Demokratik Özerklik ve Cizre

25.09.2015 06:17

Adına “Çözüm süreci” denilen projenin PKK tarafından sona erdirilmesi ve çatışmalı sürecin yeniden başlamasının ardından terör örgütü PKK, çerçevesi Abdullah Öcalan tarafından çizilen “demokratik özerklik” ya da diğer adıyla “öz yönetim” modelini bazı merkezlerde fiili olarak uygulama kararı aldı.
Nedir öz yönetim ya da demokratik özerklik?
”Demokratik özerklik, bir devlet çatısı altında siyasal egemenliğin değil ama yönetim yetkilerinin bir bölümünün yerel seçilmiş-temsili yapılara devredilmesidir.”
PKK’nın “Demokratik özerklik” sistemi, daha önce Suriye’de Rojava denilen Kürt bölgesinde uygulandı.
Terör örgütü PKK, özellikle Varto, Silvan, Yüksekova ve Cizre’de “Kurtarılmış bölgeler” oluşturmaya çalışarak bu sistemi uygulama aşamasına getirmek istemektedir Bunun için;
Çözüm sürecini fırsat bilerek, Kırsal alanda savaşan elemanlarını güçlendirmiştir.
Şehir merkezlerinde savaşmak üzere militanlarını eğitmiş ve şehirlerde yapılandırmıştır.
Sivil itaatsizlik denilen eylemleri artırmak için özellikle gençlik ve kadın örgütlenmelerine önem vermiştir.
PKK’nın amacı, terör yoluyla “alan hâkimiyetini” sağlamak ve bölgede totaliter bir güç olmaktır. Amacına ulaşmak için bölgede yaşayan, farklı düşünce ve inançtaki Kürt grupları baskı yoluyla sindirme, yasaklama ve yok etme yoluna gitmektedir.
PKK önümüzdeki süreçte, kırsalda stratejik noktalara yerleştirdiği patlayıcılar ile bombalı eylemlerini sürdürürken, kent merkezlerinde çatışma ve halk hareketlerine yönelecektir.
PKK’nın yaptıklarını anlamak için, KCK yapılanmasını iyi bilmek,47 maddelik KCK sözleşmesini detaylı incelemek gerekir.
Madde10, “Kürdistan’da yaşayan herkes zorunlu olarak KCK yurttaşıdır, yükümlülükleri vardır.”
Madde 31, “Herkes meşru savunma için hazırlıklı olmakla ve destekleme yükümlüdür”. Bunlar arasında “ayaklanma ve öz savunmaya dayalı gerilla savaşları” da vardır. Bunun için mahalle, semt ve şehir komiteleri adı altında örgütlenme yoluna gidilmiştir.
KCK sözleşmesine göre, KCK yurttaşları “Vergi Yükümlüsü”dür. Başka bir ifadeyle PKK’ya haraç vermek zorundadır.
KCK, kendi paralel devlet yapılanmasını da kurmuş, yasama, yürütme ve yargı mekanizmalarını oluşturmuştur.
Terör örgütü PKK, Batı tipi bir demokrasiyi reddetmekte, sözde “demokratik özerklik” adını verdiği totaliter bir model öngörmektedir.
PKK, IŞİD’le savaştığı için dünyadan destek almış, bu psikolojik üstünlüğe dayanarak, Kuzey Suriye’de Cezire, Kobani ve Afin’de bu modeli kurmuştur.
Cizre ve Yüksekova’da aynı modeli hayata geçirmek istemektedir. Çünkü Cizre, Türkiye- Suriye sınırının en doğusundadır. Sınıra çok yakındır. Örgüt, Türkiye’nin güneyindeki Kürtlerle Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri birleştirmek istemektedir. Daha doğrusu PKK ile PYD buluşmasıdır öngörülen. Ancak karşılarında IŞİD gibi bir terör örgütü ya da hâkimiyetini kaybetmiş bir Suriye yoktur.
Devlet, 4 Eylül’de Cizre’de sokağa çıkma yasağı ilan etmiş, İlçeye giriş ve çıkışları yasaklayarak önceden belirlenen hedeflere operasyonlar düzenlenmiştir.
Yapılan operasyonlarda; çok sayıda örgüt militanının etkisiz hale getirildiği, barikatların kaldırıldığı, çok sayıda patlayıcı ve mühimmat ele geçirildiği ifade edilmektedir.
İstihbaratın iyi işletilerek önceden bilgilerin toplanması ve önleyici tedbirlerin alınması, gerekirdi. Örgüt, bu yığınakları ve planları yaparken sorumlular ne yaptılar? Bu konu ayrıca değerlendirilmelidir.

Bu tür operasyonlarda sivillerin de zarar görmesi kaçınılmazdır. PKK, güvenlik güçleriyle halkı karşı karşıya getirmeyi, sivillerin ölmesini ve olayların yayılmasını istemektedir. Bu konuda yalan yanlış haberlere itibar edilmemeli, güvenlik güçleri de görevlerini yerine getirirken hissi davranmamalı, duyarlı olmalıdır.
Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk dışına çıkılması kabul edilemez. Bununla birlikte, devleti terör karşısında pasif duruma düşüren durumlardan da kaçınmak gerekir.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Zannediyor musunuz ki Bodrum Cizre’ye çok uzak! Sessiz kalırsak bu ateş her yeri yakar” açıklaması tehdit kokmaktadır. Yanlış olmuştur.
Cizre halkının %80 e yakın oyla seçtiği HDP’li belediye başkanı halka hizmet yerine, verdiği beyanat ve söylemleri ile PKK’nın sözcülüğüne soyunmuş, sözde Cizre’de “öz yönetim” ilan etmiştir.
PKK’nın ölüm ve totalitarizm kokan eylemleri karşısında devlet, meşru hakkını kullanacak ve gereğini yapacaktır.
Demokratlık, hukuk dışı eylemlere kimden gelirse gelsin karşı durmak, teröre ve baskıcı uygulamalara hayır demekle olur.
Bir an önce bu nefret girdabından çıkmamız, kardeşliğimizi pekiştirmemiz gerekir.
Kaos ortamı bitmeli, dirlik ve düzen sağlanmalıdır. “Kurt bulanık havayı sever.”
Aksi durum herkes için felaket olur.
Bu böyle biline…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

Yazarın Diğer Yazıları