Antalya haber... Şanlıurfa’dan çalışmak için turizmin başkentine gelen Vedat Kurt, 2020 yılında çalıştığı sanayi sitesindeki iş yerinde maaşının eksik ödenmeye başladığını iddia etti. Biriken 70 bin liralık alacağına karşılık, patronuna ait masadan 15 bin lirayı alarak İstanbul’a giden Kurt, ailesinin araya girmesiyle parayı iade etmek için Antalya’ya geri döndü.
Kurt’un iddiasına göre, geri döndüğünde A.T., O.T., S.T. ve A.A. tarafından depoya kilitlenerek sandalyeye bağlandı ve 3 gün süren sistematik işkenceye maruz kaldı. Dehşet verici iddialar arasında dişlerinin kırılması, vücudunda kesikler oluşması, ‘domuz bağı’ yöntemiyle bağlanması ve zorla hamam böceği yedirilmesi bulunuyor. İşkence anlarının cep telefonuyla kaydedilmesi ise olayın vahametini gözler önüne serdi.
Savcı, esas hakkındaki mütalaasında, müştekinin sunduğu darp fotoğrafları ile sanık telefonunda çıkan görüntülerin uyuştuğunu ve Kurt’un kalın ip ve sopayla darp edildiği eylemlerinin sabit olduğunu belirtti. Sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri ve Kurt’un telefonunu gasbedip, elleri ve ayakları bağlı şekilde alıkoydukları tespiti yapıldı.
Kurt, parayı iade etmesine rağmen işkenceye maruz kaldığını, aldığı paranın birikmiş maaşının yarısı bile olmadığını ekledi. Mahkeme heyeti, sanık ve müşteki avukatlarının savunma için ek süre talebini kabul ederek duruşmayı 8 Aralık tarihine erteledi.


Bilirkişi raporu işkenceyi kanıtladı
Antalya 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada dosyaya sunulan bilirkişi raporu, Vedat Kurt’un iddialarını doğruladı. Sanıklardan S.T.’ye ait cep telefonunda, 13-14 Ekim 2020 tarihli 19 fotoğraf ve bir video kaydı bulundu. Görüntülerin konum bilgileri iş yeri ile örtüşürken, video kaydında Kurt’a "Hırsızlık yaptım, uyuşturucu içtim" gibi sözlerin söylettirildiği belirlendi.
"Annem için bu davanın peşindeyim"
Duruşma sonrası yaşadığı dehşeti anlatan Vedat Kurt, sanıkların tutuklanmasını talep etti. Olaydan sonra ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını, halüsinasyonlar görmeye başladığını ve askerde bile tedavi gördüğünü dile getirdi. Kurt’un davanın peşini bırakmamasının en büyük nedeniyse ailesinin yaşadığı üzüntü:"Oradan çıkıp Urfa'ya gittiğimde annem benim başımı okşamayı çok sever. Başımı okşadığında, annemin o yaraları gördükten sonraki halleri annemi bayağı üzmüştü, ki ben en çok da bunun için bu davanın peşindeydim. Annem için."

