Hayırlı Olsun...

13.04.2015 06:20

Demokrasi, halkın kendi kendisini yönetmesidir. Bu nedenle demokrasi ile yönetilen ülkelerde belli aralıklarla seçime gidilir, meclis üyeleri ya da devlet başkanı halk tarafından seçilir.

Demokrasi; çoğunluğun yönetimi olmasına rağmen, azınlık haklarını güvenceye alan bir sistemdir. Sosyal eşitsizliği yok etmek, fırsat eşitliği sağlamak ve yönetimde halkın desteğini almak, demokrasinin gelişmesi için gerekli uygulamalardır.

Demokrasi; değişik inanç, kimlik ve kültürlere bir arada yaşama olanağı sağlar. Bununla birlikte, demokrasinin daha çok gelişmesi ve ilerlemesi için de sürekli tartışmalar gündemden düşmez. Bazı düşünürler, bu tartışmaları “demokrasinin demokratikleşmesi” çabaları olarak nitelendirir.

Parlamento, siyasi partiler, anayasa, sivil toplum örgütleri ve düzeni sağlayan kolluk kuvvetleri demokrasinin araçları olarak görülürler.

Ülkemiz; yeni anayasa, başkanlık sistemi, siyasi partiler yasasının değişmesi, daha fazla özgürlük, ekonomik refahın artması ve eşit dağılımı tartışmaları içerisinde yeni bir seçime gidiyor.

Siyasi partiler, 7 Nisan günü aday listelerini YSK’ ya teslim ettiler. Başta aday adayları, aday adaylarının yakınları ve destekçileri, bu süreci heyecanla takip ettiler.

Milletvekili aday listelerinin açıklanmasının ardından sevinç, üzüntü ve tepki bir arada yaşandı. Demokrasi kültürü içerisinde bu duygusal davranışlar doğaldır ve saman alevi gibi gelir geçer. Çünkü tüm kırgınlık ve eleştirilerine rağmen, adaylar, parti üyeleri ve taraftarlar, genelde inandıkları partilere oylarını verirler. Çünkü aidiyet duyguları nedeniyle kendilerini buna zorunlu hissederler.

Siyasi partileri bekleyen tehlike, parti adaylarının kırgınlık ve küskünlüğünün seçmene yansımasıdır. Burada en önemli görev, teşkilata ve milletvekili adaylarına düşmektedir. Zafer sarhoşluğuna kapılmadan, kutuplaşmanın batağına düşmeden, partilerini toparlayacak adımları atmaları gerekmektedir. Aksi durum, beklenmedik başarısız sonuçlar getirebilir.

Siyaset bir uzlaşı sanatıdır. Kavga ve gerilim yaratmak, parti içerisinde ekip kurmak, ötekileştirmek kısa vadede kişilere fayda sağlar gibi görünse de, uzun vadede partilere telafisi güç zararlar verir. Sadece sözde birlik ve beraberlik mesajları vermek yetmez. Bu duygu ve mesajların içeriğini, başta mesajı verenler olmak üzere, kendilerine inanan her bireyin ruhunda hissetmesi gerekir.

Siyasi partiler, bilgi, tecrübe ve donanımlarını ortaya koyarak, Antalya’ya hizmet yarışına giren bu adayları, seçmen karşısına görücüye çıkaracaklardır. Başka bir deyişle, milletvekili adaylarını topluma tanıtacaklardır. Seçmen de demokratik hakkını kullanacak ve kendisine hizmet edeceğini inandığı adaylara oy verecektir.

Aday listeleri konusunda tartışmalar yapmak, bu saatten sonra faydasız ve gereksizdir. Yapılan yapılmış, olan olmuştur. Adaylarını iyi seçen, halka beğendiren kazanan olacaktır.

Önce söz partililerin ve adayların olacak, son ve geçerli sözü millet söyleyecektir. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir.” Bu böyle biline…

Yeni dönemde, yeni bir anayasa, yeni bir siyasi partiler kanunun ortaya konması hepimizin beklentisidir. Belki böylece, aday belirleme yöntemleri de belirli demokratik kıstaslara bağlanır, açık ve şeffaf hale getirilir.

Tüm adaylara başarılar diliyoruz. Hayırlı olsun.

Ötmeyen Kurbağalar Efsanesi

Hacı Bektaşi Veli, Ahi Evran-ı Veli ve Kaya Şeyhi aynı dönemlerde yaşamış bilim adamlarıdır. Özellikle Hacı Bektaşi Veli ve Ahi Evran, yaşadıkları dönemde hep önder olmuş, yönetim kademesinde bulunmuş, Anadolu’nun Türkleşmesinde çok önemli katkıları olmuştur. Gerek Hacıbektaş’ta, gerekse Kırşehir’de zaman zaman bir araya gelip, görüş alışverişinde bulunup, kararlar aldıkları rivayet edilmektedir.

Yine böyle bir günde, Hacı Bektaşi Veli, Ahi Evran-ı Veli ve Kaya Şeyhi, Ahi Evran Mahallesi’nde, Kılıçözü Irmağı kenarında ağaçlık, yeşillik bir alanda sohbet ederler. Bir ara ırmakta o kadar çok kurbağa öter ki, konuşulanlar anlaşılmaz duruma gelir. Bir rivayete göre Ahi Evran, başka bir rivayete göre Hacı Bektaş, ırmağa dönerek elini kaldırır ve ”Susun ya mübarekler, ya siz konuşun biz susalım, ya biz konuşalım siz susun” demesi üzerine kurbağa sesi kesilir ve bir daha da ötmez,

Halen ırmağın tamamında kurbağalar ötmesine rağmen,inanışa göre bu bölgede kurbağa ötmez

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları