çetenin görevden aldırdığı, en verimli çağında çok sevdiği mesleğinden koparılan…

Tepki olarak emekliliğini isteyen biri…

 Bu çete ile birlikte anılabilir mi?

Yerine tercih edilenin arandığı ve hakkında yakalama kararı çıkarıldığı halde…

Bu konunun bazı yerel basında birkaç kez yer alması, birileri tarafından sosyal medyada kullanılması mide bulandırıyor.

Hangi güç bunların arkasında?

Sanki bir yerlerden düğmeye basıldı.

Yakında foyaları ortaya çıkacak, şapka düşecek kel görünecek.

Eyyamcılar…

Eski Marksist tüfekler…

Besleme kriptolar ve çıkar için yalakalık yapanlar…

Koro halindeler.

Bir de AK Parti ve devlet yanlısı bir role soyunmuyorlar mı?

Kıl oluyorum abi...

Bunların basında ağırlığı, etkisi ve okuyanı kalmadı. 

Kim kimi kullanıyor belli değil

Bunlardan kimseye hayır gelmez. Hele AK Partiye hiç gelmez.

Bir sendeleyin ya da makamı kaybedin görürsünüz. 

Güçlü olana hep takla attılar. 

Güce taparlar...

Ölü sevici bunlar...

Kamu, özel sektör ve sivil toplum tecrübeli…

Aktif bir STK başkanı…

İnandığını korkusuzca yazan, okunan bir köşe yazarı…

Türk milletinin milli ve manevi değerlerine bağlı…

İş ve sosyal hayatta başarılı…

Kendi hakkında yazılanlarla ilgili kamuoyu karşısında muhataplarına meydan okuyan…

Şu anda hiçbir resmi vasfı olmayan birisi kimleri rahatsız ediyor?

Bilmece gibi, çöz çözebilirsen.

 “Meyve veren ağaç taşlanır.”

Nokta.