Defol git artık!

01.01.1970 00:00

Bugün milletimizin ülkemizin ve güzel Antalyamızın üzerine adeta karabasan gibi çöken 2016´nın son günündeyiz. Gerçekten ülke olarak Cumhuriyet tarihimizin en zor yıllarından…

Bugün milletimizin ülkemizin ve güzel Antalyamızın üzerine adeta karabasan gibi çöken 2016´nın son günündeyiz.

Gerçekten ülke olarak Cumhuriyet tarihimizin en zor yıllarından birini yaşadık.

Ülkemiz ve çoğrafyamızda oynan oyunlar buna bağlı 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası ülkemizin terör örgütlerine karşı vermiş olduğu amansız mücadele iç ve dış olaylar, terör saldırılarında ve vatan savunmasında şehit verdiğimiz onca insanımız, ekonomik krizler derken neredeyse hepsi 2016´ya sığdı.

Elbetteki tüm olumsuzluklar en başta ülkemizin son yıllarda ilmek ilmek elde ettiği ekonomik büyümesini etkiledi. Sınır içinde birden fazla terör örgütüyle mücadele ettiğimiz gibi sınır ötesinde de savaşta olan bir ülkeyiz. Son bir yılda sadece savunmaya harcadığımız paralarla onca fabrikalar, yollar, köprüler, barajlar yapardık.

Her türlü olumsuzluğa rağmen kaybettiklerimizi tekrar kazanmak hız kesen ekonomimize tekrar gaz vermek için 2017´de yani bugün yarın itibariyle fırsatlar bizi bekliyor. 2016 Karabasan sarmalında büyümeyi sürdürmek, yatırım yapabilmek bir yana ayakta kalmak bile büyük bir başarıydı. Türkiye ve bizim insanımız kriz nedir bildiği gibi çözümüde bilir. Biz krizlere, kötü hava koşullarına dayanıklı aynı zamanda olumsuz şartları kısa zamanda olumluya çevirebilen bir milletiz. Milletimiz geçmişte bunu gösterdi kuşkunuz olmasın ki yarın da gösterecektir. Yeterki enseyi karartıp köşeye çekilmeyelim, birliğimizi dirliğimizi inancımızı kaybetmeyelim. 

Antalya; turizm, tarım ve ticarette ülkemizin lokomotif şehirlerinden biri hatta başkentidir. Turizm ise lider sektördür. Bu bağlamda hiç kuşku yokki yukarıda saydığım olumsuzluklardan en çok Antalya etkilenmiştir. Rusya ve arkasından Avrupa ülkeleri ile yaşadığımız siyasi olumsuzluklar elbetteki Antalya ekonomisini doğrudan etkilemiştir. Tüm bu olumsuzluklar kentimizin üzerine adeta karabasan gibi çökmüştür. Onun için defol git artık 2016 diyorum

Devletimizin vermiş olduğu teşvikler destekler belki yaranın ilerlemesini daha fazla büyümesini durdurur ama kökünden tedavi etmesi mümkün değil.

Hemen dibimizde Suriye´de beş yıldır devam eden iç savaş ülkemizin kendi içinde terör örgütlerine karşı verdiği büyük mücadele ve coğrafyamızdaki sıkıntılar bitmediği sürece bize rahat uyku yok.

Yılın bu son yazısında beni umutlandıran ve 2016´nın bu son gününde en olumlu diyebileceğim benim 2017´ye umutlu bakışımı sağlayan iki konudan biri Suriye´de rejim ve muhalifler arasında devam eden iç savaşın Türkiye ve Rusya´nın girişimleri ile sona ereceğinin sinyali olan genel ateşkesin taraflarca kabul edilmesi. İkincisi ise Rusya ile ilişkilerimizin eski düzeyinin üzerinde seyridir. Bunlar sıkıntılarımızın önünün kesilmesi için gerçekten çok çok önemli gelişmelerdir.

2017´de eğer böyle olumlu haberler gelmeye devam ederse 2016´da yaşadığımız felaketleri olumsuzlukları kısa zamanda telafi edebiliriz. Çünkü Türkiye son derece dinamik bir ülke. Çok çabuk toparlayabilen,  acılarını yaralarını çok çabuk sarabilen dünyadaki ender milletlerden toplumlardan biridir. Bunun için 2017´den umutluyum. Umudumu hiç yitirmekte istemiyorum.

Şimdi sırada batı dünyası ile olan ilişkilerimizin normalleşmesine gelmiştir. Türkiye dış politikasında geçmişte yaptığı hataları tekrarlamayacak, onurlu ve büyük devlet olma geleneği içinde batı ile olan münasebetlerinide düzeltecektir. 

