Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Gökoğlu, sürekli dalış yaptıkları Antalya şehir merkezi falezlerinden denize atılmış çok sayıda ‘Uyuşturucu nargilesi’yle karşılaştıklarını söyledi.
MYGazete’ye açıklama yapan Prof. Gökoğlu, “Bu tür şişeleri Yat Limanı’ndan tutun Konyaaltı Plajı’na kadar falez altında çokça görüyoruz. Fotoğrafın çekildiği yer meteorolojinin karşısı parka giriş yerinin tam karşısına denk gelmektedir. Biz her dalışımızda bunları görüyoruz. Konyaaltı plajında da karşılaşıyoruz” dedi.


Hemen her bölgede var
Su altındaki pet şişeden yapılmış uyuşturucu nargilelerinin fotoğraflarını çekerek sosyal medya hesabından da paylaşan Prof. Gökoğlu, şu notu düştü: “Sevgili dostlar, bu fotoğrafı özellikle çektim. Çocuklarımızı, gençlerimizi Allah uyuşturucu belasından korusun. Bu yazıyı yazarken elim varmıyor ama evlatlarımızı nasıl zehirlediklerini göstermek için fotoğraftaki pet şişelere dikkat edin. Uyuşturucu içtiklerinin kanıtıdır. Üzülerek söylüyorum bu manzaraları su altında çok görüyoruz. Devletin görevi her türlü beladan vatandaşlarını korumaktır. Bu zehri satan, üretenlerin cezaları çok ağır olmalıdır. Çocuklarımızı gençlerimizi takip edelimki yanlış yola sapmasınlar.”

Denizde bulunan 'bong'lar nedir?
Bong, esrar içenlerin kullandığı, dumanı daha fazla tutmaya yarayan genellikle el yapımı olan, pet veya cam şişeden yapılan aletler olarak tanımlanıyor. Pet veya cam şişelerden yapılan bongların içindeki su, uyuşturucu için filtre görevi görüyor. Uyuşturucu kullananlar, kısa sürede imal edilip, kullanabildiği için pet şişelerden yapılmış bongları tercih ediyor.
Falezler gözetim altına alınsın
Prof. Gökoğlu’nun çektiği fotoğraflar, gözlerden uzak olması nedeniyle uyuşturucu kullananların tercih ettiği falezlerin emniyet güçleri tarafından gözetim altına alınması gerektiğini bir kez daha ortaya çıkardı. Yakın tarihte, falezlerin ‘zula’ tabir edilen kesimlerinde uyuşturucu kullanan lise öğrencilerin fotoğraflarının yerel basında yer alması, bu sorunun uzun bir süredir artarak devam ettiğini gösteriyor. Elbette yalnızca polisiye tedbirlerin yeterli olmayacağı, ailelerin de çocuklarını bu yönde takip etmelerinin gerekliliği yetkililer tarafından sürekli dile getiriliyor.

