Bugünlerde belediye başkan adaylığını koparabilmek için görücüye çıkan aday adayları dudak uçuklatan paralar harcıyor. Üstelik aday olması da garanti değilken.

Sana ne kardeşim benim harcadığım paradan  diyebilirsiniz. Saygı duyarım.

Ancak sorumlu gazetecilik anlayışım gereği bu mevzuya duyarsız kalamazdım. Sonuçta talip olunan görev 'sana ne' 'bana ne' diyeceğimiz cinsten bir görev değil.

Henüz daha aday adayı iken servet harcayan aday adayları ile ilgili sosyal medyadan yaptığım paylaşıma pek çok destek mesajları da aldım. İsterseniz yazıya geçmeden önce o sosyal medya paylaşımını hatırlayalım. "Bazı aday adaylarının daha aday olmadan milyonlarca lira paralar harcadıklarını görüyoruz bir insan bir kente belediye başkanı veya meclis üyesi olabilmek için neden servet döker? Maliyenin bu kadar büyük paralar harcayan aday adayları veya adayları mercek altına alması lazım. Ayrıca hiç kimse unutmasın ki kimse durduk yere bir makama talip olmak için servet akıtmaz. Kimse kusuruma bakmasın ama seçildikten sonra seçilebilmek için harcanan bu paralar misliyle yine seçmenin cebinden çıkacaktır. Evet benim için para harcayan değil hizmet edecek olan nitelikli ve dürüst adaylar değerlidir." Bu paylaşımdan sonra bazı aday adayları dahil arayanlar sosyal medya hesaplarından özel mesaj atan yazı içeriğine destek verenler oldu. Hiç kuşku yok ki bu yazı ve paylaşıma olumlu tepki verenler kadar memnun olmayanların da olduğunu biliyorum. Bu tarz yazıları birilerine yaranmak veya birilerini hedef almak amacıyla yazmıyorum. Ben temiz siyaset ve dürüst insanların da siyaset yapmalarına imkan tanıyan siyasi zeminin oluşmasına katkıda bulunmaktır. Daha adayı adayı iken milyonlarca dolar veya Türk lirası paralar harcayan bir aday adayının aday olması halinde harcayacağı parayı da hesaba katarsak bütçe hiç birinizin tahmin edemeyeceği kadar yüksektir. Dudak uçuklatan bu seçim bütçelerini babalarının hayrına mı yapıyorlar. Elbette hayır. Aday olabilmek için geçmişte çuvallar dolusu TL ile parti genel merkezlerine para bağışlayarak adaylığı kurtaran ve seçildikten sonrada belediyeleri nasıl soyduklarının bir kısmını Sayıştay raporlarından görmek mümkün. Özellikle yerel seçimlerde meclis üyeliği için bile dudak uçuklatan paralar harcanmakta neden? Meclis üyelerinin büyük çoğunluğu müteahhitlerden oluşur. Belediye meclislerinin de gündem maddelerinin büyük çoğunluğu imar veya imar tadilatı ile ilgilidir. Fazla detaya gerek yok sanırım. Elbette bu yazı kenti için ülkesi için yüreğinde hizmet aşkı olan bırakın kendine rant sağlamayı kentine rant kazandırmak için cebinden para harcayanları hedef almıyor. Yani hangi meslek grubundan olursa olsun dürüst siyasetçileri tenzih ediyorum. Elbette her belediye başkan aday adayı veya seçilen yerel yöneticiler belediyeleri soymaya geliyor demek yani genelleme yapmak doğru bir yaklaşım olmaz. Ama bizim ülkemizde yaşadığınız kentlerde böyle bir gerçek var. Belediyeleri rant kapısı değilde bütünüyle hizmet kapısı anlayışının hakim olmasını sağlamamız lazım. Siyaseti sadece parasal gücü olanların değil liyakat sahibi gerçekten hizmet insanı birazda gönüllülerin yapmasına olanak sağlamak dürüst insanların da önünü açmak lazım. Seçimlerde elbette sponsorluk konusu batılı ülkelerde de var. Bizde de olabilir ancak kim kime ne verdi tüm bunlar şeffaf olmalıdır. Adayları partiler belirlerken aslında parti içi temayül ve kamuoyu araştırması yaparak belirlediğini söylese de en nihayetinde genel başkan ve merkez yönetimi kimi isterse o kişi aday oluveriyor. Çoğu zaman bazı partilerde genel merkeze yüklü miktarda bağış yapan bir aday bütün kriterlerin önüne geçerek liyakat sahibi mali yönü zayıf temiz bir ismin önüne geçebiliyor. Doğrusu o siyasi parti aday olmak için içi milyon dolar dolu çanta ile parti merkezine gelen aday adayına arkadaş sen bu kadar parayı nereden buldun deyip gereğini yapması gerekirken tam tersini yaparak çantayı alıp o kişinin adaylığına onay veriyor. Bir aday adayı, adaylığı kesin olmadan bile kamuoyu oluşturmak algı yaratarak karar vericileri etkilemek adına dudak uçuklatan paralar harcamak suretiyle mali gücü daha zayıf olan liyakat sahibi bir adayın da önüne geçmiş oluyor. Sosyal medya paylaşımımda da belirttiğim gibi bir belediye başkanı ve meclis üyesinin aylık maaşı ve oturumlardan elde edeceği gelir ile zengin olması imkansızdır. Sadece adaylığı sürecinde bir adayın harcadığı parayı seçilse dahi 5 yıllık belediye gelirinden geri kazanması imkansızdır. Yine dürüst insanları tenzih ederek diyorum ki seçildikten sonra kısa sürede zenginleşen siyaset anlayışına, belediyeleri rant kapısı olma anlayışından kurtarmak lazım. Temiz toplum temiz siyaset evet çoğu siyasetçi ve liderin kullandığı harika bir slogandır. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Tek dileğim bu kulağa hoş gelen sloganın sözde değil özde bir slogan haline dönüşmesidir. Temiz toplum, temiz siyaset inanın sadece temiz olanlara değil herkese lazımdır. Buradan tüm aday ve siyasi partilere bir çağrıda bulunuyorum. Eğer kendinize güveniyor beni bu yazıdan dolayı haksız buluyorsanız, seçilmeden her aday kampanya bütçesini ve mal varlıklarını kamuoyuna şeffaf bir şekilde ilan etsin. Türkiye'nin topyekûn genelden yerele toplumun güven duyduğu şeffaf ve dürüst belediyeciliğe oy vermesi elzemdir. Bunun içindir ki seçmenin sandığa gittiğinde doğru adaydan yana karar verebilmesi için aday adaylığı süreci değil adayların anlaşılır şekilde kamuoyu önünde şeffaf olmalıdır. Ben bir çok insanın düşündüğü hatta yazmam için bana söylediği genel bir kanaati dile seslendirdim. Yani kral çıplak dedik. Liyakat sahibi temiz toplum temiz siyaset anlayışını benimseyen herkese selam olsun. ü https://twitter.com/mevlutyeni/status/1736079772705268211 ü