Kaşıntı

01.01.1970 00:00

Kaşıntı deyince insanın aklına önce bir rahatsızlık değil de, kaşıntıyla ilgili sözler geliyor, tuhaf ama sık kullandığımız için heralde böyle oluyor. Avucumun…

Kaşıntı deyince insanın aklına önce bir rahatsızlık değil de, kaşıntıyla ilgili sözler geliyor, tuhaf ama sık kullandığımız için heralde böyle oluyor. Avucumun içi kaşınıyor; ne güzel yakında bol para gelecek. Kendisi kaşındı; yediği dayağı haketti. Sırtım kaşınıyor; az dur, birazdan sırtına sopayı yiyeceksin. Züğürt olup düşüneceğine, uyuz olup kaşınmak daha iyidir. Velhasıl bunlar uzar gider.

Bizim konumuz olan kaşıntı ise cidden insanı rahatsız eden kısmıdır. Nedense kaşıntısı olan herkesin aklına önce karaciğer hastalığı gelir. Kaşınan adam doktora koşar, doktor bey benim karaciğere bi bakar mısın? Tamam dersiniz, ultrason, karaciğer testleri yaparsınız, herşey normal. Hastaya karaciğeriniz temiz deyince " eyi de, o zaman ben niye kaşınıyom doktor bey?" cevabı standarttır. Bu milletin aklına kaşıntı ve karaciğer ilişkisini kim sokmuş bilmiyoruz ama, akıllarından çıkacak gibi de değil. Doğrudur, safra yolları tıkanınca safra kana karışır ve kaşıntı yapar, ancak bu durum en nadir görülen kaşıntı nedenlerindendir.

Doğrusu kaşıntı tek başına bir rahatsızlık gibi ele alınmalı, detaylı sorgulama ve muayene yapılmalı, sonra en olası nedenlere yönlenilmelidir. Organlarımızdan böbrek ve karaciğer hastalıkları kaşıntı yapar ama bunlar en başta değil, en sonda kalan sebeplerdir. Kaşıntının nedeni ve kökeni derinin ta kendisinde yatar. Derinin kuruması ve tahrişi, az banyo yapmanın sonucu biriken kir ve dökülen deri, mantar hastalıkları, sedef gibi deri hastalıkları, derinin enfeksiyon kapması, uyuz, bit, pire gibi parazitlerin varlığı, ilaç veya dışardan aldığınız bir gıdaya bağlı alerji en sık gördüğümüz kaşıntı nedenleridir. Özellikle bir ağrı kesici ve antibiyotik veya yeni başlanan bir ilaçtan sonra kaşıntı olursa, ilacı hemen bırakıp doktora tekrar gitmek gerekir. Kaşıntıya rağmen ilaca devam etmek çok ciddi sonuçlara yol açabilir.

C vitamini eksikliği ciltte çatlama ve kaşıntı yapar, ancak meyvenin bol olduğu ülkemizde günde bir meyve bile C vitamini ihtiyacını karşılıyor. Vitamin eksikliğinden tarihte belki en çok ölüme yol açan C vitaminidir. Bu durum tam 500 yıl boyunca gemicilerin çoğunu öldürmüştür. Scorbüt denilen bu hastalık okyanus ötesi uzun gemicilik yıllarında (1300-1850) ortaya çıkıyordu. Denizde geçen bir aydan sonra deri çatlıyor, kaşınıyor, dişetleri kanıyor ve hasta bir haftada ölüyürdu. Buna rağmen yüzlerce yıl sebebi bulunamadı ve yüzbinlerce gemici acı içinde öldü. O zamanlar gemilere yer kaplar diye meyve konulmuyordu. Kuru et ve peksimet günlük gıdalarıydı. 1850´de bir İngiliz gemi doktoru hergün limon suyu içirdiği gemicilerde hastalığın gelişmediğini buldu. Sonra tüm gemiler yola sandıklarca limon suyu ile çıkmaya ve herkese günlük bir bardak içirmeye başladı. Özetle günde bir meyve bizi C vitamini eksikliğinden korur, fazlası ise atılır. Eğer hiç meyve yemiyor ve kaşınıyorsanız mecburen bir tane yiyeceksiniz.