Amerika´da yeni hükümetin Ocak ayında iş başına gelmesi ile Obama döneminin bölgede yaptığı hataların farkına vararak bir telafi yoluna gideceğini düşünüyorum. ABD bölgede terör örgütlerine destek verip onları silahlandırıp en büyük müttefiki model ortağı Türkiye´nin üzerine salmanın ne büyük stratejik hata olduğunu eninde sonunda anlayacak ve bunu telafi etmek için adımlar atacaktır. Aksi takdirde bu coğrafyada yıllardır sürdürdüğü hakimiyetini kaybedecek veya zayıflayacaktır. Buda Amerikan menfaatine uygun bir durum değildir.

ABD bunun için Türkiye´nin Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmasını istemiyor. Rusya ve İran ile iyi geçindiğimiz takdirde,  Amerika´nın Türkiye üzerinde ortaya sürdüğü yıkım politikası iflas etmiş olacak, şu anda zaten etmiş gibi de görünüyor. Türkiyesiz bölgede yeni bir yapılanmanın olamıyacağını dünya alem gördü ABD ve batılı dostlarda görüyor, görecektir de. 

Benimde çocukluk yıllarından beri çok yakinen tanıdığım hemşehrim Alanyalı Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu´nun işi gerçekten çok zor. Zoru başarma ezmi ve inancının onda tam olduğunu en iyi bilenlerdenim. 

Bu göreve geldiğinden bu yana Sayın Çavuşoğlu´nun Türkiye´nin çevresiyle, eşiyle dostuyla bozulan ilişkileri düzeltmek için geceyle gündüzü birleştirdiğini biliyoruz. Bir kaç yıla kadar sorunlu ilerleyen ve bizi bugünlere taşıyan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için kısacası dış politikamızı normalleştirmek için çok ciddi bir çalışma ve çaba içinde olduğunu görüyoruz gözlemliyoruz.

Rusya ile olan ilişkilerimizin normalleşmesi, hemen yanı başımızda Suriye´de 5 yıldır devam eden iç savaşın sona ermesi için varılan ateşkes Mevlüt beyin verebileceğimiz dış politika başarılarındandır. Aynı başarıyı Arupa´da başkanlık yaptığı dönemlerde kılcal damarlarına kadar tanıdığı Avrupa ile münasebetlerin gelişiminde de gösterecektir. Çünkü rakibini ve oyun düzenini çok iyi bilen bir kişidir Çavuşoğlu bakan... 

Bu olumlu gelişmeler 2017´de Antalyamızın ve ülkemizin ekonomik gelişmesini de pozitif olarak etkileyecektir. Düzelmenin uzun vadeye yayılmaması için çok çalışmamız gerektiğini işimizin kolay olmadığını da biliyorum.

Ben yılın bu son yazısında Antalya´nın başarılı Valisi Münir Karaloğlu’na da bir çağrıda bulunmak istiyorum.

Gelin yurtdışında bugüne kadar ki klasik tanıtım anlayışımızı bir kenara bırakıp yepyeni stratejiler geliştirelim.

Sizin liderliğinizde bir futbol takımı gibi klas bir ekip oluşturalım. Bu ekip yurtdışı pazarlarında tam saha pres yapacak koşacak bir ekip olsun. Yeni dünya düzenine uygun tanıtım stratejileri ve proje önerileri geliştirsin ve bunları hayata geçirmek için de gece gündüz koşsun. Bir bütünlük içinde Antalyamız için ülkemiz için, kaynakların, enerjinin sinerjinin bir havuzda toplandığı sağlam yıkılmaz ömürlük bir yapı oluşturalım. 

Bunun adına danışma kurulu diyebilirsiniz, tanıtım strateji geliştirme komitesi de diyebilirsiniz. Adının bir önemi yok ama kenti için ülkesi için fikri olan önerisi olanları dinleyip o fikirleri toparlayıp uygun olanları bir havuzda biriktirecek ve hızlıca hayata geçirecek bir iradeden bahsediyorum.

Bir çok konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz ancak çok dağınık olduğumuzu gözlemliyorum. Örneğin ben Rusya´dan 500 gazeteci getireceğim, Akdeniz ülkeleri medya formunu Antalya´da yapacağımı veya yapmak istediğimi söylüyorum. Basında da yer alıyor bu projelerimiz ama kimseden tepki alamıyorum. Bizim gibi Antalya için bir şeyler yapmak isteyen elini gövdesini ülkesi için kenti için taşın altına koymak isteyen önerisi fikri olan çok fazla gönüllü insan olduğunu biliyorum.  Tüm bunları toparlayıp değerlendirecek olan, bizleri motive edip saha sürecek olan teknik direktörümüz validir. Bürokrasi ve siyasi kabiliyeti tecrübe ve beceri fazlasıyla kendisinde mevcuttur.  Umarım çağrımız yerine ve amacına ulaşır. 

´Karabasan 2016´nın bu son yazısında ülkemize, milletimize tüm sevdiklerimize, okurlarıma, medya dostlarına, sağlık, mutluluk, bereket, huzur ve barış ediliyorum.

Esen kalın…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

ŞANS OYUNLARI

On Numara
Şans Topu
Sayısal Loto
Süper Loto