Yalnızlaştırıyor mu, sosyalleştiriyor mu?

25.08.2014 05:19

Teknoloji, hayatın her anında ihtiyaç duyulan, toplumun ekonomik ve sosyal yapısını geliştiren temel kaynaklardan birisidir. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine büyük önem veren ve bu alana sürekli kaynak aktaran gelişmiş ülkeler, yeni buluşlarla yoluna devam ederken, teknolojiyi kendisi üretemeyen az gelişmiş ülkeler ithal etmekle yani teknoloji transferi ile yetinir.

Zenginliğin ve gelişmenin en belirgin unsurlarından birisi teknoloji üretebilmektir. Günümüz dünyasında teknoloji üretip, bilgiyi ürün tasarlamada kullanabilen ülkeler, ticarette rekabet üstünlüğünü, savunmada da caydırıcılığı sağlamışlardır.

Teknolojinin tüm yaşam safhalarını kolaylaştıran ve zaman tasarrufunu sağlayan bir özelliği vardır. Daha açık bir dille konuyu açıklamak ve örnekler vermek gerekirse; sağlığımızı tekrar kazanmamızı sağlayan cihazlar, elektrikli ve pilli aletler, durmadan gelişen ulaşım araçları, dünyanın öbür ucunda olan bilgilerin saniyeler içerisinde avucumuzun içerisinde olmasını sağlayan bilgisayarlar, internet, TV ve tabletler, akıllı telefonlar, bunların hepsi teknoloji sayesinde hayatımıza girmişlerdir.

Son zamanlarda, günlük yaşantımızda çok sık olarak kullanılan iki soru ile karşılaşıyoruz: ”Teknoloji insanı yalnızlaştırıyor mu?”, ”Teknoloji sosyalleşmeyi engelliyor mu?”

Sosyalleşme, çocukluk zamanında başlayan, kişi ve toplum ilişkisini ifade eden, çok yönlü ve karmaşık bir süreci ifade eder. Bireyin sosyalleşmesinde, kalıtımla getirdiği özellikler yanında başta aile olmak üzere, toplum ve çevresel etkiler önemli rol oynar.

Gelişen teknolojinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşması ile birlikte, insanların internet başında daha çok zaman harcadığı bir gerçek. Peki, internet başında sosyalleşme olur mu?

Teknolojinin insanları yalnızlaştırmadığını, aksine sosyalleştirdiğini savunanlara göre; sosyalleşmenin internetteki yansıması “sosyal network”lar adı altında karşımıza çıkmaktadır. Facebook, myspace vb. gibi sosyal paylaşım siteleri, birçok mesleki grupları bünyesinde barındırdığından iş ilişkileri, firmalar için yeni pazarlar vs. yaratabilir. Bununla birlikte, toplumsal bir dayanışmaya, toplum yararına projeli bir çalışmaya dönüşebilir, yalnızlıktan sıkılan insanlar yeni arkadaş grupları ile tanışabilir.

Bunların hepsi teknolojiyi yerinde kullanmak kaydı ile doğrudur.

Yapılan araştırmalar ve tespitler gösteriyor ki, bilinçli kullanılmadığı taktirde insanlarda kalabalık içerisinde yalnızlaşma, insan ve aile ilişkilerinde kopukluk, bedensel hareketsizlik, duygusallıktan uzaklaşma, sosyal uyumsuzluklar gibi problemler ortaya çıkıyor. Bakın çevrenize, herkesin elinde bir akıllı telefon, çevresine aldırmadan, düğünlerde, cenazelerde, iş ve ev görüşmelerinde sürekli olarak yazışıyor. İnsanlar evlerinde internet başında ailesinden uzaklaşıyor. Yolda yürürken, araba kullanırken, müzik dinlerken topluma sırt çeviren ve etrafındaki olaylara ilgisiz kalan birçok tip görürsünüz.

Uzmanlara göre, özellikle okul çağındaki çocuklar ve gençler tehlikenin hedef noktasında. Çünkü aşırı ve bilinçsiz internet-bilgisayar kullanımı bireyi bağımlı hale getiriyor. Birçok arkadaşın bu konuda yakınmalarına şahit oluyoruz: ”Benim oğlan tüm zamanını internette geçiriyor, bizden de giderek uzaklaşıyor.”, ”Benim kız, odasına kapanıyor, ekrana odaklanıyor ve saatlerce ekran başında oturuyor.”, ”Benim çocuğun gerçek anlamda akranları ile iletişim sorunu var, arkadaşları ile sosyal ortamlarda oturup sohbet etmesi gerekirken, sanal arkadaşlarla yetiniyor.” vb.

Bana göre, sorun sadece çocukların ve gençlerin değil hepimizin sorunudur. Kaçımız evimizde, çevremizde insanlarla sağlıklı iletişim kurabiliyoruz? Birbirleriyle konuşması, sohbet etmesi, dertleşmesi gereken aile fertleri TV başında dizi izleyerek, internetten site arayarak vakit geçirmiyor mu? Misafir geldiğinde bile, konuşmadan TV’de dizi izleyen bir toplum haline geldik. Günümüzde ailece gezmek, tiyatroya, sinemaya gitmek, ailece sohbet etmek, kitap okumak özlenir hale geldi.

Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim üyelerinden sosyolog Prof. Sherry Turkle, ”Birlikte Yalnızlık”adlı kitabında teknolojinin, insan hayatında hakimiyet kurmak üzere olduğunu, insanların teknoloji sayesinde daha iyi iletişim kurabilecekleri yanılgısı içinde olduklarını savunuyor.

Görüldüğü gibi, bilinçli ve yerinde kullanıldığında “nimet” olarak görülmesi gereken teknolojik imkanlar, dozu kaçırılınca “illete dönüşebiliyor. O halde “sosyal ol, topluma sırt çevirme” kuralını işletmemiz, dengeyi sağlamamız gerekiyor.

Sosyalleşme, toplumun değerleri ile birlikte yaşamayı gerektirir. Kişinin toplum içerisinde diğer insanlarla birlikte yaşayabilmesi, toplumun örf ve adetlerine, geleneklerine, davranış özelliklerine yani değer yargılarına saygılı olması ile mümkündür. Kişi aynı zamanda, toplum içerisinde kendisine verilen görev ve sorumlulukları da yerine getirebilmelidir. Sosyalleşme, arkadaş gruplarınca yeme-içme ya da vakit geçirme değildir. Bu durum olsa olsa sosyal ortamda bulunmayla açıklanabilir.

O halde çağımızın teknolojik nimetlerinden olabildiğince, özgürce yararlanalım. Ancak, özellikle internetin, buna twitter ve facebook gibi sosyal paylaşım siteleri dahil, hayatımıza yoğun girerek bizi yalnızlaştırmasına, çevremizle ilişkilerimizi kesecek düzeyde bizi esir almasına, gerçeklikten uzaklaştırmasına müsaade etmeyelim. Sevdiklerimizin bize ihtiyacı var.

Haftaya görüşmek üzere, hoşcakalın…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları