Önce FELAKET sözünden başlayalım… Felaket kelimesi dilimize Arapçadan geçmiş olan bir kelimedir. Felaket kelimesinin Türk dil kurumuna göre sahip olduğu anlam; büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela şeklinde tanımlanabilmektedir. Felaket kelimesi genel olarak büyük sıkıntılara sebep olan bir durumu ifade etmek için kullanılmaktadır. Yani sıkıntılı, korku  veren, içimizi karartan panik yapmamızı gerektiren bir kelime… FELAKET…. Korku saçıyor.. Korku… Gelelim diğer kelimeye: "TELLAL" Bu da Arapça’dan günümüze kadar gelen bir kelime.. Tellal kelimesi, dellal fiilinden türetilmiştir. Dellal, bağırmak, herkese duyurmak anlamına gelirken tellal, ilan eden kimse demektir. Tellallık, Osmanlı döneminde yaygın olarak yapılan mesleklerden biridir. Biz çocukluğumuzda her sokak başında bir tellalın olduğunu gördük… Antalya’nın da en bilindik tellalı AKİF idi.. Yani Tellal AKİF memleketi haberdar ederdi… Eh günümüzde artık tellalın yerini iletişim araçları aldı… Felaketi haber verene ne denir o zaman?... Elbette “FELAKET TELLALI” denir*.. Hala yaşadığımız, yıllar yılı acısını unutamayacağımız DEPREM FELAKETİ’nin ardından bir de Felaketin tellalları çıktı orta yere.. Hoş her vahim ve endişe verici olaylarda hep çıkıyorlar karşımıza… Neymiş bilmem ne bilimcisi, falanca yerin bilmem neyiymiş… Ekranlara çıkıyorlar… Kafamızı karıştırıp içimizi karartıyorlar… En önemlisi de doğruyu, düzgün ve toplumlun panik yapmadan duyması gerekeni söyleyen aklı başında, gerçek bilim adamlarının söyledikleri pasifiz kalıyor.. İnsanoğlu ister istemez Felaketi daha acımasız şekliyle anlatanlara kulak kabartıyor… Bu doğanın yapısında var.. Ama bu kadar da olur mu be kardeşim?… Felaket tellallığı yapmak başka bir şey… Doğruları halkın daha sakin, panik yapmadan nasıl bu sıkıntıdan kısa zamanda kurtulabileceğini yalın bir dille anlatsalar olmaz mı?.. Hayır efendim, illa kara bir tablo çizilecek, halk panik yapacak arkadaşlar da gündem yaratmış olacak!.. Ayıptır… Günahtır bu insanlara.. Zaten acımız var… Zaten matemdeyiz… Zaten burnumuzdan soluyoruz, bir de çok kısa zamanda kara günler olacakmış gibi felaket tellallığı yapmakla kazancınız ne olacak?.. Ayıp değil mi, günah değil mi?.. Şunu daha ılıman ve korku dolu kelimelerden arındırılmış bir dille anlatsanız, alınması gereken önlemleri de sıralasanız olmaz mı?.. Bakın ne güzel anlatanlar da var… Aklı başında, sakin sakin halkın anlayacağı dilden… Depremde neden zarar görüldüğü, alınması gereken önlemler neydi, neden alınmamış ve ne gibi zararlar verilmiş…. Elbette devamında gelecekle ilgili neler yapılması gerektiğini bilimsel bir dille halka anlatanlar… Bunlara saygı duyuyoruz… Bu kategorideki uzmanların daha fazla ekranlarda yer alıp halkın uyarılmasına yardımcı olmaları bekleniyor… Gelelim Antalya’da yaşanan şu geçenlerde Antalya’da son derece ciddi bir şekilde yaşanan Tsunami olayına… Antalya’da birkaç saat içinde "Tsunami olacak… Kaçın kaçın!…” gibi felaket tellallığını da çok geride bırakan şarlatanlıklar yapıldı… İnanın herkes panikledi… Kimi korkudan, Antalya’dan kaçtı, kimi yükseklere gitti kimi şuraya, buraya.. Haaaa…. Doğru olan böyle bir uyarının tedbir amacıyla yapılmasıydı… Nitekim Antalya Valiliği  son derece yumuşak bir dille, özenle hazırlanmış uyarıyı sonunda “RİCA EDİYORUZ” ibaresiyle yaptı… Panikletmeden, korku saçmadan nazik bir dille bunun uyarı olduğunu bize hissettirdi… Ama başka diller kullanıp zaten bozuk olan psikolojimize bir de Tsunami korkusunu sardılar.. Ne oldu?.. Nerede Tsunami?.. Biraz toplum psikolojisini dikkate alın!..… Yani demem o ki: Deprem asla gündemimizden düşmemeli, düşürülmemeli… Depremle yaşamaya alışmalıyız… Bunlara odaklanmalıyız.. Felaket tellallarının yaptığı çığırtkanlıkla panikleyeni psikolojisi alt üst olan o kadar çok insan var ki… Bu göz ardı edilmemeli… Çevremde yüzlerce insan üzüntüden ne yapacağını bilemez halde… Her gün hüngür hüngür ağlayanların psikolojisi bozuldu… Üzüntüden boğazından bir tek lokma geçiremeyenler var… Yazık değil mi bu insanlara?.. Bu yaşanan, ama gözden kaçırılan başka bir travma değil de nedir?.. Suçluları aramızda… İşte orada… Oturmuş bize korku dolu “FELAKET TELLALLIĞI” yapıyorlar… Ayıptır… Günahtır.. Haberlerimizi InstagramFacebookTwitterTelegram hesaplarımızdan ve YouTube kanalımızdan takip edebilirsiniz.