Hergün düzenli vitamin desteği alanlarda, bir süre sonra kaşıntı gelişebilir. Özellikle A ve D vitamini fazlalığı günlük vitamin içenlerde deride birikerek kaşıntıya yol açar. Bu kişilerin kanda vitamin düzeyine baktırması gerekir. Geçen bir yazımda dengeli beslenen kişilerde ek vitamin almanın fayda yerine zarar getireceğini yazmıştım. Sadece, yılda bir kez de olsa D ve B12 vitamini baktrmanız yeterlidir.

Ek bilgiler olarak kaşıntı hakkında şunları ekleyelim. İnsan yaşlandıkça kuruyan cildi kaşıntı yapar, düzenli olarak nemlemdirici kullanmak ise sorunu çözer. Banyodan saç ve cildinizi iyice durulamadan çıkmayın, cildinizde kalan kimyasallar kaşıntıya neden olur. Banyo faydalıdır, ancak çıkarken hala sabunlu bir bölge kalırsa orası kaşınır. Giysilerimiz de derimiz gibidir, saf pamuk veya iyi işlenmiş yün kaşıntı yapmaz, ancak sentetik dediğimiz petrol ürünü giyecekler ile sokaklarda satılan içeriği belirsiz çamaşırlar alerji ve kaşıntı yapabilir, ucuza getirilmek için en kötü malzeme kullanılır, sonuç; alerji ve kaşıntıdır. Giysilerinizi pazardan değil, ucuz veya kesenize uygun markalardan almanız daha güvenlidir.

Kendimiz gibi giysilerimizi de yıkıyoruz. Tekrar tekrar giyilmiş kirli bir çorap veya gömlek, taşıdığı kir içeriği ile kaşıntı yapacaktır, birgün önce giyip terlediğiniz giyecekte terin suyu gider tuzu kalır, bu giyecek yıkanmadan yeniden giyilirse kalan tuz kaşıntı yapar. Çamaşır makineleri artık her evde var, veya bazı giysiler elde yıkanıyor, burada da dikkat edilecek nokta yıkanan çamaşırın durulama süresini mutlaka uzun tutmaktır. İyi durulanmayan çamaşırda deterjan kimyasallar kalır ve giydiğinizde alerjik kaşıntı olur. Kullandığı en güçlü temizleyicisini ortalama güçlüye çevirdiğimde bir hastam kaşıntılarından kurtulmuştu. "Bana kimse böyle bir olasılığı söylememişti" dedi, gerçekten de çoğu karmaşık ve zor sorunun altından en basit nedenler çıkar. Banyo ve giyim konusunda kimyasallardan tamamen kurtulmanın yolu çok iyi durulanmaktır. Deterjan denilen kimyasallarla temas, günümüzde kaşıntının en temel ve üstünde pek durulmayan bir nedenidir.

Son olarak ayak kaşıntıları diyelim; Aynı ayakkabıyı en fazla iki gün üstüste giyin ve kurumaya bırakın. Sürekli giyilen ve nemli kalan ayakkabı mantar kaynağı olur, mantar da tırnak ve aralarında yuvalanır. Çorap hergün değişecek, aynı ayakkabı en fazla iki gün giyilecek, giyilmediğinde nem gidecek ayakkabı hava alacak ve mantarlar ölecektir. Toplumumuzda ayak tırnaklarını mantar kaplaması o kadar yaygın ki, ağızdan ilaç tedavisi ile ancak 6 ayda düzelebiliyor. Halbuki hijyen kurallarına uygun davranmak ne kadar kolay.

Bizimkiler ise neresi kaşınsa amanın karaciğerden gelirmiş! diyerek hastaneye koşuyor. Temizlik imandan gelir derler ya, işte kaşıntı da çoğunlukla temizliğe dikkat etmemekten geliyor...

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

ŞANS OYUNLARI

On Numara
Şans Topu
Sayısal Loto
Süper Loto