Suruç Saldırısının Hedefi

27.07.2015 05:32

Ne yazık ki, terör bir kez daha hortladı. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu Üyelerinin basın açıklaması yaptığı sırada meydana gelen patlamanın ardından 32 insanımızı kaybettik.

Bunun adı katliamdır. Suruç katliamı!
Burada insanlığa karşı bir suç işlendi.

Yaşanan bu korkunç olay karşısında üzülmemek mümkün mü?

Yine yürekler dağlandı, yine anneler ağladı.

Lanet olsun…

Elbette terör denen bu illeti lanetlemek, kınamak gerekiyor. Vicdan sahibi her insan gibi…

Böyle bir durumda, infiale, öfkeye kapılıp yanlış bir söz söylememek adına içinden geldiği gibi yazamıyor insan.

Beklendiği gibi, dayanışma isteği ile birlik ve beraberlik çağrısı hemen yapıldı.

Keşke aynı vurgu sorumluluk konusuna da yapılsaydı.

Yapılan olay yeri incelemesi ve istihbarat çalışmaları neticesinde Suruç katliamının arkasında DEAŞ veya IŞİD denilen o taşeron örgüt çıktı.

Tahmin edildiği şekilde…

Bu eylemlerin hedefi, (Kürt – Türk, Arap – Acem, Şii- Sünni) Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmaktır.

Bu eylem, aynı zamanda Türkiye’nin ‘Çözüm Süreci’ni dinamitlemiştir.

Bunu fırsat bilen PKK, misilleme adı altında 2 polis memurunu şehit etti ve eylemi üstlendi.Ardından güvenlik personeline ve tesislerine saldırılarını devam ettiriyor.

Türkiye’nin, hem kendi Kürtleriyle hem bölge Kürtleriyle sorunların çözümüne çaba gösterdiği bir ortamda polisleri şehit etmek, yakıp- yıkmak, sözde barış amaçlayan bir örgütün hedefi olmaması gerekirdi.

Dün söyledik. Bugün haykırıyoruz…

DEAŞ neyse PKK da odur. İkisi de terörü araç olarak kullanmakta, aynı güç odaklarına hizmet etmektedir.

DEAŞ içerisinde Türkiye’den giden radikal dindar Kürtlerin, PKK içerisinde sosyalist Türklerin bulunması manidardır.

Bu katliamın ardından acıyı, öfkeyi ve siyasî hesapları bir kenara bırakıp, soğukkanlı bir şekilde bu sorunun cevabını vermeliyiz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ni yöneten siyasî irade ile DEAŞ arasında fiilî bir işbirliği veya üstü kapalı bir uzlaşma var mıdır?

Buna inanmak zor.

Türkiye Cumhuriyeti gibi köklü bir devletin DEAŞ gibi bir terör örgütünden ne beklentisi olabilir…

Türkiye, yıllardır terörden canı yanan bir ülkedir. Bu nedenle tarihinde hiçbir zaman hiçbir terör örgütüne doğrudan ya da dolaylı olarak bir destek vermemiştir. Veremez…

“Cebinde akrep besleyen zehrine katlanır.” Yönetenler bunu bilmez mi? Tabi ki bilir.

Biz siyasi arenada “IŞİD’i besleyen zihniyet”, “IŞİD´in suç ortağı olmak” gibi, suçlamalarla birbirimizi eleştirirken, bu olayın organizatörleri Suruç vahşetinin benzerlerini planlama uğraşındadır.

İslam dünyası derin bir kriz yaşamaktadır.Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Yemen ve Libya´da binlerce Müslüman’ın hayatına mal olan olaylar yaşanmaktadır.

Ortadoğu’yu bu hale getirenler, Türkiye´yi de Ortadoğu bataklığına çekmek, iç barışını sabote ederek güçten düşürmeyi, ülkeyi karıştırmayı amaçlamaktadır.

Artık bildiğimiz Irak ve Suriye devletleri yoktur. Orada birbirleriyle savaşan silahlı güçler ve onları yönlendiren devletlerin ajanları vardır. Buralara kim hâkim olursa olsun, bölgesel dengelerde çok ciddi değişmeler olacaktır.

Bu oyunu bozabilecek iki büyük güç Türkiye ve İran’dır. Bu iki ülke, maalesef “Suriye politikaları” konusunda işbirliği yapamamıştır. Bunun ana nedeni bölgesel güç olma isteğidir.

Türkiye ve İran´ı çatıştırma planlarının varlığını da göz ardı etmemek gerekir.

Bu süreçte, Suriye politikamız yeniden masaya yatırılmalı, nerede yanlış yapıyoruz, nerede tıkandık, bunun değerlendirilmesi yapılmalıdır. Öncelikle sınır güvenliğimiz tekrardan ele alınmalıdır.

Güvenlik ve istihbarat zafiyetlerimiz varsa yeniden gözden geçirilmelidir. Ayrıca çözüm sürecini bahane eden, hiçbir şey yapmayarak PKK’nın güçlenmesine neden olan sorumlular hakkında gereken yapılmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti büyük devlettir. Bu sorunları da aşacak, bu iki şer odağına ve şakşakçılarına anladığı dilde cevabını verecektir.

Yeter ki sağlam bir irade ortaya konulsun…

Yeter ki Suruç katliamının hedefi iyi anlaşılabilsin…

Önümüzdeki günlerde terör eylemlerinin yanında, sokak hareketlerinin, kışkırtma ve karmaşanın artmasından endişe duyulmaktadır.

Birileri düğmeye basmıştır. Taşeron örgütler vasıtasıyla, hangi görüşte olursa olsun bu vatanın evlatları katledilecektir.

Biz bu filmi daha önce gördük. Senaryo aynı senaryodur, sürekli aktörler değişmektedir.

Zor günler bizi bekliyor…

İş iyice çığırından çıktı. Yeter artık. Bıçak kemiğe dayanmıştır.

Bu satırların bittiği anda ‘yeter artık’ feryadının cevabı olabilecek bir haber gelmiş, PKK’ya ve DEAŞ’a yönelik sınır ötesi askeri operasyonların başladığı duyurulmuştur. Bunun yanında ülke içerisinde hem DEAŞ hem de PKK üyelerine yönelik eş zamanlı operasyonlar başlatılmıştır.

Türkiye’nin DEAŞ’ı desteklediği tezi de böylece sekteye uğramıştır.

İnşallah yıllardır PKK’ya yönelik sınır ötesi hava operasyonlarına benzemez, etkili olur.

Hava operasyonlarının ardından Suriye topraklarına girilerek kara operasyonları yapılacak mıdır? Türkiye bu konuda yine yalnız mı bırakılacaktır? Herkesin merakı ve endişesi bu yöndedir.

Allah ülkemizi ve milletimizi korusun.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları