Kendim İçin Bir Şey İstiyorsam Namerdim!

15.02.2016 07:23

İnsanın sahip olduklarının değerini bilmesi yani şükretmesi, istediği ancak sahip olamadığı şeylere ulaşmak için çaba göstermesi doğal olanıdır.

Peki, durum böyle mi?

Benmerkezciliği benimseyen ve kişisel kariyeri için her şeyi göze alan bireyler, amansız bir yarış halinde, sürekli koşturuyor.

Kişisel ikbal için; kendini kaybedercesine bu şiddet, bu gözü dönmüşlük de neyin nesi.

İhtiraslar başkalarının kapısına yüz sürme alışkanlığı kazandırır. Buna rağmen, bitip tükenmek bilmeyen bir hırsın, doymayan bir ihtirasın pençesinde insanoğlu.

Hırslı ve ihtiraslı olmak yerine, azimli ve kararlı olmak gerekir. Çünkü azim başarı, hırs felaket getirir.

Ah bir görülebilse…

Hırs ve ihtirasla basamakları üçer beşer çıkanlar, tepe taklak yuvarlanıyor, sahip olduklarını da kaybederek…

Günümüzde belli mevkiler ve makamlar için kural tanımaz bir mücadele öne çıkarılıyor.

“Şöhret ve riya” tavan yaparak, insanların vazgeçemedikleri özellikler haline gelmiş.

Nefsanî bir zayıflıkla, aşırı bir tutkuyla sevdalanıyor insanlar, geçici tahtlara…

İsteklerine ulaşmak için her yolu mubah görüyorlar.

Değer mi?

Kendisini aşırı sevme ve kendisini vazgeçilmez görme duygusu, çoğu kez zarar verir. Bilmezler mi, “Mezarlıklar bir zamanlar vazgeçilemeyenlerle dolu.”

Kutsal hedefler, uğruna ölünen davalar önemini yitirmiş, varsa yoksa kişisel arzu ve çıkarlar…

İnsan nefsinde başlayıp, dalga dalga topluma yayılan kutsal değerlerde ve hedeflerde görülen çözülmeler…

Kaybolan saf duygular, fildişi kuleler gibi yıkılan ilkeler…

“Halkın ortak iradesi, şuuru ve vicdanı saflık zemininde ilerler.”

Saflığını ve samimiyetini yitirenler, halkın yürüdüğü yollardan yürüyemez, giderek ondan uzaklaşır.

Bitmek tükenmek bilmeyen kayıkçı kavgaları toplumu geriyor, ortak hedef ve hayallerden giderek uzaklaşılıyor.

Kimin umurunda?

“Gündeme gelelim, takdir görelim, imaj yapalım.” Başka bir düşünce kalmadı. Lafa geldi mi, “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim.”

İhtirasların, benliklerin, makam için takla atmaların dorukta olduğu, ikiyüzlülüğün ve dalkavukluğun prim yaptığı bir ülkede “biz” olabilmek elbette çok ama çok zor.

Benlik, gurur ve ihtirası arka plana atan, hoşgörü ve “dava için hizmet” anlayışını öne çıkaran zihinsel değişimlere ihtiyaç var.

Mutlu, huzurlu veaydınlık yarınlar!

Başka ne dileyelim ki…

****

Nakledilir ki, dervişin biri bir padişahla tesadüfen karşılaşır. Padişah,
- Dile benden ne dilersen, deyince, derviş;
- Ben kölemin kölelerinden bir ihtiyaç talep etmem. Zira sen kölemin kölesi olan bir zatsın, der. Padişah,
- Bu nasıl olur, diye sorunca, derviş der ki:
- Benim iki kölem var, bunların ikisi de senin efendindir.
Bunlardan biri ihtiras, diğeri bitmez tükenmez arzulardır.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları