Kalbin Anahtarı 2

24.08.2015 05:52

Davranış bilimleri uzmanı ve yazar Aşkım Kapışmak tarafından kaleme alınan “Kalbin Anahtarı” isimli kitabın okuyuculara verdiği mesajları, analiz ve yorumlar katarak okuyucularımıza aktarmaya bu hafta da devam edeceğiz.
İnsan önce kendini tanımalıdır. İnsanı en iyi tanıyan kendisi ve yaratıcısı Allah’tır. Kendisini başkalarının dilinden dinleyenler, kendisine başkalarının gözünden bakanlar yanılgı içerisindedir. Çünkü onlar senin hakkında ne biliyorsa, kendi gerçeklerini, kendi düşüncelerini de katarak anlatırlar. Bazılarının dili yoktur övecek, onlar sadece söverler. Bazılarının gönlü yoktur sevecek, onlar sadece nefret ederler.
Nefis, insanın en büyük mücadelesidir. Nefsimize söz geçiremeyiz çoğunlukla. Hırsla, öfkeli anlarda verdiğimiz kararlardan dolayı sonradan pişmanlık duyarız. Unutmayalım ki bazen başa gelen sıkıntılar nimete dönüşür. Bunun için sabır ve sebat gerekir. Sen, iyi insan olma mücadelenden vazgeçme, kötülükler cezasını bulur.
Kimseye olduğundan fazla değer vermeyin. Arada sırada yapılan iyiliğin kıymeti bilinir. Uygun olan yeri gösterin, dileyen kalbinizde, dileyen de kapının önünde kalsın. Aksi takdirde sürekli yaptığınız iyiliğin kıymeti bilinmediğinden üzülen siz olursunuz. Ateş gibi; ne çok yaklaş ne de çok uzaklaş.
Toplum hayatında dışı güzel ve eğlenceli, albenisi yüksek bazı insanlarla tanışacaksınız. Bunların dostluklarına hemen inanmayın, dikkat edin. Bu insanlar içi siyah, dışı beyaz tavırlarla ortalıkta gezinirler. Onlardan uzak kalmak uzun vadede yarar getirir. Çünkü insan, farkında olmadan çevresindeki insanların huylarını, renklerini ve hayata bakışlarını kopyalar.
Hayatın her alanında değişim rüzgârları esmektedir. Bu rüzgârlar; kimi zaman yumuşak kimi zaman sert, bazen ısıtan, bazen üşüten şeklinde olur. İnsan, değişimi hemen kabullenemez ve değişime karşı soğuk durur. Bununla birlikte, insan ne yaparsa yapsın değişime direnemez. O halde değiştiremeyeceği şeyler karşısında değişmenin daha kolay olacağını anlaması gerekir.
Bazı insanlar vardır ki, kendilerini her yere yetişmek, her şeyi yapmak zorunda hissederler. Sanki hayatın hizmetçisi gibidirler. İnsan, başkasının hayatında oyuncu olacağına, hayatın kendine ait kısmında kalsa daha çok mutlu olacak. Başka bir ifadeyle, iyileştirmeler, faaliyetler ilk önce insanın kendisinde başlamalıdır. Kendine faydalı olamayan, nefsini terbiye edemeyen bir insanın başkasına yararı olmaz.
Söylediğiniz her söz bir süre sonra sizi esir almaya başlayacaktır. Bu nedenle her şeyini özellikle yapacaklarını herkese anlatan insanlar sıkıntı çeker. İnsan her zaman doğru konuşmalıdır, ancak her yerde her doğru söylenmez sözünü de unutmamak gerekir. Konuşmanın sınırlarını iyi bilip, nerede, ne zaman, kiminle neyi konuşup konuşmayacağını iyice tartanlar kazanır.
Hayat, zorluklara karşı sürekli mücadele ile akıp gider. Acı da mutlulukta komşu gibidir, geçerken uğrarlar. Acı, insanın ruhunu olgunlaştıran ve seçimlerin daha kolay yapılabilmesini sağlayan fırsatlardır. Aynı zamanda ruhu geliştirir, nefsi terbiye eder. Hayırda şerde Allah’tandır. Buna inanırsan rahat olursun.
İki tip insan vardır: Şansını bekleyen, şansını yaratan. Bu doğru seçimi her gün ve her an yapmak gerekir. Sen sebepleri oluştur, fırsatları değerlendir, hak et. Er ya da geç hedefine ulaşırsın.
İnsanın başına hayatta ne geleceğini bilmek mümkün değildir. İnsanı olaylar değil, onları çözememek sıkıntıya sokar. Her şeyden şikâyet etmek yerine, neyi nasıl yapacağımızı öğrenmek gerekiyor. “Ne ekersen onu biçersin.” Etliye sütlüye karışmadan durumu idare edemezsin…
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı seven bir toplum haline geldik. Kendi benliğini kutsayan insanlar, herkesi dışlayıcı ve ötekileştirici bir bakış açısına sahip oluyor. Sürekli olarak haklıyız kendimizce…
Kendisine sağlıklı bir güven duygusuyla yaklaşamayanlar, sürekli olarak kaybedenler tarafında yer alır. Bu tip insanlar, söyleneni yapar, nedenini ve nasılını düşünmeden başkasının egemenlik sahasında hareket eder…
Ne çok var bu türler etrafımızda…
Karanlıkta bile kapalıdır gözleri…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları